Kyungsoo'ya doğru bir adım attım. Adımım tedirginlik ve korku doluydu. Kyungsoo bir rüyanın parçası gibi duruyordu. On günlük bir rüyanın parçası... Elimi uzattığım anda silinecek gibiydi. Kalbim deli gibi çarpmaya başlamıştı. Ben değilim, diye düşündüm. Benim için onun gözünde karanlığa yer yok. Yanıma gelip elini bana uzattığında düşüncemin doğruluğunu kanıtladı.
Gözleri omzumun üzerinden arkaya bakıyordu. Arkamı dönüp nereye baktığını anlamaya çalıştım. Kırmızı renkli panonun yanında, iki polisin arasında elleri kelepçeli duran adam cam binadakilerdendi. Sağ kaşının üzerinde bir yara bandı vardı ve benimki gibi dudağı patlamıştı. Gözünün altındaki morluk çoktan sarıya dönmüştü.
Polis kolundan tutup çekene kadar tehditkâr gözleri bizim üzerimizdeydi. Gölge şövalyeleri, diye düşündüm. Cam binanın içindeki tüm adamlar birer gölge şövalyesiydi. Işıklar söndüğünde kılıçları toza dönüşmüş, zırhları erimişti.
Adam görüş alanımızdan çıktığı anda ikimizin arasında bir bakış geçti. Başkası tarafından bilinmeyen ve asla bilinemeyecek olan.
Köşeyi döndüğümüzde gözleri yaşlı bir kadınla göz göze geldik. Giydiği haki renkli ince ceketin içinde kırık beyaz bir gömlek vardı. Gömleğin yaka kısmındaki taşlar ışığın altında göz kamaştırıcı duruyordu. Yine kırık beyaz topuklu ayakkabısı ve çantası ile buraya bir davetten geldiği hissine kapıldım. Bizi gördüğünde gözlerindeki yaşlara yenileri eklendi. Kyungsoo adımlarını hızlandırmıştı. Kadının kim olduğunu anladığımda Kyungsoo'nun elini bıraktım.
Tek bir kalp atışı sonrası Kyungsoo, annesine sarılmıştı. Özlemiş olmalı. Onlardan birkaç adım uzakta onları izledim. Annesi gözyaşlarını silerken beni fark etti, duruşumu düzelttim. Kyungsoo ikimizin arasında duruyordu. Elimden tutarak beni yanlarına çekti. "Anne, bu Yoora." İsmimi söylerken gözleri parladı. Sonra annesi bana da sarıldı. Gözlerinden tekrar hüzün tohumları dökülürken bana teşekkür etti.
Dışarısı soğuktu, bulutlar yeryüzünde gezintiye çıkmış gibiydi. Birkaç sokak lambasının soluk ışığı geceyi aydınlatıyordu. Polislerden birisi aracın kapısını benim için açtığında Kyungsoo'ya baktım. Gecenin karanlığına inat ikimizin olduğu kaldırım ışıl ışıldı. Elimi bırakmadığında ne demek istediğini anladım. "Tek bir araç yeterli." dedim polise. "Aynı yere gidiyoruz."
Bayan Do evin kapısını açarken sokaktaki kediyle oynuyordum. En fazla dört aylık olmalıydı. Kahverengi tüylerinde yer yer daha açık renkler vardı. Elimin tersiyle boğazının altını okşadım. Yokuşun başında Kyungsoo göründü, yiyecek bir şeyler alması için annesi onu markete göndermişti. "Süt aldın mı?" diye sordum. "Gazlı içecek var, olur mu?" diye cevap verdiğinde kahkaham sokakta yankılandı. Bayan Do da gülüyordu. Bacağımın arasındaki kediyi gösterip "Kediye gazlı içecek mi içireceksin?" dedim.
Evin içi uzun zamandır kullanılmamış olmasına rağmen ferahtı. Bir duvar boydan boya camdı ve caddeye bakıyordu. Mavi koltuk takımına uygun siyah bir masa odanın tam ortasındaydı. Bayan Do telefonunu masanın üzerine koyup "Annenlerle tekrar konuşmak istersen çekinmeden ara." demişti.
Bayan Do'nun benim için hazırladığı küçük odadaydım. Boydan aynanın karışışında ayakta dikiliyordum, bacaklarım ağrımaya başladığında yere oturdum. Altımdaki halı yumuşacıktı. Tekrar aynadaki yansımama odaklandım. Dudağım iyileşiyordu, dikişlerim ise yok olmaya yüz tutmuştu. Gözlerimdeki altın hareler alev alev yanıyordu. İşte, dedim kendime. Kyungsoo'nun özgürlük meşalesi benim gözlerimde yanıyor. Meşale, ancak bu gözler sonsuza dek kapandığında sönebilir.
Benim için The Moon'un sonlarına yaklaşıyoruz, aslında aklımda bir iki şey var devam ettirmek için ama sizin görüşlerinizi de öğrenmek istiyorum. Sizce Yoora ve Kyungsoo ikilisi yola devam etmeli mi yoksa bu kadar macera onlar için yeterli mi? Yeterli değil diyorsanız önerilerinize açığım. Bir de kurguyu beğenebileceğini düşündüğünüz pombikleriniz varsa söyleyin cipsini, çikolatasını kapıp gelsin. Son olarak yeni kitap kapağımızı beğendiniz mi? Daha net görmek isteyenler için aşağıya da koyacağım. Sizi seviyorum <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Moon | Do Kyungsoo
Fiksi PenggemarAy gökyüzündeki yerini aldığında tüm gerçekler ortaya çıkar. 24.09.2016 Kısa Hikaye İçinde #9 The Moon |@Balaccie| Tüm hakları saklıdır.©