Yüzüme yapışıp kurumaya başlayan bir tutam saçımı kulağımın arkasına sıkıştırırken "Hadi bir oyun oynayalım!" dedim. "Ne oyunu?" Bakışlarını sudan çekip bana yöneltti. "Senin hakkında bir şey tahmin edeceğim eğer doğruysa ben sana vuracağım doğru değilse sen bana. Sonra sen tahmin edeceksin." Kyungsoo suratını buruşturdu. Fakat hemen sonra "Tamam." dedi. "Tamam, o zaman. Başlıyorum!" Ellerimi birbirine vurduğumda çıkan ses büyük bir yankı yaptı. Biraz düşündükten sonra ilk tahminimde bulundum. "Bir kızı ilk kez lise mezuniyetinde öptün değil mi?" Sağ elimin başparmağını heyecanla ona doğrultmuştum. Ona doğrulttuğum parmağımı tutup indirdi ve yanağıma küçük bir öpücük bıraktı. "Bir kızı ilk kez şimdi öpüyorum." Ardından alnıma vurdu. Şaşkınlıkla açılan ağzımı kapattım ve yönümü nehirden tarafa çevirdim. "İnanmıyorum. Yalancının tekisin." dediğimde güldü. "Neden inanmıyorsun?" Sorusuyla birlikte tekrar ona döndüm. "Çünkü... Çünkü bu yüzle sen bir kızı öpmediysen bile eminim bir kız seni öpmüştür." Kyungsoo tekrar güldü. Gülümsemesiyle birlikte vücudumdaki tüm kanın yanaklarıma hücum ettiğini hissettim, yanaklarım birer domates gibi kızarmış olmalıydılar. "Hayır." dedi. "Beni öpen biri de olmadı." Biraz bekledikten sonra tekrar konuştu. "Sanırım buna vaktim olmadı. Dünyayı yeni yeni anlamaya başladığım zaman küçük bir kutunun içine girdim." Yerden kopardığı ot parçasıyla oynamaya başladı. "Beş sene boyunca oradaydım." Oynadığı otu uzağa fırlattı ve bana döndü. "Sıra bende."
"Tamam." dedim. "Bir tahminde bulun." Rüzgârın kuruttuğu saçları yine rüzgârla birlikte hareket ediyordu. Dudakları kalp şeklini aldı ve "Benden hoşlanmaya başlıyorsun." dedi. Tahmini beni oturduğum yere çivilerken hareket edemedim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
