Multi; Özgür *-*
Alışveriş merkezinden kendimizi savunma iznimiz olmamaksızın getirilerek sorgu kanepesine oturtulmuş iken, Özgür'ün bizi çocuk gibi azarlaması dinliyorduk. Bu sırada diğer taraftan adının İnci olduğunu öğrendiğim kurtarıcım ayıcığına canını çıkartmak istercesine sarılıyor, Anıl ise ayakta kolları göğüsünde bağlı bir şekilde bizi izliyordu.
''Ya ama nereden bilebilirdik ki? Sizi öyle görünce...''
Birilerinin sevgili olup olmadığını anlamanın her daim yolları vardır. Özgür ve İnci de bunların üç tanesi uyuyorlardı; yan yana yürüyorlar, bir şeyler söyleyip gülüyorlar ve en önemlisi Özgür kolunu İnci'nin omuzuna atıyor! Cidden başkası da onları o şekilde görse aynı bizimki gibi bir düşünce içerisine girerdi. Yani sanırım...
''Allah aşkına bu konu çok uzamadı mı ya?''
Özgür'e Gül'ün cümlesini onaylar nitelikte bakışlar attıktan sonra yavaş hareketler eşliğinde ayaklandım. Ben daha günlük milka ve pambik şeker yeme kotamı doldurmadım ayol! Hemen gidip bankıma kurulmalı ve bebeklerimle hasret gidermeli idim. Açın bakalım yolu!
''Ben gidiyorum, hadi selametle.''
'Beni burada bir başıma bırakma' tarzında kaş göz hareketleri yapan Gül'e öpücük atıp, İnci'ye el salladıktan sonra Özgür'ün seslenmelerine kulak asmayarak kendimi dışarı attım. İnci, ilk izlenimlerime göre çok kafa kızdı. Azda olsa Özgür'den gizli gizli konuşma fırsatımız olmuştu ve onunla iyi anlaşacağız gibi gözüküyordu. En iyisi de benim gibi manyak ruhluydu be!
Kaldırımda kulaklık yardımıyla dinlediğim şarkıya eşlik ederek küçük figürlerle dans etmeye devam ediyorken, bir anlık sevinçle ''Yaşasın manyak ruhlular!'' diye bağırdığımda; yanımdan geçen amca benden tarafa doğru 'umutsuz vaka' bakışları atmıştı. Çok doğru bakışlar onlar çok...
Egemen ile ise iki gündür falan konuşmuyorduk. Hayatımın fakesini yediğim günden sonra ne o bana, ne ben ona mesaj atmıştım ama bu fazla uzun sürmemiş miydi? Birisinin kesinlikle buna 'dur' demesi gerekiyordu ve o kişi tam olarak ben oluyordum!
Arka cebimdeki telefonumu çıkartıp, mesaj yazdıktan sonra gönder butonuna tıkladım.
Gönderilen; Çamurabasan.
Öldüğünü düşünmeye başladım. Yaşıyor musun len?
Egemen, ne olursa olsun mesajını eksik etmezdi. Ne olmuştu ki şimdi? Bilmeden bir şey yapmış olabilir miydim? Şöyle bir düşünmüştüm de; hiç sanmıyordum. Aramızda en son buluşmak için sözleştiğimiz gün gayet iyi bir konuşma geçmişti...
Telefonumun titremesi ile mesajın Egemen'den olduğunu düşünerek içimdeki heyecanla birlikte açıp okumaya koyuldum.
Gönderen; Çamurabasan.
Diyelim ki öldüm, nasıl cevap vermemi planlıyorsun?
Çok doğru söylüyordu zeki çocuk! Hangi kafayla böyle bir mesaj atmıştım ki? Daha cevap vermeye dahi kalmadan kulağıma akın eden ikinci mesaj sesi ile birlikte tekrar açıp okumaya başladım.
Gönderen; Çamurabasan.
Yaşıyorum ama umurunda olduğum pek söylenemez. Benimle buluşma kararı alıp başkasıyla buluştuğuna göre...
Ulan tüm bu mesaj falan atmayışının sebebi o yanlış anlaşılma mıydı? Tahmin etmeliydim... Hem adam yakınıma kadar gelmişti ve ben onu ne olduğu belirsiz bir kişi yüzünden görememiştim, öyle mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Medya Dili
HumorBir kız tanıdım ekranın diğer ucunda, Hırçın tavırları arasında çocukça. Kimi zaman ağladım onunla, Kalbinden tuttum zamanla. Ama bu hem ciddi anlamda çok hoştu, hemde tam olarak bizi anlatıyordu. Her satırı ayrı ayrı güzeldi lakin sanırım en beğend...