Merhabalar evet final öncesi son bölümümüz ile karşınızdayım.Bölümümüzün bitiş sahnesi ile ilgili pek konuşmak istemiyorum.Hayatta her zaman herşeye hazırlıklı olmalıyız...
Final bölümüm yayınlanmadan
Diğer kitabım 'Beklenmeyen Son'dan alıntılar eklenecektir.
Şuan kitabım yayında,tanıtımı okuyabilirsiniz.
Keyifli okumalar..Tüm müzikleri dinlemenizi istiyorum...
Bol yorum ve votelerinizi bekliyorum,bu bölüm hak ediyor bence (:
**
'Annesinin birtanesini hor görmesinler.'
Anne konusunda derin yaralarla kavrulmuş iki genç kızın belkide en zor geceleriydi bugün.Evet,şüphesiz en mutlu günleriydi fakat aynı zamanda bir kez daha annesizliklerine ağlayacakları da bir gündü.
Küçük yaşta annesini kaybeden Deniz...
Annesi tarafından terk edilen Aslı...
Şimdi hangisinin acısına daha büyük diyebilir,hangisinin üzüntüsünü az görebilirdi insan?En güzel günlerini annelerinin kucaklarında geçirmeyi ne çok da hayal etmişlerdir oysa küçükken!
Deniz ve Aslı'nın kına gecesiydi bugün.Ufuk'un kulübünde harika bir organizasyon düzenlenmişti.Misafirleri önce dizkapaklarında biten beyaz bir elbiseyle karşılamışlar,herkes yerine geçip de kına vakti gelince de harika birer bindallı giyip kınaları yakılmaya başlanmıştı.
İki genç kız da Eylül'ün annesi Ebru Hanım'ın hakkını ödeyemezlerdi.İkisininde anne eksikliğini fazlasıyla gidermeye çalışıyordu genç kadın zira.İki haftadır kendileriyle birlikte koşturmuş tüm ihtiyaçlarını almıştı,çeyizinden tut da ev eşyalarına kadar ...
Ve şimdi de büyük bir gururla kınaları yakmak için ateşlerle çevrili koridordan kendilerine doğru geliyordu siyah dantelli elbisesiyle Ebru Hanım.İlk olarak Deniz'in önünde diz çöküp ellerini avuçları arasına aldı.Daha önce onlara tembih ettiği gibi Deniz avucunu sıkıca kapamış ve açmamıştı.Ebru Hanım samimiyetle gülümseyip kucağındaki keseden iki küçük altını alarak Deniz'in avucunu açmayı başardı.Kınasını yaktıktan sonra onu omuzlarından kavrayıp ayağa kaldırdığında başındaki tülü kaldırarak yaşlı gözlerini anne şefkatiyle sildi ve teker teker öptü gözlerinden.
Daha dün gibi hatrındaydı Derya'yla kızlarının doğacağı günlerini hayal edişleri.Deniz ve Eylül doğacak ve harika iki dost olacaklardı.Onları kendileri gibi kokoş giysiler ile donatıp gezdireceklerdi ve daha niceleri...Bir diğeri kızının ikinci annesi olacaktı.Nitekim nasıl Eylül doğar doğmaz ilk Derya Hanım kucaklamıştı,Deniz de doğduğu an kollarına konmuştu Ebru Hanım'ın.Bu mutluluğun sadece birkaç yıl sürmesi ne acıydı.Fakat geçmişi,acıları ne yaparsa yapsın geri getiremezdi insanoğlu.Bir şekilde yaşadıklarıyla savaşıp ayakta kalmaya devam etmeliydi herkes...
Onca zaman görmemesine rağmen yinede kızı gibi görmekten hiç vazgeçmeyen Ebru Hanım sımsıkı sarıldı Deniz'e.Deniz de anne kucağı bekleyen halini saklama gereği duymadan bu şefkat dolu sarılışa karşılık verdi hıçkırıkları arasında.Yeni bir hayata adım atacaktı yarın gece.Mutluydu evet sevdiği adam ve iki evladıyla güzel bir ömür onu bekliyordu,buna şüphesiz inanıyordu.Fakat bir yanı abisinden ayrılacağı için buruktu.Bu yaşına kadar gülen yüzü hiç solmasın diye çabalamıştı abisi onun için.Yeri geldiğinde anne baba eksikliğini bile doldurmak adına savaşmıştı,şimdi nasıl üzülmesindi.Tek tesellisi onun da en kısa zamanda Eylül ile bir yuva kuracak olmasıydı şuan sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'a Engel
Roman pour AdolescentsAşk'tan yakayı kurtarmak için iki yol varmış: Biri uzayıp giden ayrılık; diğeri her an aşk ile kavuşmak. ** -'Sen beni sevemezsin ki' dedim fısıltı gibi çıkan sesimle.Dizlerimin üzerinde bitmiş bir vaziyette otururken ağzımdan zar zor dökülüvermişt...