4.
Öfkem tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük ve damarlarımda dolaşan kan aslında bu öfkeyi çok çabuk söndürecek kadar hızlıydı...'Senin mekanın, senin evin,' dedikleri yerdeydim. Yıllarca biriktirdiğim öfkenin koynunda sanki bir zaman tünelinden geçmiş gibi hisseden yüreğimle hayata yeniden başlayacağım noktadaydım. Öfkem tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük ve damarlarımda dolaşan kan aslında bu öfkeyi çok çabuk söndürecek kadar hızlıydı, ama kardeşime dediğim gibi bu kadar hızlı sönmeyecekti. Öfkemin biriktiği ve kuvvetlendiği her günün hesabını alarak söndürmeye, kardeşim Young'dan önce en başta kendime söz vermiştim. Babamın gözlerimin önünde son nefesini verişinde kapanan gözleri kadar kolay olmayacaktı bu öç, ama sonuna kadar tüm gücümle Rasim Kalyoncu'dan öyle bir öç alacaktım ki bunu hiç kimse durduramayacaktı. Bunun için ustam Khan Chang'in bana öğrettiği hiçbir şeyi kaçırmadım. Beden gücümü doğru yerde, doğru zamanda ve en verimli kuvvette nasıl kullanacağımı öğreten ustamı şimdiden özledim.
Onu tekrar görebilecek miyim? Bilmiyorum, ama onu asla unutmayacağım.
Evim olarak gösterilen kapıdan içeri kafamı uzattığımda, turkuaz ve beyaz renklerdeki koltuk takımı yerleştirilmiş büyük bir salon beni karşıladı. İçeri adım atarken, hala aklımın almadığı şeyler kafamda dört dönüyordu. Gerçekten aklımın almadığı birçok şey vardı ki bunların en başında bu adamın benim için bütün bunları ne için yaptığı sorusuydu. Salona kemerle bağlanmış mekânda bir yatak odası mevcuttu. Yatak odasının içinden geçilen banyo kapısını fark eder etmez direk oraya daldım ve üzerimdeki kıyafetleri çıkarmadan duşa girdim. Suyun altında uzun bir süre düşüncelerime set çekmek istercesine kaldım. Duştan çıktıktan sonra ıslak kıyafetlerimi çıkardım ve banyo kapısının yanında duran çöpü açarak, hiç tereddüt etmeden kıyafetlerimi çöpe attım. Yatak odasına geçtiğimde, bu sefer kendimi yatağa attım. Tibet'teki yer yatağıma hiç benzemeyen bu yatağa boylu boyunca uzandığımda, aklımı allak bullak eden sorular beynime bir yığılıyor bir kayboluyordu. Bir süre ne düşüneceğimi bilemedim. En sonunda hızla yataktan kalkarak gardırobun kapaklarını sonuna kadar açtım. Benim için alınmış kıyafetlere gözlerim fal taşı açılarak baktı. Salih Özer bu konuda da her şeyi düşünmüş ve koca bir gardırobu benim için ağzına kadar yepyeni kıyafetlerle doldurmuştu.
İki elimi saçlarımdan geçirdim...
"Neden? Neden Allah'ım, tüm bunlar neden?" diye inledim ve tekrar yatağa üzerime hiçbir şey giymeden yattım.
O gece rüyamda bile boşlukta dolaşan gözlerimi açtığımda, hani bazen gördüğünüz rüyanın etkisiyle nerede olduğunuzu unutarak uyanırsınız ya, işte öyle uyandım ve gerçekten bir süre nerede olduğumu hatırlayamadan boş boş etrafa bakındım; ama sonra nerede ve ne için olduğumu çok iyi hatırladım ve yataktan fırlarcasına kalktım. Dolaptan üzerime rahat bir şeyler seçtim. Bundan sonra benim olan evimin salonuna daha yeni geçmiştim ki kapı çaldı.
Kapının arkasından, "Demir kardeşim uyandın mı?" diye seslenen Young'a içeri girmesini söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASA DIŞI/ Raflarda
ActionYasadışıyım! Evet, yanlış duymadınız! Başlangıcı olan ama sonu belli olmayan biriyim... Buraya çok uzun yoldan geldim! Bundan sonrasında, daha uzun bir yolum olduğunu çok iyi biliyorum... Ne için mi? Tek bir amaç için!!!! --- Ruhu acıyla güçlenmiş b...