Büyük Buluşma

336 14 2
                                    

Donakalmış bir şekilde ben ona bakarken, o bana doğru yürümeye başladı. Şaşkın bir yüz ifadesi vardı. Sanırım hem donakalmamdan hem de başı kapalı gözleri normal olan biri olduğum için şaşırmıştı. anıma iyice yaklaşınca kendime gelip selam verdim. O da geri selam verdikten sonra "Merhaba ben Kim Jong In(Kai)." dedi. Ben de ona onu zaten tanıdığımı söyledim ve ben kendimi tanıttım. Beni gezdirirken "Neden burada çalşmayı seçtiniz." dedi. böylece aramızdaki ilk konuşmamıza başlamıştık. "Lise 2'den beri burada çalışmayı hayal ediyordum. O yüzden öğrendiğim dilleri bile bu ajansa uygun olarak öğrendim." "Kaç dil biliyorsunuz?" "7 dil biliyorum. Japonca, Korece, Türkçe, İngilizce, Çince, İspanyolca ve Rusça." "Waaa! Gerçekten mi? Ah bu arada Super Junior'un odasınada geldik." Sanırım buradaki herkese ben çeviri yapacağım için herkesi gezicektik. Bir an heyecanlandım. "Super Junior'un odasına girelim tanıştıracağım sizi." deyip içeri soktu beni aniden. Kalbim duracak gibiydi. Hem SJ'in odasına giriyorduk hem de Kai yanımdaydı. Beni ikinci kez görünce SJ üyeleri biraz şaşırmış gibiydi. Sanırım tercümanlığa çoktan kabul edildiğimi bilmiyorlardı. Hepsi kalktı ve SJ'in her zaman söylediği şeyi söylediler. Ben de kendimi tanıttım. Kai'nin sorduğu soruları sordular, ben de hepsine teker teker cevap verdim. Jong In'e şans dilediler ve biz "Hoşçakalın." deyip odadan çıktık. Elimi kalbime götürdüm. Çok hızlı atıyordu. Normaldi, sonuçta koreyi tanımasını sağlayan grubu görmüştüm. Kai heyecanlandığımı görünce gülümseyip ne olduğunu sordu. Yüzüm o anda çok mutlu görünüyormuş. Öyle dedi. "Bana bir su verebilir misiniz?" "Tabiki. gelin şuradan alabiliriz." dedi ve bir sebilin yanına götürdü beni Bende suyumu içtim. Daha sonra gezmeye devam ettik. Kayıt odalarını ve bir kaç oda daha gezdikten sonra SHİNee'nin odasına götürdü beni. Aynı sorular soruldu gine ve ben de aynı cevapları verdim. Selam verip çıktık. Benim de şansıma o gün o saatte herkes ajanstaydı. Öyle öyle neredeyse bütün herkesin odasına girdik ve sohbet edip çıktık. Çok yorulmuştum. Neredeyse bayılacaktım. Ama mutluydum. Beni gezdiren Kai'di. Gerçi hala neden onun beni gezdirdiğini anlamamıştım. Ama olsun sonuçta gezdiren oydu ve ben çok mutluydum. Son bir yer kalmıştı gitmediğimiz. Başından beri beklediğim grup. EXO'nun odasına gitmemiştik birtek. Beni neredeyse ölücek gibi olan vücudum, birden az da enerji buldu. Kapının önüne geldiğimizde ben heyecandan ölmek üzereydim. Kai bunu fark edince gülmeye başladı. Çok utandım. Ve o arada fark ettimki yolda Kai beni gezdirirken konuştukça az da olsa yakınlaşmıştık. Bunu hissettiğim an çok sevindim. Sonra kapının önüne iyice yaklaştım ve "Eğer benim düşeceğimi hissederseniz, lütfen bana destek olun." "Tamam." dedi bana. Ayaklarım titriyordu. Kai'nin de karşısında heyecanlanmıştım ama bu aynı değil. Bu sefer aynı anda tam 12 kişi! Çok sevdiğim tam 1 kişi! Kai kapdan içeri girip "Lütfen bekle." dedi. Neden beni dışarıda tutuyordu ki? İçeriyi dinlemeye başladım. Benim çok heyecanlı olduğumdan falan bahsediyordu. "SM Ajansına yeni bir tercüman geldi ve ben onu gezdiriyorum biliyorsunuz. O şimdi kapının önünde ve çok heyecanlı." falan diyordu ki kapıyı dinlemekten vazgeçtim çünkü Tao kapının yanına doğru geldi. Beni fark etmeden geriye kaçtım. Daha sonra Kai kapıyı açıp "Hadi, içeri gelin."dedi. Ben gine çok heyecanlı bir şekilde kapıya doğru geldim. Derin bir nefes aldım. Kapıda cam olduğundan içeridekiler beni görebiliyordu. Ben derin nefes alınca içerden bir kaç kıkırdama geldi. Camdan içeri baktım, neredeyse hepsi bana bakıyordu. Gözlerimi kaçırdım ve sonrasında içeriye girdim. Kai'de onların yanına geçince hepsi birden "We are One, EXO!" ediler. Birden korkudan kalbim durucakmış gibi oldum. Dengemi kaybettim. Kai yanıma doğru geldi. Anlaşılan kötüleştiğimi anlamıştı sanırım. Ben kendimi zorlayarak eğildim ve "Merhaba. Benim adım Rana." dedim. Sesim titredi. Bitkin hissediyordum. Bir an bacaklarımın bağı çözüldü ve gözüm karardı...

Kendime gelmeye başladığımda bir koltukta yatıyordum. Etraf bulanıktı. Netleşmeye başladığında EXO'dan 1-2 kişinin bana doğru bakıyordu. Gözlerimi açmaya başlayınca, D.O.(Kyung Soo) bana doğru bakıp "İyi misiniz?" dedi. Arkadan birileri "Bu şakayı yapmamalıydık!" diye bağırıyordu. "Zaten heyecanlı ve yorgundu, biz de onu korkutunca kız fenalaştı ve bayıldı. Bu arada reviri aradınız mı?" O an kendime gelemedim ama sonrasında iyice etrafı algılamaya başladım. Kendime geldiğimde de ayağa kalktım. O sırada Kyung Soo "Bence ayağa kalkmamalısın." dedi. Ben özür dilemeye başladım. Ardından Kris "İyi misiniz?" dedi. "Evet, teşekkür ederim. Özür dilerim, gerçekten!" " Asıl biz özür dileriz. Siz zaten heyecanlıydınız, bir de üstüne biz sizi öyle korkutunca..." "Bu arada Rana-shi, bu şimdi söylenir mi bilmiyorum ama, biz bu şakayı yaparken ses kaydı başlatmıştık. Ses kaydını dinlemek ister misiniz?" Ben gülümseyip "Tabi ki." dedim. "Ses kaydı nerede?" "Ah! Ben onu durdurmayı unuttum. Bir saniye." dedi Sehun. Masadan telefonu alıp "Daha yeni durdurdum. yaklaşık 3 dakika." "Ben 3 dakikadır baygın mıyım?" "Yaklaşı 2 dakikadır baygınsınız." dediler. "Hadi dinleyelim." diye haykırdı Chanyeol. Gülüp "Hadi dinleyelim." dedim. Herkes telefonun etrafında toplandı ve ses kaydını dinlemeye başladık:"Açtın mı ses kaydını?" Evet açtım. Çağır hadi içeri." "Tamam. Hadi gel içeri." "We Are One, EXO! Merhaba" "Ah, Merhaba, Benim adım Rana." (fısıldayarak)"Sence o iyi mi? Çok solgun görünüyor." (O arada bir bağrışma kopuyor) "Rana-shi, Rana-shi!" "Jong In iyi tut onu! Şu koltuğa yatıralım." "İyiki arkasında sen vardın. Yoksa senin kucağına değil yere düşerdi. Belki bir yerine bir şey olabilirdi." "Neyseki zayıf birisi." (Gülüşmeler) "Bırakın şimdi gülüşmeyi! Niye o kadar solgun görünüyor?" Ayağının altına bir şey koyun, yüksekte kalsın ayağı." "Birisi reviri arasın. Aramış olan var mı?" "Sence neden bayıldı?" Bence heyecandan." "Bence çok yorgundu, ondan." "Bana ayaklarının titrediğini ve eğer düşüceğini hissedersem, ona destek olmamı istemişti. Dengesini kaybedeceğini tahmin etmiştim ama bayılacağını tahmin etmemiştim." "Aradınız mı reviri?" "Uyanmadı mı hala?" "Hayır, ama yüzünün rengi biraz düzeldi gibi."... "İyi misiniz?" "Bu şakayı yapmamalıydık. "Hey, uyanmaya başladı." "Zaten heyecanlıydı ve yorgundu! Bu arada reviri aradınız mı?" Aradım ama yerinde değilmiş." "Şşşt! Sessiz olun, kız kendine geliyor."..."Ah! Çok özür dilerim." "Bence ayağa kalkmamalısın,iyi misin?" "Evet, teşekkür ederim. Özür dilerim, gerçekten!" "Asıl biz özür dileriz. Siz zaten heyecanlıydınız, bir de üstüne biz sizi korkutunca..." "Bu arada Rana-shi, bu şimdi burada söylenirmi bilmiyorum ama, biz bu şakayı yaparken ses kaydı başlatmıştık. Ses kaydını dinlemek ister misiniz?" "Tabi ki." "Ses kaydı nerede?" "Ah! Ben onu durdurmayı unuttum. Bir saniye..." ve ses kaydı bitti. Herkes gülüyordu, ben de dahil...

Hayallerinin Peşinde / #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin