VIII

199 17 1
                                    

{ Harry'nin Bakış Açısı }

Şu an ne düşüneceğimi bilmiyorum, gerçek şu ki bir insanla zaman geçirdim, güzel bir insanla, ya da gerçek şu ki o iki götlek geri döndü.. Evet, Sarah ile beraberken gördüğüm, çimenlikte oturan ikisinden bahsediyorum. Burada olmamalılar, burada olmamaları gerekiyor.

Şimdi ise insan hızımla koşabildiğim kadar hızlı koşuyorum (çünkü eğer vampir hızımı kullanırken biri beni görürse ne olacağını bilmiyorum), az evvel  gördüklerimi anlatmak için çocuklarla buluşmak istedim. Bu saate kadar nerede olacaklarını adım gibi biliyorum. Günün geri kalanını Sarah ile geçirmek isterdim, ama bu daha önemli. Tut kendini Harry!.. ormanın ortasına gelene kadar koşmaya devam ettim. Tabii ki, karanlıktı, ama vampir görüşüm bana yardımcı oldu. İnsanlar gibi koştuktan sonra nefes nefese kalmamıştım, sakindim, ama endişeliydim de. Sadece vampirlerin bildiği arkadaş ıslığını çaldım. Hemen ardından omzumda bir dokunuş hissettim. Yavaşça, Luke'la göz göze gelmek için döndüm. "Harry! Dostum hangi cehennemdeydin? Cenaze saatler önce bitti." Konuştu. Çok geçmeden , Jake, Louis ve Alex de geldi. "Seni aradık, ama cevap vermedin, biraz endişelendik." Alex ekledi. Telefonumu kontrol etmeye tenezzül bile etmedim.

"Dinleyin, o iki piç geri döndü." Hemen konuya girdim, hiç olmadığım kadar ciddi bir şekilde. "Onları aşağı yukarı iki saat önce gördüm." Suratları ifadesizleşti, bir anlığına sessizlik oldu. Muhtemelen kelimelerimi algılamaya çalışıyorlardı. Neden bahsettiğimi kesin olarak biliyorlardı. "Sakın bana.." Jake'in sesi kısıldı. "Carmen ve Miguel ?!!" Louis fısıldayarak-bağırdı, gözleri genişledi, ve mavi lensleri gözlerindeki ışığı saklamada başarısız oldu. Endişelendiğim gibi, çocuklar kadar ben de hüsrana uğramıştım. Kötü anılar ben onlardan kurtulmaya çalıştıkça geri dönüyor. O ikisi, Carmen ve Miguel, İspanyol götlekler, bu iğrenç yaratıklara dönüşmemizin sebebiydi: Vampirlere..

*geçmişe dönüş*

16 yaşındaydım, yani bu olay iki sene önce oldu. Ben ve çocuklar arkadaşımın evindeki partideydik. Saat 1.00'di, bu kadar geç saate kadar dışarıda olduğum ilk seferdi. Yalan söylemeyeceğim, havalı hissettim, ama aynı zamanda da, bazı nedenlerden dolayı güvende değilmişim gibi hissettim. Çocuklar gece benim evimde kalmak istedi, en yakındaki ev benimki olduğu için. İtiraz etmedim. "Hadi sokak arasından gidelim, kestirme yol!" Louis atıldı. Katılarak kafa salladım. "Olur! Bizi uzun yol yürümekten kurtarır." diye ekledim. Küçük bir kararın hayatlarımızı sonsuza dek değiştireceğini kim bilebilirdi ki? Karanlık sokak arasına doğru sola döndük. Yavaşça yürümeye devam ettik, önümüzü zar zor görüyorduk. "Haz, bundan emin misin? Bence geri dönmeliyiz." Jake sordu. O da bizim korktuğumuz kadar korkmuştu. "Jake haklı, burası çok karanlık. Hadi geri dönelim." Alex konuştu. Ama artık çok geçti.. "Tamam, i-" Ağzımın üstündeki el tarafından susturulup ardından da sertçe duvara çarpılmıştım, sırtım çok fena acıyordu. Kim olduğunu görememiştim, yanımdan gelen boğuk çığlıkları duyuyordum. Bu da demek oluyorduki çocuklar da benimle aynı durumdaydı. Bizi duvara çarpan insanlar onlarla birlikte bizi sürüklediler. Sıkı tutuşlarından kurtulmak için şiddetle kıvranmaya devam ettik, ama anormal bir şekilde güçlülerdi. Elleri hala ağızlarımızı kapatıyordu, sesli çığlıklarımızı engelliyorlardı, duyulan sadece boğuk,bastırılmış çığlıklardı. Bizi bilinmedik bir ormana doğru sürüklemeye devam ettiler. Daha sonra bir şenlik ateşinin ve bir sürü insanın olduğu yere geldik.Hey neden bizi başka bir partiye götürdüğünüzü söylemediniz? Ödümü bokuma karıştırdınız, kaçırıldığımı düşünmüştüm. Ardından beşimiz güçlü bir şekilde yere savrulduk. Sanırım bu bir parti değil. Kafamı kaldırdım, bütün gözler üzerimizdeydi, gerçi bunlar normal gözler değildi, onlar.. kırmızıydı? Ve ben mi yanlış görüyorum yoksa onların uzun sivri dişlerimi var? Hayır hayal görüyor olmalıyım, bunlar gerçek olamaz! Kafayı yemeden önce, telaş içinde yüzlerinde benimle aynı ifade olan çocuklara baktım. Genişlemiş gözler, şaşkına dönmüş, donakalmış, işte hissettiğimiz bu. "Bak, bak, bak. Bakın kimler partiye katılmak istiyormuş." Yukarı baktım ve bir kızla çocuk gördüm, yaklaşık 18 yaşında gibi görünüyorlardı. Ve az önce konuşun o çocuktu. Avrupai bir aksanı vardı, sanırım Alman'dı? "Ne sikim oluyor?!" Alex bağırdı, hala şakındı. Kız kıkırdadı, "Yaa. Sanırım bu çocuklar biraz kabalar, değil mi?" O da aynı aksana sahipti. Onun da gözleri kırmızıydı. Bu zamana kadar, vampirlere asla inanmadım, ama şimdi? Sanırım beynim patlayacak. "Ahh.. İspanya'da insanları dönüştürdüğümüz zaman senden çok korkarlardı." Devam etti. Öyleyse aksanı İspanyolcaydı, tahmin etmeliydim, "Ağlamaya ve yapmamamız için bize yalvarmaya alışkın -bekle bir dakika- hala burada ne yaptığınıza dair hiçbir fikriniz yok değil mi?" Yanında duran diğer şerefsizle beraber kahkaha attı. "Şey.. bunu söylediğim için çok mutluyum, şanslı insanlardan birisiniz çünkü, bu gece, çok özel bir hediye alacaksınız.. ve o da ebediyet." Sırıttı. "NE?" diye bağırdım. 'Kahretsin. Siktir, siktir, siktir, siktir. Bu olamaz, hayır! Vampirler gerçek DEĞİL! Bu bir şaka olmalı, evet evet bu bir şaka.' diye düşündüm. "Beni duydun kıvırcık." Bana baktı ve devam etti, "Dönüştürülecek olmanızın sebebi geçen birkaç günde idam edilen vampirlerimizin yerine geçecek olmanız. Vampirlerimizin nüfusunu sabit tutmamız gerekiyor. Ve siz beşiniz dönüştürülmek için yeterince gençsiniz." Ses tonu şimdi daha ciddiydi. Pekala birileri bana bunun olmadığını söylesin. "Dönüştürmekle tam olarak neyi kastediyorsun?" Louis yavaşça ve dikkatlice sordu. "Vampire dönüşeceksiniz.. 3 dakika içinde. O yüzden bazı şeyleri ayarlamalıyız." Çocuk konuştu. "Siz de bu esnada insan yaşamlarınıza elveda diyebilirsiniz." Gitti ve beş tane kan torbası aldı, ne halt ediyor o? 'Buradan kaçmalıyız.' diye düşündüm. Koşmak için çocuklara çabucak işaret verdim. Hızla ayağa kalktık ve kaçmaya hazırlandık, ardından birisi beni kapüşonumun arkasından tuttu, çocuklara baktım, onlar da yakalanmıştı. Sikeyim. Kız kahkaha attı, çok sinir bozucuydu. "Nereye gittiğinizi sanıyorsunuz? Şimdi oturun. Dönüşüm vakti 3.." Ne?! Hayır hayır hayır hayır! "2." Arkamdan başka bir kız geldi ve beni sıkıca tuttu sonra kafamı yana yatırdı, çığlık atmaya başladım, ama zorla ağzımı kapatmıştı. "1." Çocuklar da kurtulmak için mücadele diyorlardı. Boynumdaki dudakları hissettim. Sonra uzun sivri dişlerin ucu tenimle buluştu, ama henüz saplanmamıştı. "ŞİMDİ!" Daha sonra iki sivri diş boynuma batmış, saplanmıştı. Yüksek sesle çığlık attım, acı boynumu baştan sona ele geçiriyordu. Bacaklarım titriyordu, bütün suratım terlemişti. Kanımı emen kızın tutuşu biraz gevşedi, ona karşı savaşamayacağımı biliyordum. Dişlerini yavaşça çekti ve beni serbest bıraktı. Yere düştüm, bütün bedenim uyuşmuştu, bir parmağımı bile oynatamıyordum. Yukarı baktım, her şey dönüyordu, her şey. Ta ki siyaha gömülene dek.

Ertesi sabah uyandığımda, şiddetle arzuladığım bir şey vardı, kan. Etrafa baktım, hala ormandaydım, çocuklar da hala buradaydı. Şafak sökmüştü, ağacın büyük yapraklarından yükselen zayıf bir ışık vardı. İspanyol kız uyandığımı fark etti ve ardından bana doğru geldi. "Hola*, sonunda birisi uyanmış. İşte, iç. Susamış olmalısın." Bana dünkü kan torbasını fırlattı. Hiç beklemeden, sivri dişlerimle apar topar paketi açtım, bekle, uzun sivri dişlerim mi var?! Bunu düşünmekle vakit kaybetmedim, gerçekten susamıştım. Doyuncaya kadar kırmızı yoğun sıvıyı hevesle içtim. Daha sonraları çocuklar da uyandı ve aynı şeyi yaptı. Şu ana dek neler olduğunu anlayamadım. Şimdi ben bir vampirim. KAHROLASI BİR VAMPİR! Kafayı sıyırmak üzereydim, ama dışarıdan bakıldığında, hala bendim. Çocuklar farklı görünüyordu, kırmızı gözler, soluk ten, sivri dişler, tanrım. "Tamam, hepiniz dinleyin," kız beşimize konuştu "Şu anda resmi olarak, vampirsiniz!" Herkes neşelendi, "Ben Carmen ve bu da kardeşim Miguel." Çocuğu işaret etti. "Şimdi, kimliğiniz herkesten gizlenmeli, ailelerinizden bile. Kurallar böyle, ama her şeyi berbat edecek tiplere benziyorsunuz, o yüzden siz uyurken, ailelerinizi aradık ve bulduk.. ve onları postaladık." "HAAYIR!" Bağırmaya devam ettim.

*geçmişe dönüşün sonu*

"HARRY!" Louis bağırdı. Aniden gerçeğe döndüm ve kendimi topladım. "N-ne?" diye yanıtladım. "Dostum, Alex sana onları nerede bulduğunu sormuştu? Dalmış gitmiş gibisin." Louis cevap verdi. "Ah, üzgünüm, ee. Onları büyük bir çimenlik alanda otururken gördüm, yürüyerek 45 dakika uzaklıkta." Açıkladım. "Seni oraya götüren ne?" Jake sordu, kafası karışmıştı. Sarah'dan bahsetmek ve kiliseden gittiğimi anlatmak istemedim. Deliye dönerlerdi.  "Aa, ben, sadece yürüyordum." Yanıtladım. İnanmış gibi görünmüyorlardı, hemen hemen doğruyu söylemiş olmama rağmen. Ne hikmetse bilmiyorum. Ama bugün onları gördüğümde sakinlerdi, ve çimlerin üstünde oturuyorlardı! Sanırım artık takip edilmiyorlardı? Bilmiyorum. Ama buraya geri dönmeleriyle alakalı kötü hislerim vardı. "Hadi benim mekana gidelim." diye önerdim. Kafa salladılar ve ormandan dışarı çıktık.

Mahalleye vardığımızda, saat 11.00'di. Sarah'ın evine bir bakış attım, bir odanınki hariç bütün ışıklar kapalıydı, sanırım onun odasıydı. İçeriyi gözlemeye çalıştım, ama perdeler kapalıydı, akıllı kız. "Neye bakıyorsun?" Jake omzumu dürttü. "Hiçbir şeye." Gülümsedim. Onun evini geçtiğimizde bile, güldüm. O kız özel bugün beraber yürüdüğümüzde, içten içe tuhaf hissettim. Ve biraz da, canlı. Yürüyüşümüz boyunca, bana iç güzelliğini gösterdi.

Evime girdiğimizde ışıkları açtım, çocuklar etrafa dağıldı, her biri ayrı odaya. Kendi evlerinde gibilerdi, çocukların bu yönünü seviyorum. Jake ve Louis saat 11.07 olmasına rağmen uyumak için yukarı çıktılar. Evet, vampirler de uyur. Her neyse, Alex ve ben yatmadık. Bütün zaman boyunca aklımda Sarah vardı, o kızın derdi ne? Neden onun hakkında düşünüyorum ki? 'Ona daha fazla yaklaşamazsın, aptal.' Ses beynimde çınladı. 'Sen bir vampirsin, ona karşı bir şeyler hissetmeye iznin bile yok. Ayrıca, onun için fazla tehlikelisin.'

Hiç düşünmeden, ya da az önce kafamda duyduğum sözleri umursamadan, telefonumu kavradım. Kişiler listesine girip onun ismine bastım ve ona şu mesajı gönderdim:

Yarın boş musun? Sana kasabanın etrafını göstermek istiyorum :)xxx -H

--------

Hola* İspanyolca merhaba.

The Vampire Next Door (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin