Mistakes | 21.Bölüm (2.Sezon 2.Bölüm)

15 2 0
                                    

ⓜⓘⓢⓣⓐⓚⓔⓢ |21.Bölüm

"Ben senin için döndüm Artemis." dedi. "Seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum Justin." dedim elini öpüp. Onu hırpalamadan sevmeye çalışıyordum. "Her şeyden çok seviyorum seni. Seni bu hale getireni bulacağız. Cezasını çekecek."
"Kaçtı mı?" diye sordu Justin.
"Evet." dedim. "Yardım edeceğini düşünmüştüm. Yardım istemek için arabaya gidiyordum ama basıp kaçtı. Ödeteceğim ona."
"Şşş, sakin ol." dedi saçımı okşarken. "Boşver, bir de o adamla uğraşmayalım. Vicdan azabı ona yeter."
"Saçmalama." diye çıkıştım. "Şu haline bak."
"Belki de ona teşekkür etmeliyim. Bana çarpmasa yanımda olmazdın." dedi. Ona gerçekten bunları düşündürecek kadar kötü mü davrandım diye soruyordum kendime. Vicdan azabım zaten dinmek bilmezken Justin'den bunları duymak beni çok üzüyordu.

"Justin sus artık." dedim. "Sus ve dinlen." Başımı Justin'in göğsüne yatırıp gözümü kapadım.

Gözümü açtığımda hala aynı pozisyondaydık. Kaç saat veya dakika olduğunu kestiremiyordum. Hareketsizlikten tutulan başımı acı içinde sağa sola oynatıp esnedikten sonra Justin'e baktım. Bana hayran hayran bakıyordu. "Uyurken seni izlemeyi özlemişim." dedi. Yüzünde güller açıyordu. Onun mutluluğu beni de mutlu ediyordu. Beni uyandırmamak için o da hareketsiz yatmışa benziyordu. Doğrulurken acı çektiğini hissettim.

"Sen neden uyumadın?" diye sordum. "Keşke beni uyandırıp rahatına baksaydın." diye devam ettim ama söylediklerim Justin'in bir kulağından girip diğerinden çıkıyordu.
"Bana hasta muamelesi yapma artık." dedi.
"Ama öylesin." diye çıkıştım.
Sakince "Ben iyiyim." diyip yanağımı okşadı.
"Pekala." dedim. "Ben şimdi gidiyorum en azından yarım birkaç saat uyu, toparlan. Herkes seni bekliyor."
Justin bu defa itiraz etmedi ve beni onayladı. Ayağa kalkıp üstümü başımı düzelttim. Kapıdan çıkacakken "Meda burada mı?" diye sordu.
"Buradaydı ama gitti." diye yanıtladım. "Eğer çok istiyorsan geri çağırabilirim tabii." diye ekledim. Onun adını ağzına alması bile yeterince sinirimi bozmuştu.
"Onun için sormadığımı biliyorsun." diye ortamı yumuşattı. "Koridorda bağırıştığınızı duydum. Bir şey mi yaptı?"
"Önemli bir şey yok." dedim.
"Doğruyu söyle. Eğer seni rahatsız ediyorsa onunla konuşurum." diye üsteledi ancak Meda'nın yaptıklarını anlatıp ikimizin de canını sıkmayacaktım.
Dudağımın kenarıyla gülümseyip "Merak etme, ben hallederim." dedim. "Hadi artık uyu Justin. Dinlenmen gerekiyor."
"Seni seviyorum." diyip gözlerini kapadı. Ben de ses çıkarmadan odadan çıktım.

Nick ve Zac de gelmişti. Nick beni görünce koşarak yanıma gelip sıkıca sarıldı. "İyi mi?" diye sordu. "İyi." diye yanıtlayıp ona yeniden sarıldım. Nick'in desteğine ihtiyacım vardı. Köşede dikilmiş sırasını bekleyen Zac çarptı gözüme. Nick'den ayrılıp onun yanına gittim. Onun bir şey söylemeye niyeti olmadığını anlayınca ben konuştum: "Geldiğin için sağol."

"Geçmiş olsun." diye yanıtladı. Sanki birisi onu kolundan tutup buraya zorla getirmiş gibi davranıyordu. Tavırlarına anlam veremiyordum ve kurcalamaya da niyetim yoktu. Peşimden Nick gelip "Konuşmamız gerekiyor Artemis." dedi.
"Konuşalım."
"Günlerdir kimseyi arayıp sormadın. Meraktan deliye döndük hepimiz." diye girdi konuya. Bunun için eninde sonunda birisinin gelip hesap soracağını biliyordum ve Nick'e hesap vermekten çekinmiyordum. Elbette olanları ona anlatacaktım ama sırası değildi.

"Bunları sonra konuşsak olmaz mı?" diye sordum. Nick ne kadar yorgun ve üzgün olduğumun farkında olduğundan meseleyi uzatacak gibi değildi. Zac'in de azıcık haddini bilmesini dilerdim doğrusu.
"Neden şimdi konuşmuyorsun? Korkuyor musun Artemis? Utanılacak bir şey mi yaptın?" diye soruları sıralamaya başladı.
"Saçmalama." diye yanıtladım. "Bunları konuşmanın sırası değil. Sonra her şeyi anlatacağım."
"Bir şey anlatmana gerek yok." diye bağırdı. "Her şey apaçık ortada. Sevgilinle seni rahatsız etmeyelim diye telefonlarınızı kapadınız. Rahat rahat sevişebileceğiniz-..."
"Kes sesini artık!" diye bağırdım. "Haddini bil. Sana bir açıklama yapmak zorunda bile değilim. Buraya ne amaçla geldiğini anladım, artık gidebilirsin."
"Zac git, hava al." diye araya girdi Nick. Zac'in söyledikleri benim kadar onu da sinirlendirmişti. Zac duracak gibi görünmüyordu. Konuşmaya devam etti: "Bu olanlara sen de mi göz yumacaksın Nick? Ona verdiğimiz onca değere karşılık yaptığı şeylere bak. Hiçbirimiz umrunda değiliz. O yalnızca Justin'i düşünüyor."

"Yenilgiyi asla kabullenmeyeceksin değil mi?" diye sordum Zac'e. "Ben seni sevmiyorum. Justin'le birlikte olduğumu ne zaman kabul edeceksin? İstediğini alamadığında ortalığı böylece karıştırıp sinirini kusamazsın. Buna erkeklik denmez."

"Seni çok yanlış tanımışım Artemis." dedi. "Beş kuruş etmezmişsin."

"Git artık!" diye bağırıp daha fazla muhattap olmamak için arkamı döndüm. Justin odanın önünde dikilmiş bizi izliyordu. Aceleyle yanına gidip "Sen neden kalktın?" diye sordum. Soruma cevap vermek yerine Zac'in peşinden gitti. Ortalığın karışacağını anlayan Nick de onun arkasından. Justin ayakta bile zar zor duruyordu. Eğer bir darbe alırsa...

Daha fazla bekleyemedim ve ben de peşlerinden koşarak bahçeye çıktım. Bağırışıp itişiyorlardı. Yanlarına gittim ve Justin'i kolundan tutup çekiştirmeye başladım.O haliyle bile benden daha güçlüydü. Onu tutmakta zorlanıyordum. Nick de Zac'e gitmesi için bağırıyordu. Zac ardı arkası kesilmeyen küfürlerini savurup duruyordu. Bize doğru yaklaşan babamı görünce biraz olsun içim rahatlamıştı. Onun yanında bu rezilliğe devam etmezlerdi. Babam olayı görünce adımlarını hızlandırıp yanımıza geldi. Justin direnmeyi bırkamıştı ve onu banka oturtmama izin verdi. Nefes nefese kalmıştı ve belini tutuyordu. "Belin mi ağrıyor?" diye sordum.

"İyiyim ben." diye yanıtladı.

Babam ve Nick bir kaç saniye içinde yanımıza gelmişlerdi. Tahmin ettiğim gibi Zac babama karşı çıkmamış ve gitmişti. Nick ve babam beraber Justin'i tutup odasına kadar yürümesine yardımcı oldular. Onu yatağına yatırıp rahat edene kadar yastığını düzelttim. "Sen ne yaptığını sanıyorsun Justin?" diye sordum. "Şu haline bak."

"Zac'in sana söylediklerini duydum. Yanına mı kalacaktı?"

Babam araya girip "Justin, sana söyleyeceklerim var." dedi. Justin de benim kadar şaşırmıştı. Ayağa kalkıp yerimi babama verdim. Yavaşça koltuğa oturup Justin'in omzunu sıvazladı. "Sana haksızlık ettin delikanlı." diye girdi söze. "Kızıma ne kadar değer verdiğini daha önce göremedim. Ama şimdi eminim. Sen yanında olduğun sürece Artemis'i hep korudun, kolladın. Şimdi bana bir söz vermeni istiyorum."

Justin hiç düşünmeden "Elbette." dedi. Babamın yüzü gülmüştü. Vakit kaybetmeden istediği şeyi söyledi: "Bundan sonra ne olursa olsun Artemis'in yanında olacaksın ve onu canın pahasına koruyacaksın."...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 19, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MistakesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin