Mistakes | 11.Bölüm

113 8 3
                                    

ⓜⓘⓢⓣⓐⓚⓔⓢ |11.Bölüm

Daha üstümü başımı düzeltmeye fırsatım bile olmamıştı. Zac'i karşımda görünce ne yapacağımı şaşırmıştım. Zac, Justin'e o kadar kötü bakıyordu ki.. "Ne zamandır buradasın?" diye sordum meraklı gözlerle. "İçeride ne yaptığınızı anlayabilecek kadar uzun zamandır." diye yanıtladı beni.
"Zac, ben açıklaya-..."
Justin sözümü kesti ve "Artemis, kendine gel. Ona hiçbir şey açıklamak zorunda değilsin." dedi. Justin'e döndüm ve "Biraz sakin olur musun?" dedim. Gözlerini devirdi ve isteksizce uzaklaştı. Koridorun girişinde dikilip bizi izlemeye başladı. O mesafeden konuştuklarımızı duyuyor olması düşük bir olasılıktı.

Zac, bıkmış bir tavırla arkasını döndü, tam gidecekken kolunu yakaladım ve "Bekle." dedim. Sitem edercesine baktı gözlerimin içine. "Neyi bekleyeyim Artemis? Justin'in gelmesini, sarılmanızı, öpüşüp koklaşmanızı mı bekleyeyim?" Biraz sinirli, biraz da umutsuz bir ifadesi vardı.
"Bu durum seni neden bu kadar rahatsız ediyor?" diye sordum. Cevap alamayınca üsteledim: "Sevdiğim çocukla olmam sana neden bu kadar batıyor?"
"Bana batan şey, bunu gözümün önünde yapman, bana yalan söylemen." dedi.

Gözlerimi ona diktim ve "Zac, ben sana neden yalan söyleyeyim? Buna neden ihtiyaç duyayım ki? sen kimsin? Sevgilim falan mı? Hayır, ben söyleyeyim: Bugün tanıştığım sıradan bir çocuksun sadece." dedim.

Kolunu hışımla çekti ve arkasına bile bakmadan gitti. Onu kırmıştım. Ama söylediklerimde ciddiydim ve pişman da değildim. Haklı olduğumun o da farkındaydı. Onu kırmak istememiştim ama daha bugün tanıştığım birisini hayatımın içine bu kadar hızlı sokmak düşüncesi beni rahatsız ediyordu. Daha tanışalı birkaç saat olmuşken hareketlerimi sorgulayabiliyor olması hoşuma gitmemişti.

Justin koridorun başında beni bekliyordu. Zac'in sinirle uzaklaştığını görünce şaşırmıştı. Yanına gittim ve "Çok aptalım!" dedim. Bana sarılıp "Aptal olan sen değilsin, o." dedi. Ne olduğunu sorup moralimi yeniden bozmak gibi bir aptallık yapmamıştı. Zaten yapacağını düşünmüyordum çünkü Justin beni tanırdı. O beni herkesten iyi tanırdı.

Ders zili çalmıştı. Sınıfa Justin'le el ele girdik. Herkes gözlerini üzerimize dikmişti. Başta Zac olmak üzere herkes bizi baştan aşağı süzüyordu. Zac'i görünce refleks olarak Justin'in elini bıraktım. Saniyesinde pişman olmuştum. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Justin bana çok garip bakmıştı. Bir şey söylemeden gidip yerine oturdu. Kendi kendime kızıyordum. Tanrım, benim aklım nerede??

Bütün hızımla gidip Justin'in yanına oturdum ve "B-ben çok üzgünüm. Neden yaptım inan ki bilmiyorum." dedim.
"Ben biliyorum." diye yanıtladı. "Ondan hoşlanıyorsun." diye devam etti kafası ile Zac'i işaret ederken.
"Ne??!" diye sıçradım yerimden. "Gerçekten böyle mi düşünüyorsun??"
Elimi tutup beni yavaşça tekrar oturttu ve sonra "Hayır, hayır tabiki. Üzgünüm. Lütfen otur." dedi. Yumuşamam çok zor olmamıştı. Yerime tekrar oturdum, Justin'in dudaklarına minik bir öpücük kondurdum ve önüme döndüm. Zac, bu durumdan gerçekten rahatsızdı. Kapıyı çarpıp çıktı sınıftan. Onun hemen peşinden kapı yeniden açıldı ve içeri o kız girdi. Dün Justin'i öpmeye çalışan.. Justin'e bakıp "Bunun burada ne işi var?" diye tısladım.
"Şey, Meda bu sınıfta. Söylemeyi unutmuşum." dedi ve göz temasını hemen kopardı. Yeniden kıza bakıp gözlerimi devirdim. Meda'nın peşinden bir de çocuk girdi sınıfa. El ele tutuşuyorlardı. Çocuğun yüzüne odaklandım. Yüz hatları çok tandıktı. Yüzünü seçmeyi başardıktan sonra refleks olarak ayağa fırladım. "Maison!"...

(Fotoğraftaki Meda)

MistakesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin