Dikkatlice kapıyı açtım ve kapıda duran üç polisi gördüm. Arkalarında üç tane polis arabası ve bir sürü polis memuru vardı. Korkmaya başladım. "N-nasıl yardım edebilirim?" Ağzımdan kaçırdım. "Sorgu için buradayız. Bu kızla alakalı bir olay var." Bir poster tuttu-üstünde tanıdık bir kızın resmi vardı- bir saniye, bu CHLOE! Polisin tuttuğu postere baktığımda gözlerim genişledi. "Ah, demek onu tanıyorsun?" İçlerinden biri konuştu. "E-evet, o benim arkadaşım. Ne oldu?" Endişe ve merak beni ele geçirdi. Bakıştılar. "Öldürüldü." Bu bana tokat gibi çarptı. Ne? Nasıl? Ne zaman? Nerede? Milyonlarca soru beynime hücum etti. Onu kısa bir süreliğine tanıyor olmama rağmen, gerçekten çok sevimli biriydi, cinayete konu olacak bir tip değildi; kurban. Hala şoktaydım. Ne söylemem veya ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. "Kapıdaki kim, Sarah?" Annem seslendi. Ona doğru döndüm, yüzümdeki şok hala görünürdü. Yolunu ön kapıya doğru çevirdi ve hala kapıda duran üç adamı gördü. Annemi memur ile bıraktım ve neler olduğunu daha iyi ve yakından kontrol etmek için dışarı çıktım. İki polis memurunun yanında, Mia'ı gördüm, içlerinden birinin biraz farklı bir üniforması vardı. Belki de bir dedektif falandır.
Ona doğru yürüdüm, onlara ne olduğunu anlatırken deli gibi ağlıyordu. "... ve ormana gittik sonra- Sarah!!" Beni fark etti ve hızlıca ona sarıldım. Omzumda hıçkırarak ağladı ve ben de teselli edici bir şekilde sırtını okşadım. "Çok üzgünüm." Fısıldadım. "Neler oldu Mia?" diye sordum. Şimdiye dek neler olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Memurlara şöyle bir baktı ve sordu "En baştan başlayabilir miyim?" "Zaten başındaydın." Polis memuru Mia'nın söylediklerini kaydetmek için not defterinden yeni bir sayfa açarken mırıldandı. Yemin ederim ki aksiyon filmindeymişim gibi hissettim, çünkü ortam tam tamına olması gerektiği gibiydi. Her yerde polisler, merakla gözetleyen komşular, gecenin bir vakti, ve bütün bunlar.
"Parka doğru yürüyorduk, parkın büyük bir ormana açıldığından haberimiz yoktu-"
"Ama ormanın yanındaki alanın her yerinde dikkat ve uyarı tabelaları vardı. Onları görmediniz mi, hanımefendi?" dedektif sözünü kesti.
"Hayır, karanlıktı." diye yanıtladı. "ve, daha da karanlıklaşana kadar yürümeye devam ettik, derinlere gittiğimizde ağaçlar artmıştı. Korkmuştuk ve kaybolmuştuk, oradan nasıl çıkacağımıza dair hiçbir fikrimiz yoktu. İkimizin de telefonları çekmiyordu ve şarjları azdı. Ayak izlerimizi takip etmeyi denedik, ama başarısız olduk." Burnunu çekti. "Ardından, hiçliğin ortasında, adamların kıkırdamalarını duyduk, seslerin nereden geldiğini görebilmek için etrafa baktık, ama karanlıktı. Zar zor bir şey gördük. Ama birden fazla olduklarını biliyordum. Bizi çevirdiler, ağlıyordum ve o da ağlıyordu. Bize zarar vermemeleri için onlara yalvardık, bir baktım ki, Chloe'ye cesaret geldi ve içlerinden birine yumruk attı, elimi kavramasıyla koştuk. Elimizden geldiğince hızlı koştuk, kafamızda bir yer yoktu, sadece koşuyorduk. Sonra ansızın yalnızdım, Chloe'nin nerede olduğunu görebilmek için etrafa baktım, yoktu. İsmini seslenmeye devam ettim. Daha sonra uzaktan gelen çığlığını duydum v-ve-" Son cümlede sesi kısıldı. Yeniden ağlamaya başladı. Aman tanrım. Benim de gözlerim sulanmıştı. Dedektif devam etmesi için teşvik edercesine kafasını salladı. "Daha sonra çığlığını duydum, ve sesine doğru koştum, ona yardım etmek umuduyla. Bir adam beni tuttu ve konuştu 'buradan kaçsan iyi edersin yoksa seni de öldürürüm, günde iki insan öldürmeyi sevmiyorum.' Sonra beni başladığım yere, parka kadar itti. Ama yalnızdım. Arkadaşım içeride, öldürülmüştü. Polisi aramak dışında yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Ve geri kalanını biliyorsunuz."
Abartmıyorum, ama bunu duyduğumda, gerçekten içim acıdı, bedenen. Ne tür bir gerizekalı ortada hiçbir sebep yokken masum bir kızı öldürür? Ve 'günde iki insan öldürmeyi sevmiyorum.' da ne, bu demek oluyor ki Chloe'den önce bir sürü kişiyi öldürmüş. Bu.. şu an nasıl hissettiğimi anlatamıyorum bile. "Kaç kişiydiler?" dedektif sordu. "4 veya 5 sanırsam." Mia sessizce yanıtladı. Chloe'nin cesetini aramak için etrafa baktım. Sanırım onu götürdüler. Başka bir polis geldi ve dedektife rapor verdi "Herkesin ifadesi alındı, efendim. Ama hala sorgulamadığımız birisi var. Şu evden," Harry'nin evini işaret etti. "Komşular orada oturanın isminin Harry Styles olduğunu söylediler. Ama şu anda evde değil."...
----
#RIPtoChloe ):
![](https://img.wattpad.com/cover/76349006-288-k735515.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Vampire Next Door (Türkçe Çeviri)
Fiksi PenggemarSarah Johnson, annesinin terfisi yüzünden , annesiyle birlikte Londra'ya taşınmış 17 yaşında bir kızdır. Sarah, komşu evdeki tuhaf-ateşli çocuk dışında o civarda yaşayan hemen hemen herkesi tanır. Çocuk, gizemli oluşuyla bilinir. Ve yakınlaştıkları...