Mistakes | 10.Bölüm

103 8 0
                                    

ⓜⓘⓢⓣⓐⓚⓔⓢ |10.Bölüm

Çok derin bakmıştı. En azından kendimi suçlu veya kararsız hissetmeme yetecek kadar derindi. Ne söyleyeceğimi ya da ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Sımsıkı sarılmalı mıydım, öpmeli miydim, tokat mı atmalıydım, arkamı dönüp yürümeli miydim hiçbir şey bilmiyordum. Onu sevdiğimden hiçbir şüphe yoktu ama kızgındım da. Gözlerimi olabildiğince kaçırıyordum. Daha fazla katlanamayacaktım. En mantıklı olanı seçtim ve ellerinden kurtulup ondan uzaklaştım. "Cevap ver. Sana bundan sonra nasıl güveneceğim. En küçük tartışmada yine çekip gitmeyeceğini nerden bileceğim?" dedim. Ağlamak üzereydim ve daha ilk günden herkesin gözünün önünde zayıf gözükmek istemiyordum. "Ben Buraya senin için geldim. Seni tekrar koklamak için. Sana olanları açıklamak için. Peşinden koşturdum ve sonunda hayatımın aşkı dediğim kişiyi başka bir kızla gördüm. Söylesene hala nasıl sana tekrar güvenmemi isteyebiliyorsun?" bunları söylerken ara sıra akan gözyaşlarımı dindirmeye çalışıyordum. Ben tekrar konuşacak gibi olunca bana sımsıkı sarıldı. Sanki hiç bırakmayacakmış gibi. Kokusunu, sıcaklığını özlediğimi, kollarındayken kendimi hiçbiryerde, hiçkimseyle olmadığı kadar huzurlu ve güvende hissettiğimi işte o an yeniden farkettim. Karşılık vermemek, ona sımsıkı sarılıp beni benden alan kalp şeklindeki dudaklarını öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Yapamazdım çünkü ben yokken kimbilir benden başka kaç kişiyle daha birleşmişti o dudakları. Kimbilir benden başka kaç kız daha içine çekebilmişti onun mis kokusunu. Bunlar aklıma gelince onu iteklemeye başladım. Kollarının arasından kurtulmaya çalışıyordum ama işlemiyordu. Hatta gittikçe daha sıkı sarıyordu beni. Yaklaştı, yaklaştı... Dudaklarımız birbirine değene kadar. Çok mutlu hissediyordum. O anın hiç bitmesini istemedim. Kafeteryadaki herkes bizi izliyordu. Hepsinin gözlerini üzerimde hissediyordum ama umursamıyordum. Dudaklarının hızı gittikçe daha çok artıyordu. Sonunda ben de karşılık vermeye başlamıştım. Tanrım! Ben ne yapıyordum!?

Onu itekleyip koşarak kafeteryayı terkettim. Uzun koridorda yürürken peşimden geliyordu ve aynı anda bağırıyordu: "Artemis, bekle!"
Pes etmeyecekti. Sonunda ben durdum. Arkamı döndüm ve yanıma gelmesini bekledim. Koşar adımlarla bana doğru yaklaşıyordu. "Ne var?" diye çıkıştım. "Rahat bırak beni."

"Beni yanlızca bir dakika dinle. Herşeyi açıklayabilirim." dedi. Gözlerimden akan yaşları durdurmaya çalışmıyordum artık. Ona dik dik bakmaya devam ettim. Eliyle göz yaşlarımı silip "Öyle bakma bana." dedi. "Az önce beni öptün. Hiçbir şey değişmemişti. Aynı eskisi gibi öpüyordun. Bunu ne kadar özlediğimi tahmin edebiliyor musun? Sen beni hala eskisi gibi seviyorsun ve anlatacaklarımı merak ediyorsun." diye ekledi.
"Etmiyorum."
"Arte. Yapma artık. Lütfen indir kalkanlarını. Benim ne o kızla ne de başka bir kızla aramda hiçbir şey geçmedi. Sen yokken hiçbir şey değişmedi. Dün o kızla buluştum çünkü konuşup her şeyi bitirmek istiyordum. O kız, Meda, bana aşık. İlk günden beri. Ama ben bunu daha yeni öğrendim ve öğrenir öğrenmez engel olmaya çalıştım yemin ederim. Ben sana aşığım."
"Neredeyse öpüşüyordunuz."
"Ama öpüşmedik. Dün sen orada olmasan da öpmezdim onu. Asla."
"Sana neden güveneyim?"
"Ben sana neden güvendiysem o yüzden." dedi. Elleriyle çenemi kavrayıp devam etti: "Sen de Adam'ı öptün. Değil mi?"
"O farklıydı."
Tek kaşını kaldırdı ve "Ben sana inanıyorum. Sen de bana inan." dedi. Güven vermişti.
"Yani hala benden mi hoşlanıyorsun?" diye sordum. "Hayır Artemis." demesiyle donup kalmıştım. "Ben sana aşığım." diye devam edince kendimi tutamadım ve dudaklarına yapıştım. Bir yılın özlemini gideriyordum. Yanımızdaki süpürge dolabının kapısını açtı ve içeri girdik. Sırtımı duvara yasladı. Dudak teması hiç kesilmemişti. Kimse yoktu. Birtek ben ve o.. Elleri tişörtümün altından yavaşça süzüldü. Belimi ve sırtımı okşuyordu. Elleri ara sıra aşağı, kalçama, ara sıra yukarı, göğüslerime kayıyordu. Ona engel olma niyetinde değildim. Sonunda dudak temasını kesip onu üzerimden ittim. "Yeter. Hadi çıkalım buradan." dedim. Nefes nefese kalmıştık. Elini tuttum ve kapıyı açtım.

"Zac?!"...

MistakesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin