Frisk'ten
Undyne, ben ve Metatton kuaföre gittik. Ateşim düşmüştü. Bugün saçlarımızın arasına rengarenk takma kaynaklar taktıracaktık. Ben pembe, mavi ve yeşil, Undyne siyah, sarı ve lacivert, Metatton ise siyah ve lacivert taktıracaktı.
-Frisk tatlım yarınki programıma konuk olarak davetlisin! Seninle yeniden rekorlar kırmak istoyorum.
-Tabiki Metatton. Undyne senin yarın için planın ne?
-Alphys ile dolaşabiliriz.
-Size birşey söyleyeceğim.
-Söyle.
-Ailem...
-Eee ailen?
-Yıllar önce kaybolmuşlardı hani. Onları buldum!
-Frisk hayatım bu harika bir haber! Bunu hemen kutlamalıyız!
-Senin adına sevindim Frisk!
-Hey Undyne sorun ne?
-Hiç sadece ben ailemi hiç göremedim. Yıllar boyu bir yetimhanede yetiştim. Bu da beni zorluklara karşı dayanıklı biri yaptı.
-Ow! Çok üzgünüm. Seni üzmek istemedim.
-Undyne tatlım üzme kendini. Biz senin hep yanındayız.
-Saolun çocuklar siz harika dostlarsınız. Undyne'ye sarıldık. Sonra kuaför salonuna girdik.
*******************************
Kuaförden çıktık. Hepimizin saçları rengarenkti.-Frisk saçların çok güzel olmuş! Eminim ki Sans sana yeniden aşık olacak!
-Ciddi misin Undyne?
-Hemde hiç olmadığım kadar çok!
-Aynen tatlım saçların çok güzel oldu!
-Sizinki benimkinden daha güzel ama! Kahkahalar ile yolumuza devam ederken önümüze Moster Kid çıktı.
-Merhaba Undyne, merhaba Frisk... biraz duraksadı.
-Merhaba Moster Kid!
-Aman Tanrım! Bu... Bu Metatton! Sizin çok büyük bir hayranınızım!
-Merhaba ufaklık. Tanıştığıma sevindim. Arkadaşlarımın arkadaşı benim de arkadaşımdır tatlım.
-İnanamıyorum! Metatton benim arkadaşım! Yani şey... Metatton kahkaha attı.
-Yarınki yemek programımda seni yamak olarak alacağım tatlım. Al bu da telefon numaram. Canın sıkıldığında ara.
-Saol Metatton. Moster Kid koşarak uzaklaştı. Eve geldim kapıyı açtım.
-Frisk sen mi... Geldin?
-Evet. Saçlarım nasıl olmuş?
-Büyüleyici... Sana bir daha ve bir daha aşık oldum.
Sans' tan
Frisk'in saçları rengarenk olmuştu. Cidden büyüleyici bir görüntüsü vardı.
-Bu arada annenler yukarıya geri döndüler.
-Tamam Sansy! Saate baktım.
-Frisky ilaç vaktin gelmiş. Hadi ilacını iç. Sana bir sürprizim var. Mutfağa gitti. Birkaç dakika sonra yanıma tekrar geldi.
-Hazır mısın Frisky?
-Ben hazır doğmuşum! Labaratuvarıma ışınlandık. Kapsülün içindekini Frisk'e gösterdim.
-Sans bu ne?
-Kızımız. Ben ve Papyrus'ta böyle oluştuk.
-Sizde böyle oluştuysanız, sizin yaratıcınız yani babanız kim?
-W.D. Gaster.
-Y-yani benim yüzümden b-babanı mı ö-öldürdün?
-O artık benim babam değil. Papyrus doğduktan birkaç yıl sonra delirmeye ve bize saldırımaya başladı. Kontrol edilemez bir canavara döndü. Sonra onu bir yere hapsettik. Orası öyle bir yerki varlık ve yokluğun ince çizgisiydi orası. Sonra nasıl yaptıysa oradan kaçtı. Ve senin ruhunu almaya çalıştı...
-P-peki bu küçük kemiğin adı ne olacak?
-Bu şerefi sana vermek istedim.
-Misty! İskelet Misty !
-Çok güzel bir isim. Bu arada Misty tam bir iskelet değil.
-Nasıl yani anlamadım?
-İnsan vücuduna sahip olacak ama iskelet güçleri olacak.
-Misty ne zaman aramıza katılır.
-Sanırım 1 hafta kadar. Küçük bir bebek olarak çıkacak o kapsülden.
-S-Sans bu çok tatlı. Teşekkür ederim. Bana sarıldı ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Yüzüm yine masmavi oldu. Labaratuvardan çıktık ve biraz dolaşmaya gittik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Zaman Büyüdün?
AléatoireFrisk her doğum günü yeraltı dünyasına inerdi. Bu yıl farklıydı. Çünkü 18 yaşına girmişti...