Mistakes | 7.Bölüm

103 10 0
                                    

ⓜⓘⓢⓣⓐⓚⓔⓢ |7.Bölüm

 Heyecandan ne yapacağımı şaşırmıştım. Justin'i uzun süreden sonra ilk defa görmüştüm. Gözlerini ,dudaklarını yeniden görünce eskileri hatırlayıp duraksadım. Uzunca bir süre tepki veremedim. Kendime geldikten sonra Justin'e doğru koşmaya başladım. Bir süre sonra o da beni farkedince ne yapacağını bilememişti. Eli ayağına dolanmıştı. Farketmek kolaydı. Birkaç saniye sonra birleştiğimizi hissettim. Kollarımı boynuna dolamış ağlıyordum ve gözyaşlarım arasında zar zor "Neden bıraktın beni?" diye soruyordum. O da beni kollarıyla sımsıkı sardı. Biraz sonra "Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim.." diye tekrar etmeye başladım. O ise hiçbirşey yapmıyordu, tepki vermiyordu yanlızca kokumu içine çekmekle meşguldü. Biraz geri çekildim ve ellerini sıkıca kavradım.

 "Yemin ederim o gün, depoda gördüklerinin bir açıklaması vardı. Onu, Adam'ı sevmiyorum. Seni seviyorum Justin. Seni seviyorum. O öpücük bir an telaşla gerçekleşen anlamsız bir şeydi sana yemin ederim. O gün depoya senden habersiz gidip Adam'la buluşmamın sebebi korkmamdı. Çok korkmuştum Justin."

 Gözyaşları içinde hıçkırarak söylüyordum hepsini. O ise,

 "Benden mi korktun Artemis?" diye sordu ve ellerini geri çekti.

 "Üzgünüm, çok üzgünüm. Hepsini sonra açıklayacağım ama ondan önce beni hala sevdiğini söylemeni istiyorum. Biliyorum, seviyorsun. Bunu senin ağzından duymak istiyorum. Uzun zaman oldu Justin. Beni hiç mi özlemedin?"

 Başımı öne eğip gözümden akan yaşları sildim. Ellerini yüzümün iki tarafında birleştirdi ve "hayır" dedi.

 "Seni çok özledim, Artemis. Seni çok seviyorum. Seni deli gibi seviyorum. Hala herşeyden değerlisin benim için. Sadece sana nasıl güveneceğimi bilmiyoum artık." Sözünü tamamladıktan sonra usulca geri çekildi.

 "Hani birbirimize söz vermiştik. Hani hiç yalan söylemeyecktik birbirimize? Senin akılsızlığın yüzünden o adam da artık senin dudaklarının tadını biliyor. Tıpkı benim gibi. Ve belki tıpkı benim gibi özlüyor. Buna nasıl izin verebildin? Ben buna nasıl izin verebildim? Günlerce, aylarca kendi kendime bela okudum. Tekrar tekrar sordum. Bunları neden yaşadık diye. Ama bütün cevaplar sende. Benden sakladığın bu kadar önemli olan şey ne?" diye devam etti. Gözleri dolmuştu, dokunsam ağlayacaktı. O sırada babam da bizi tıpkı etraftaki diğer herkes gibi şaşkınlıkla izliyordu. Justin'e döndüm ve dudağına sımsıkı yapıştım. Bunun üzerine babam yanımıza gelip beni çekiştirmeye başladı. "Artemis! Konuştuklarımızı unutma. Buna asla izin vermem. Seninle sonra konuşacağız. Hemen binaya gir ve beni bekle." dedi.

 Justin'e bakıp "Yemin ederim her şeyin bir açıklaması var. Seni seviyorum." dedikten sonra arkamı dönüp binaya doğru yürümeye başladım. Arkamdan "Artemis!" diye bağırdı ama babam oradayken geri dönemezdim. Geri dönmem ortalığı germekten başka hiçbir işe yaramazdı. Binaya girip camın arkasından onları izlemeye koyuldum.

 Yanlızca babamın mimiklerini görüyordum ama ne konuştukları anlaşılmıyordu. Babamın yüz şfadesine bakılırsa pek tatlı bir sohbet değildi. Meraktan çatlamak üzere olduğumiçin binadan çıkıp ne konuştuklarını anlayabilecek kadar yakın bir yere gittim. Babam Justin'e "Artemis'i rahat bırak. Karşısına bir daha asla çıkma." diyordu. Justin "Onu asla incitmem. Benden yana kuşkunuz olmasın." dedi ama babam hızını alamayıp "Daha önce yaptın ama!" dedi. Justin iç geçirerek cevap verdi:

 "Artemis ile aramızda geçen şeyleri sizinle tartışma niyetinde değilim. Üstelik cevabını henüz alamadığım bir çok soru var. Lütfen onu incitecek bir şey söylemeyin. O ve benim aramda kalması gereken şeyler olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bana bazı cevaplar vermediği sürece ondan tamamen uzak duracağıma emin olabilirsiniz."

 "Sana cevapları verse bile ondan uzak duracaksın. Sizin aranızdaki şey biteli çok oldu." dedi babam.

 Justin "Buna siz karar veremezsiniz." diye yanıtladıktan sonra arkasına bakmadan yoluna devam etti.

 Gözyaşlarım hızlandı, hızlandı ve patlamama sebep oldu. Koşarak babamın yanına gittim ve onu tüm gücümle itekledim.

"Senin amacın ne?!" diye bağırdım. "Ne yapmaya çalışıyorsun? O olmadan mutlu olamam anla artık. Justin'siz yapamam. Rahat bırak bizi!"

 Kolumu tuttu ve beni sakinleştirme çabalarına girdmeye başladı.

"Artemis, iyi değilsin. Önce sakinleş sonra konuşuruz." dedi.

"Hayır baba!" diye haykırdım. "Sakinleşmeye niyetim yok. Seninle konuşmaya hiç niyetim yok. Aylardır ne kadar acı çektiğimi biliyorsun. Justin'i benden almana izin vermem. Onu benden uzaklaştırmana izin vermem. Bundan sonra canın cehenneme! Benim hayatıma burnunu sokma!"

 "Artemis kendine gel. Ben senin babanım. Sözlerine dikkat et."

 Onu dinlemeyecektim. Artık ona 'baba' da demeyecektim. Kolumu parmaklarının arasından kurtarıp son hızımla nereye gittiğini bilmediğim yolda yürümeye başladım. Justin benden oldukça ilerideydi. Onu zar zor görebiliyordum. Seslensem duyamayacağı bir uzaklıktaydı. Onu kaybetmemek için adımlarımı hızlandırdım. Sonunda aradaki farkı kapatabilmiştim. Hala benden öndeydi ve arkasında olduğumu farketmemişti.

 Bir binanın önünde durdu. Onu uzaktan izliyordum. Ne yapacağını merak etmeye başlamıştım. Biraz sonra binadan bir kız çıktı. Justin'e sarıldıktan sonra çantasından arabasının anahtarını çıkardı ve birlikte arabaya bindiler. Arabanın içinde uzun bir süre beklediler. Konuşuyorlardı ama ne konuştuklarını anlayamıyordum. Sıkılmıştım. Göümden akan yaşlar kuruyalı çok olmuştu. Tam yanlarına gidecekken kız Justin'e yaklaştı. Öpüşmek üzerelerken Justin beni faketti ve tüm hızıyla arabadan indi....

MistakesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin