16-Bitecek

294 27 16
                                    

Yeni bölümle karşınızdayım arkadaşlar. Gerçekten verdiğim emeğin hakkını aldığımı düşünmüyorum arkadaşlar. Bölüm voteler düşük olduğu için geç geldi. Lütfen bu konuda biraz hassasiyet gösterin. İyi okumalar.



Hiç son bulmayan bir boşluktaydım. Boşluk beni kendine çekiyordu, tıpkı bir akıntı gibi ama asıl sorun içimdeki o boşluğun sonunun gelmemesiydi. Artık pes edecektim. Bir şey elini uzatıp beni o boşluktan çekmişti. Henüz boşluktan kurtulmamıştım ama artık daha iyi hissettiriyordu. Beni yukarı doğru çekiyordu. Ama bir sorun vardı, o şey benimle oyun oynuyordu. Elimi bırakıyor daha sonra tekrar tutuyordu. Bu şey, içimdeki aşktı.



Karşımda gözlerinde daha önce görmediğim bir öfkeyle, Deniz duruyordu. Şuan her şeyi anlattığımı düşünüyordu. Bulunduğumuz durum zaten bunu açıklıyordu. Gözlerim ellerine kaydığında yumruğu sımsıkı tuttuğunu gördüm. Deniz çok sinirliydi. Onu sakinleştirmem gerekiyordu. Bana zarar vereceğinden adım kadar emindim ama artık umrumda değildi. Yeteri kadar zarar görmüştüm ve artık buna katlanabiliyordum. Deniz'in canımı acıtmadına alışıktım.




Merdivenlerden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım ama ayaklarım beni tutmuyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra tekrar kalkmayı denedim. Bu sefer başarmıştım. Yavaş adımlarla merdivenden iniyordum. Deniz, gözlerinde hiç kaybolmayan öfkeyle bana bakıyordu. Birkaç adımdan sonra yanına ulaşmıştım. Ani bir hareketle eliyle kolumu kavradığı gibi beni sürüklemeye başladı. Kolumu aşırı derecede sıkıyordu. Canım yanıyordu ama karakol önünde olduğumuz için sesimi çıkartmıyordum. Koşar adımlarla bir sokağa girdik. Biraz daha beni sürükledikten sonra bir sokak arasında durmuştu. Sol eliyle sol kolumuda kavrayıp beni duvara yapıştırdı. Gözlerindeki öfke her geçen saniye artarken benim de içimdeki korku artıyordu.

"Aptal, aptal!" Kollarımın morardığına emindim. Artık acıyı hissetmiyordum. "Ne sandın? Şimdi herkes kurtuldu mu sence? Aptal! Bade'yi, Buğra'yı ve daha fazlasını... Hepsini gözünün önünde öldüreceğim."

"Deniz." Titreyen sesimle sadece ismini söyleyebilmiştim.

"Kes sesini!" Sinirden gözü dönmüştü. Kollarımı artık hiç hissetmiyordum. Kangren olmam olasıydı. "Kes sesini, yoksa kendi yöntemlerimle kesmek zorunda kalacağım." Gözyaşlarım hıçkırıklarım ile beraber kendini göstermişti.

"Anlatmadım." diye bağırdım. "Polise hiçbir şey anlatmadım." Vazgeçmiştim, içimdeki aşk ve korku vazgeçmeme neden olmuştu. Karakola girmem ve çıkmam bir olmuştu.

"Yalan söylemeyi beceremiyorsun iyilik meleği." Artık ağlamaktan gözlerim acıyordu.

"Yemin ederim, doğruyu söylüyorum Deniz. Anlatamadım, yapamadım. Korktum." Cümlemi ağlayarak söylemiştim. Deniz bir süre düşündükten sonra ellerini kollarımdan çekti. Ellerini çekmesiyle kollarımda bir hafiflik hissetmiştim. Kollarıma baktığımda mosmor olduğu gördüm. Deniz arkasını döndü ve ellerini saçlarının arasından geçirdi.

"Deliricem, deliricem." diye bağırdı ve arkasını döndü. "Bir kerede sadece kendini düşün. Bırak şu piçi düşünmeyi. Ben sana bu güne kadar hiç yalan söylemedim Kumsal ve inan bana Buğra bunu sonuna kadar hak ediyor." Hiç bir şey söylemeden kollarımı ovuşturmaya başladım. Gözlerinin içine bakmıyordum, bakamıyordum. Ellerini tekrar kollarımda hissettiğimde irkilmiştim.

"Acıyor mu?" diye sorduğunda kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Gözlerinde pişman bir ifade vardı. Kollarımı ellerinden kurtarmak için geri çektim. Bir süre yüzüne baktıktan sonra kollarımı boynuna doladım. Deniz böyle bir şey beklemediği için tepkisiz kalmıştı. Kısa bir sürenin ardından kollarını belimde hissettim. Kafamı boynuna bastırdım. Parfüm kokusunun dışında kendine has olan o güzel kokusu burnumu okşuyordu. Az önce yaşadığım şeylere rağmen şuan bulunduğumuz durumda çok huzurluydum. Yaşadığım an hiç bitsin istemiyordum.


Katilin Aşkı #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin