Sans' tan
Asriel Frisk'i kucakladı. Yine kıskanmaya başlamıştım. Ama kıskanacak birşey yok. Onlar en iyi arkadaş sonuçta. Yani birşey olmaz. Asriel ona aşık olacak değil herhalde.
Yolu yarılamıştık. Asriel yorulmuş gözüküyordu.-Asriel yorulduysan Frisk'i alabilirim.
-Buyur. Frisk'i yavaşça kucağıma verdi. Uyuyordu. Ateşi hala yüksekti. Tam evin kapısını açarken uyandı.
-Sans.
-Efendim?
-Sen beni ne kadar seviyorsun?
-Gökyüzünde ne kadar yıldız var?
-Sayamayacağım kadar çok.
-İşte o yıldızlar kadar çok seviyorum seni. Şimdi uyu. Bu gece yine bizdesin. Evde hasta hasta tek kalamazsın.
-Tamam. Uykuya daldı. Onu yatağıma koydum. Bir kovayı buz gibi suyla doldurdum ve bir bez aldım. Bezi ıslatıp Frisk'in alnına koydum. Greg'i aradım.
-Alo Greg benim Sans.
-Merhaba Sans. Frisk'e ne oldu?
-Uzun hikaye ama şuan çok hasta ve ateşi var. Alnına ıslak bez koydum ama başka ne yapabilirim.
-Soğuk bir duş alsın, tavuk suyuna çorba içsin, Kalın kıyafetler giymesin, üşüse bile üstünü örtmesine sakın izin verme. Son olarak derece ile ateşini belli aralıklarla ölçmelisin. Ateşinin 40 derecenin yukarısına çıkmamasını sağla. 35 derece normal vücut ısısı. Ve ona iyi bak.
-Gözüm gibi bakacağımdan emin ol. Telefonu kapadım. Papyrus'u çağırdım.
-Papyrus birkaç dakikalığına eczaneye gidecek ve oradan derece alacağım. Bu sırada Frisk'e bak. Alnındaki bezi de sık sık soğuk suya batır.
-Tamam Sans. Hırkamı giydim. Şapkasını kafama taktım. Ellerimi cebime soktum ve dışarı çıktım. Eczaneden derece aldım. Geri dönüşte 3 kişi önümü kesti.
-Bakın kim var beyler. Sans seni uzun zamandır göremiyoruz.
-Ben artık sizin gibi serserilerle takılmıyorum Edd.
-Duyduğumuza göre bir insan ile çıkıyormuşsun.
-Bu sizi hiç ilgilendirmez. Şimdi çekilin yolumdan. Sevgilim hasta ve onun yanına gitmem gerek.
-Biraz yavaş ol. Burası Kabus Çetesine ait. Burdan gelen geçen öyle kolay geçemez.
-Emin misiniz? Özelliğimi kullanarak onları duvara sabitledim. Sonra yoluma devam ettim. Eve gelir gelmez dereceyi çıkardım. İnsan dereceleri nasıl çalışır bilmediğim için kullanma kılavuzuna baktım. Dereceyi çalıştırıp Frisk'in ağzına soktum. Birkaç dakika sonra derece ötmeye başladı. Frisk'in ateşi 37,5 dereceydi. Undyne mutfakta Papyrus ile Frisk'e çorba hazırlıyordu.
-Undyne çabuk gel!-Ne oldu Sans?
-Frisk'e buz gibi bir duş aldırmalıyız. Ben aldırırdım ama erkeğim bu yüzden sana ihtiyaç var.
-Tamam. Kalk Frisk duş alacağız.
-Sonrada şunları giysin. Sıfır kollu bir bluz ve kendi şortlarımadan birini verdim. Banyodan gelen "Çok soğuk bu" çığlıklarını duyabiliyordum. Undyne ve Frisk banyodan çıktı.
-Şimdi nasılsın?
-Çok üşüyorum Sans.
-Hadi saçlarını kurutup tarayalım. Banyodan kurutma makinasını ve tarağı aldım. Bir yandan saçını kurutuyor bir yandan saçlarını tarıyordum. O an elinde bir kolye gördüm. İçinde iki kişinin fotoğrafı yer alıyordu. İkiside çok tanıdık geliyorlardı.
-Frisk bunlar kim?
-Annem ve babam. Uzun zaman önce kayboldular ve bulunamadılar. Bizde onları ölü saydık.
-Ben sanırım nerede olduklarını biliyorum.
-A-ama n-nasıl?
-Uzun zaman önce buraya iki araştırmacı insan gelmişti. Aynı senin annen ve babana benziyorlardı. Onlarla tanıştım, ilgilendim. Çıkışa kadar yönlendirdim. Sonra bende onları birdaha göremedim. Büyük ihtimalle Asgore onların ruhlarını almıştı. Kendi ömürleri bitmediği için onları geri getirebilirim. Ama ruhları ve bedenleri lazım.
-O zaman Asgore'nin kalesine. Bu sefer ışınlanmayı ben deneyeceğim. Anne, baba bekleyin kızınız geliyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Zaman Büyüdün?
RandomFrisk her doğum günü yeraltı dünyasına inerdi. Bu yıl farklıydı. Çünkü 18 yaşına girmişti...