[20.08.2016] Kemik ve Gözyaşı

1.2K 120 66
                                    

Kahverengi ile sarı arasında iki çift göz ve sokak lambasının loş ışığında parlayan keskin, sivri dişler. Siyahlar içinde vücudu gergin ve her an üzerimize atlamaya hazır iki köpek. Son hatırladığım bunlardı.

Köpekler benim hayatımın korku dolu anlarının yaratıcısıydı. Sekiz yaşımdayken ailecek gittiğimiz kampta presa cinsi bir köpek tarafından kovalanmış, içi kemik dolu üç metrelik bir çukura düşmüştüm. Köpeğin parlak ve gür siyah renkli tüylerinde yer yer kirli beyaza yakın bir renk vardı. Tehditkâr gözleri kömür karasıydı. Ağzından salyalar akıyordu ve dili hep dışarıdaydı. Sağanak yağmurun altında, düştüğüm çukurun etrafında beş saat dolanmıştı. Kemik ve gözyaşı. Beş saat boyunca bildiklerim bunlardan ibaretti.

"Yoora!" Biri bana sesleniyordu ama sesi köpeğin hırıltıları arasına karışıp kayboldu. "Yoora!" Sesi tekrar duydum, tanıdıktı. Gözlerimin önünde bir siluet belirdi. Ter içindeydim. Duyularım anlam kazanmaya başladığında siluetin sahibinin Kyungsoo olduğunu fark ettim. "İyi misin?"

"Evet." dedim doğrulmaya çalışırken. Sadece başım ağrıyordu ve kendimi yazın sıcağında montla geziyor gibi hissediyordum. Kolumdan tutup doğrulmama yardım etti, yüzündeki endişe hala silinmemişti. "Gerçekten iyi misin?"

"Evet." diye tekrarladım başımı ellerimin arasına alırken. Beynim her an kafatasımı parçalayıp dışarı çıkacakmış gibiydi. Etrafa bakındım, artık evin bahçesinde değildik. Evin karşısındaki ara sokakta, bir binanın girişindeydik. Beni buraya kadar sürükleyerek getirdiğini tahmin ettim. Eğer kucağında taşıdığını düşünseydim, utançtan bir alev topu gibi yanabilirdim. "Biraz bekle." dedi Kyungsoo ayağa kalkarken. "Sana su getireceğim." Arkasını döndüğü sırada kolundan tuttum. Kulaklarıma hala köpek hırıltıları gelirken yalnız kalmam sadece tekrar sanrı görmeme neden olurdu. "Ben de geleceğim. Hem bir şeyler yeriz."

Geldiğimiz yolda yürürken "Köpek fobin mi var?" diye sordu. Sesinde o ilk günkü Kyungsoo'yu hissettim. "Köpekler benim hayatımın kemik ve gözyaşı dolu derin çukurları."

Açık bulduğumuz ilk yere girdik, çeşitli hazır yemeklerin bulunduğu bir yerdi. Bizden başka yedi kişi daha vardı, farkında olmadan etrafı inceledim. Garip bir durum yoktu. Şimdilik. Menüde bulunan bol malzemeli çift kişilik pizzadan sipariş ettik. Yirmi dakika sonra benim isteğim üzerine mısırı normalden üç kat fazla olan pizza sekiz parça halinde masamızaydı. Pizzayı mideye indirirken ona sekiz yaşımdayken presa cinsi köpekle yaşadığım olayı anlattım. Polislerle geçirdiğim öğle sonrası ve aksiyonla dolu gece yarısı hiç yaşanmamış gibiydi, ilk tanıştığımız gündeki heyecanı taşıyorduk ikimiz de. Garsonun getirdiği dondurmayı kaşıklarken "Bana neden güvendin?" diye sordu. "Yani benimle bir daha karşılaşmamak için dua etmen gerekirdi."

Ağzımdaki koca bir kaşık dondurma istemsizce boğazımdan aşağı indi. "Ben sana güvenmedim." Kaşığı masanın üzerine bıraktım. "Olduğunu düşündüğüm adama güvendim." Gülümsemesi... Âşık olunası bir yaz rüyası gibiydi. Kısaydı ama içtendi. Gülümsemesinin ne kadar güzel olduğunu anlatacak birkaç kelime dudaklarımdan döküleceği sırada karşı masadaki iki adamın uzun süredir bize baktığını fark ettim.

 Gülümsemesinin ne kadar güzel olduğunu anlatacak birkaç kelime dudaklarımdan döküleceği sırada karşı masadaki iki adamın uzun süredir bize baktığını fark ettim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ekteki köpek presa cinsinden ve sanırım yaklaşık seksen kilo ağırlığında o.O  Medyadaki çalışma omurizer'in. http://fav.me/d902hip Buraya da çalışmanın linkini bırakıyorum.

The Moon | Do KyungsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin