İpucu

39 4 7
                                    

Jong In:

Kan... Kan mı?! Bu kumaştaki kan mı? Rana'nın kanı mı?!

Yazar:

Jong In'in gözünde durmak bilmeyen yaşlar akıyordu istemsizce. Bedeni korku ve sinirle titriyor, vücudundaki bütün kaslar yırtılacakmışçasına geriliyordu. Çenesini ve avuçlarını öylesine kasmıştı ki yaralar oluşmaya ve kanlar dökülmeye başlamıştı. Kyung Soo'da olayın şokundaydı. Kendini toparlamak adına kafasını iki yana salladı. Şaşkınlığın verdiği sersemlikle öylece yere bakakaldı bir süreliğine. Kendine gelmeye başlayınca Jong In'e baktı. Jong'inin elinde ve dudağında oluşan kanları görünce onun ismini seslendi, sarstı ama Jong In hala kendinde değildi. Kyung Soo Jong In'i ne kadar sarssa da Jong In kendine gelmeyince KyungSoo Jong In'in yüzüne hızlıca yumruk atı. Jong In daha ne olduğunu anlamadan kendini yerde buldu. Yumruğun şiddetinden kaynaklı acıyan yüzüne elini götürünce yüzünde bir ıslaklık hissetti. Islaklığın ne olduğunu anlamak için eline baktığında elinde oluşmuş olan yaralara ve onlardan çıkan kanlara baktı. Ağzına gelen acı tadı da o zaman anlamıştı. Kyung Soo "Kendine gel! Kendine zarar veriyorsun. Dudağını ve elini ne hale getirdiğini görüyor musun?" Jong In elini dudaklarına götürdü. Dişlerinin dudağında yaptığı çukurları hissetti. Acı kendini yeni yeni göstermeye başlamıştı. Dudağının acısıyla yüzünü ekşitti. Kyung Soo Jong In'e elini uzattı. "Hadi kalk gidelim buradan. Kendimi çok daha kötü hissetmeme neden oluyor." Jong In kendisine uzatılan ele uzandı ve destek alarak ayağa kalktı. Ayağa kalktığında Kyung Soo'ya ilk defa baktı. Onun da beti benzi atmıştı. Kyung Soo ona gülümseyince o da geri gülümsemeye çalıştı. Kyung Soo ondan daha hızlı toparlanmıştı. Elindeki kumaşı bileğine bağladı. Sanki onu kaybederse Rana'yı bir daha hiç bulamayacakmış gibi hissediyordu. Jong In meyve kasalarının arkasındaki kapıya yöneldi. Tam kapının kulpunu tuttuğunda Kyung Soo onun omzundan tutup "Bence bugün gördüklerimizi polise anlatmamız yeterli olacaktır," dedi. Jong In omzunun üstünden Kyung Soo'ya baktı. Bir süre düşündükten sonra istemese de onu onayladı ve arkasını dönüp karanlık sokağın çıkışına yöneldi. Kyung Soo Jong In'in onu dinlemesine sevinerek arkasından yürümeye başladı.

Sokağın sonuna gelince ajansın önündeki insanların kalabalıklaştığını gördüler. Neyse ki kimse bu sokağın olduğu yere bakmamış olacak ki onları fark eden hiç kimse yoktu henüz. Jong In hızla durdu. Ne yapması gerektiğini düşünürken birden ilerden kendi grup arabalarının geldiğini gördü. Kyung Soo da arabayı görünce elini hızlıca salladı ve araba şoförünün onları görmesini sağladı. Araba yanlarına gelince Kyung Soo kapıyı açtı ve içeriye girdi. Jong In'in arabaya girmesiyle üyeler şaşkınlıkla gözlerini açtı. Chan Yeol ne olduğunu sorunca Kyung Soo onlara daha sonra ne olduğunu anlatacağını şu an bir şey sormamalarını rica etti. Neyse ki herkes onların sözünü dinledi. Ajansa arabayla girdikleri için fanların hiçbir şeyden haberleri yoktu. Herkes arabadan inerken Kyung Soo Jong In'in hırkasının şapkasını kafasına geçirdi ki yüzündeki yaralar görünmesin. "Elini cebine koy. Elin hala yaralı. Görmesinler," dedi Kyung Soo Jong In'e. Jong In ona bakıp gülümsedikten sonra kafasını eğip arabadan çıktı. Kyung Soo'da onun ardından çıktı ancak Jong In olduğu yerde kalmıştı. Dışardaki fanlara doğru bakıyordu. Jong In'in içi kızgınlıkla dolmuştu. Kyung Soo hızlıca Jong In'in baktığı yerin olduğu yöne geçti ve görüş açısını engelledi. Ne olduğunu sorsa da yine bir cevap alamıyordu. Tam o sırada Jong In Kyung Soo'yu hızlıca geçip kapıya doğru hızla gitmeye başladı. Kyung Soo olanı anlar anlamaz tekrar Jong In'in önüne geçti. Jong In'in yüzüne baktığında birden korkuyla titredi. Jong In'in yüzü tamamen gerilmişti, korkunç görünüyordu. Jong In "Kyung Soo, çekil," dedi kızgın bir şekilde. Kyung Soo daha da endişelendi.

"Ne oluyor Jong In. Kendine gel. Yine ne oldu?" bunları söylerken Jong In'in ilerlemesini engellemek için omuzlarından tuttu.

"Kyung Soo çekil. Orda. O siyah araba, Rana'ya vurmaya çalışan o siyah araba orda. O insan görünümlü canavarı bulmam lazım. Belki kaçıranlarda onlardır. Belki... Belki Rana'yı buluruz."

Kyung Soo hızla arkasına dönüp baktı. Gerçekten de o günki büyük siyah araba oradaydı. Jong In'in sesi titremeye başlamıştı. "Onu bulmak istiyorum Kyung Soo. Anlıyor musun? Onu..." devam edemedi. Boğazı düğümlendi ve hıçkırmaya başladı. Kafasını aşağıya eğdi, göz yaşlarını istese de tutamıyordu. Jong In Kyung Soo'nun onun önünde durduğuna ilk ke olsun sevindi, kimse onun ağladığını görüyordu. Kyung Soo kimse Jong In'i ağlarken görmesin diye kolunu onun omzuna attı ve sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışarak ajans kapısına yöneldiler. Yürürken o isyah arabaya doğru baktı. Yanında bir kız duruyordu. Kızla göz göze gelince kız her fanın yapacağı gibi çığlık attı ve el salladı. Kyung Soo kızı görmüyormuş gibi yapıp arabayı inceledi. Daha sonra önüne dönüp Jong In'le beraber içeriye girdi. Bütün bunlar şaşkınlıkla izleyen Sehun, Kyung Soo'nun arkasından bakakaldı.

Sehun:

Rana kaçırıldığından beri, hayır hayır, Rana geldiğinden beri garip garip şeyler olup duruyor. Ya Rana'ya ya bizden birine bir zarar geliyor. Yani normalde de böyle şeyler oluyordu ama bu kadar büyük çapta değildi. Yani kabul genelde Rana'nın başına o-gelen geliyor. Bu onun şanssızlığı mı bilmiyorum. Ama ona bir şey olunca bizimkiler de garipleşiyor. Yani arkadaş olduğu için olabilir ama yine de garipsedim işte.

Jong In'in az önce baktığı siyah arabaya baktım. Sürgülü kapılı orta uzunluk ve genişlikte, ticari araca benzer bir arabaydı. Onun yanında duran kız bana bakıyordu. Göz göze gelince birden gülümsedi. Hızla ajans kapısına yöneldim ve içeri girdim. Grup odasına gitmek için merdivenleri kullanırken kızın gülüşü aklıma geldi. Normal fan gülüşü değildi bu. Sanki, sanki bir şeyden, olan şeylerden, haberi varmış ve bunlardan zevk alıyormuşçasına şeytanı bir gülümsemeydi o. Ah! Tüylerim diken diken oldu, ürperdim. Bunları düşünürken çoktan odaya geldiğimi fark ettim. İçeriye geldiğimde beni ölüm sessizliği karşılamıştı. Chan Yeol Hyung bile gülmüyordu. Bu sessizliği kapı gıcırtısıyla bozan ben herkesin bakışlarına maruz kaldım. Herkese hızlıca göz gezdirdikten sonra hızla gidip herhangi bir koltuğa oturdum. Yanımda Min Seok (Xiumin) Hyung vardı ve hiç hoş olmayan bakışlarıyla telefonuna bakıyordu. Telefonun ekranı açık bile değildi. Baktım kimseden çıt çıkmıyor ben de telefonumu elime aldım ve ekranı açtım. Bilinmeyen bir numaradan mesaj geldiğini görünce bir an afalladım. Multimedya (resim) mesajıydı. Korksamda merak ettiğim için mesajı açtım. Mesaj açılır açılmaz korkuyla çığlık atıp telefonu elimden attım.

Rana:

Günlerin nasıl geçtiğinden ve saatten habersiz, yüzümde artık kurumuş olan kanın yaptığı gıcık hisle, ellerim arkamda bağlı olmaktan omzum tutulmuş bir şekilde bekliyordum. Onun gelmesini bekliyordum. Benden ne istediğini ve beni niye bu hale getirdiğini bilmiyordum. Sadece belki bir gün beni bırakır, ya da birileri beni kurtarmaya gelir diye umuyordum.açıkçası bazen bu ihtimalden umudumu kesip beni ne zaman öldürecek diye korkmaya da başlamıştım. Her geldiğinde bana dışarıda herkesin ne kadar umutsuzca beni aradığından ama asla bulamayacak olmalarından bahsedip, onu dinlemiyorum bahanesiyle bana vuruyor, kapanan bir yaram varsa da tekrar açılmaya yüz tutuyordu. Bu monotonluğun değişti tek zaman bir önceki gelişiydi. Bu sefer elinde telefonla gelmişti. Her zamanki rutinini yapıp beni sandalyeyle beraber yere devirdikten sonra yüzümde flaş patlamıştı. Telefonu niye getirdiğini o zaman anlamıştım. Ben de zannetmiştim ki belki... belki beni birileriyle konuşturur. Ama onda bu insancıl davranışlardan hiç birisi yoktu. Bana "Bu fotoğrafla ne yapacağım biliyor musun? Kalan en ufak bir umut varsa da onu yok edeceğim," dedi. Acı içinde yerde kıvranırken neyden bahsettiğini anlamaya çalışıyordum. Anladığımda ise keşke fotoğrafı çekmesine engel olabilseydim diye düşünmekten kendimi alamadım.

( UMARIM BU İKİ BÖLÜMÜ DE BEĞENİRSİNİZ. BİLİYORUM ÇOK SIK BÖLÜM ATAN BİR YAZAR DEĞİLİM AMA SİZDE BÖLÜM ÇIKTIĞI GİBİ OKUYAN OKURLAR DEĞİLSİNİZ HEHE :D ŞAKA YAPIYORUM. SİZDEN BU SEFER EKSTRA BİR ŞEY İSTEYECEĞİM. LÜTFEN HİKAYEMİ PAYLAŞIN Kİ SİZİN GİBİ BAŞKA OKUYUCULARIM DA OLSUN. YORUM ATMAYI VE HİKAYEYİ BEĞENMEYİ UNUTMAYIN. İYİ OKUMALAR :D )


Hayallerinin Peşinde / #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin