ⓜⓘⓢⓣⓐⓚⓔⓢ |2.Bölüm
Bu sabah yine istemeden okula gittim. O okulun Justin olmadan hiçbir tadı yoktu. Artık kimseyle çok yakın olmak, kimseye fazla güvenmek istemiyordum. Zaten okula gidip gelmemin tek sebebi babamdı.
Tam dolabımı açmış ,Justinle fotoğraflarımıza bakarken Emily'in sesini duydum. O benim okuldaki en yakın arkadaşımdı ama Justin gittiğinden beri kimseyle eskisi kadar yakın değildim. Zaten bu hayatta Justinden sonra en çok güvendiğim kişi, Nick de yanımda değildi. Jason'u öldükten sonra Las Vegas'a gitmişti. Yapayalnızdım.
Emily bana "Artemis! Çabuk buraya gelmen lazım." diye bağırıyordu lavobonun kapısından. Ona baktığımda gözünden akan yaşları ve korkuyu görmüştüm. Hemen yanına gittim ve telaşla "ne oldu?" dedim. Titreyen elleriyle içeriyi gösterdi. İçeri girdim ve kabinin altından süzülen kanı gördüm. Çok korkmuştum ve gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Dizlerim titriyordu ve ayakta zor duruyordum. Titreyen adımlarla gidip kabinin kapısını açtım ve çığlık atmamla herkes kızlar tuvaletine toplandı.
Bense korkudan titreyen ellerimle gözlerimi kapatıyordum. Çığlığımı duyup gelenler beni yerden kaldırmış, sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Öğretmenler ise kalabalığı kanlar içinde yatan kızdan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Kendime gelmem birkaç dakika sürmüştü. Sonrasında öğretmenlerin, birkaç meraklı öğrenciyle uğraşmasını fırsat bilip kabinin içine girdim. Kızın çantasını elime alıp hızla uzaklaştım. O kızın adı Jordan dı. Bu kızın neden öldüğünü bulmayı kafama koymuştum çünkü daha dün bana imalı şeyler söylemişti ve bugün ölmüş olması çok çok çok garipti.
Dün:
Yemeğimi yemek için kafeteryaya gidiyordum ve bana seslenen biri olduğunu farkettim. Arkamı döndüğümde bana bakan bir kız vardı. Yanıma geldi ve tam ağzını açacakken 'sen kimsin?' dedim?
'bunun bir önemi yok ama çok merak ettiysen adım Jordan.'
'ee, benimle ne alakan var?'
'uzatma, soru sormayı bırak. sadece şu en yakın arkadaşınla birlikte o çocuğa ne yaptığınızı bildiğimi söylemek istedim.'
'ne saçmaladığını anlamıyorum hem haklı olsan bile bir kanıtın yok. şimdi rahat bırak beni de o en yakın arkadaşımı da' dedim ve arkamı döndüm ama kolumu tutup durdurdu beni. sonra da 'sen öyle san kızım.' dedi ve gitti.
Şimdi:
Bu kız herkimse ben, Nick ve Jason'u biliyordu. Hemen kızın çantasından telefonunu çıkardım ve son arananlara baktım. Kızın intihar ettiği belliydi çünkü bileklerinde kesikler vardı ve jilet de elinde duruyordu. Hem bunu başkası yapmış olsa bu kadar büyük bir okulda kesinlikle yakalanırdı. Peki neden intihar etsin diye düşünürken 20 dakika önce konuştuğu bir numara gördüm. Bu Adam'ın numarasıyla aynıydı. Biz o günden beri yani Adam'la depoda buluşup çantaları değiştiğimiz, Justin'i kaybettiğim günden beri birdaha görüşmemiştik. Bu kızla ne alakası olduğunu sormak için Adam'ı arayacaktım bu yüzden telefonumu almak için elimi çantama soktum ama telefonu evde unuttuğumu fark ettim. Jordan'ın telefonundan ararsam başıma iş açılabilirdi. Kaybedecek zamanım olmadığı için kuralları umursamadan okuldan ayrılıp eve gittim. Babamın işten dönmesine daha 6 saate yakın bir süre vardı. Ev boştu. Hemen odama çıkıp kapalı duran telefonumu açtım. Açtığımda 2 tane sesli mesaj vardı. İkisi de telefonun cızırtısından dolayı tanıyamadığım bir çocuğun sesiydi.
Mesajlardan birini açtım ve dinlemeye başladım. "Açıklamana izin vermediğim için çok üzgün ve pişmanım. Sen çok özledim." diyodu.
Anlam veremedim ve diğer mesajı açtım: yine aynı çocuk "Aşkıma layık tek kız sensin..." diyordu. Justin'di...