Mistakes | 9.Bölüm

110 10 0
                                    

ⓜⓘⓢⓣⓐⓚⓔⓢ |9.Bölüm

Ders zili çaldığında dolabımı henüz yeni bulmuştum. Dolaba kitaplarımı yerleştirirken yanımdaki dolabın sahibi geldi. Uzun boylu, kahverengi saçlıydı. Ela rengi gözleri de görüntüsünü tamamlıyordu. "Selam, ben Zac." dedi ve elini uzattı. Elini sıkıp "Artemis." dedim.
"Şimdii, bir bakalım. Okulda yenisin, aynı sınıftayız, dolaplarımız yan yana. Okuldaki ilk gününde sana eşlik etmemde bir sorun olmayacağını varsayıyorum." dedi sırıtarak. "Tabii, neden olmasın." dedim ve ben de gülümseyip sınıfa girdim. Çocuk gerçekten sempatikti. Sınıfa girdiğimde herkes yerini almıştı. Tarih öğretmeni bay Smith de buna dahil. Eliyle en öndeki sırayı işaret ederek oturmamı söyledi. Dediğini yapmak için harekete geçtim ama yan sırada Justin'in oturduğunu farkedince duraksadım. Bay Smith ağzımı açtığım saniye itiraz etme niyetinde olduğumu anladığından bana sert bir bakış attı. Daha ilk dersten dsiplin kurulu başkanının gözünden düşmek istemiyordum. Sesimi çıkarmadan oturdum. Justin'den olabildiğince uzak durmaya gayret ediyordum. O ise bu durumdan memnun olmuş gibiydi. Zac de tam arkamızdaki sırada oturuyordu.

Justin fısıldamaya başladı: "Artemis, dinle. Lütfen yüzüme bak."
Zac durumdan rahatsız olduğumu anlamış olacak ki kulağıma eğilip "Yer değişmek ister misin?" diye sordu. Kafamı evet anlamında salladım ve gürültü yapmadan yerlerimizi değiştik. Justin ve Zac'in birbirlerine olan bakışlarından pek iyi anlaştıkları söylenemezdi.

Tenefüs zili çaldığında Justin'in beni durdurmasına fırsat vermeden sınıftan fırladım. Gidip dolabıma kitaplarımı koydum ve mesaj sesi ile titreşen telefonumu cebimden çıkardım. Yeni telefon numaramı kimseye vermemiştim. Meraklı bir şekilde okumaya başladım:
"Lanet olsun! Seni iyi bir kız sanmıştım. Sen ve diğerinin abime neler yaptığınızı öğrendim. Bunu tanına bırakmayacağım."

Yutkunmakta zorlanıyordum. Kalbim yerinden çıkacaktı. Uçakta karşılaştığım çocuktu. Jason'ın kardeşi Maison...

Zac'in bana doğru yaklaştığını farkedince telefonu aceleyle cebime soktum. "Senin neyin var? Rengin atmış. Bunun Justin'le bir ilgisi mi var?" dedi. Derin bir nefes alıp. "Hayır, hayır. Alakası bile yok. Bir şeyim yok. İyim" dedim.
"Artemis, sen titriyorsun. Gel sana bir kahve ısmarlayayım." derken oracıkta bayılma ihtimalime karşın kolumu tutuyordu. Kafamla onu onayladım ve kafeteryaya kadar onu takip ettim. İki tane white chocolate mocha alıp bulduğumuz ilk boş masaya oturduk.

"Hadi biraz kendinden bahset. Justin'le tanışıyor musunuz?" dedi kahvesini yudumlarken.
"Şey, yani evet ama önemli bir şey yok. Daha yeni tanıştık. Dün." diye yalan söyledim. Olanları anlatmak istemiyordum. Yeni bir şehir, yeni bir okul, yeni insanlar.. Yeni bir başlangıç yapmak için hazırlanırken eskileri deşmenin anlamlı olmadığını düşünüyordum.
"Emin misin?" diye sordu ve onu onaylamamı bekledi.
"Evet, eminim. Sadece arkadaşız." dedim ve kahvemden bir yudum aldım. O sırada kafeteryanın kapısında Justin belirdi. Beni Zac ile beraber görünce suratı değişti. Hızlı adımlarla yanımıza geldi ve etraftakilerin dikkatini çekmemek için Zac'in kulağına eğilip fısıldamaya başladı: "Defol buradan. Birdaha Artemis'in yanına yaklaşma."
Zac bundan hiç hoşnut olmamıştı. Etraftaki kimseyi umursamadan sandalyeden fırlayıp "Senden izin mi isteyeceğim?" dedi. Sesi yüksek çıkmıştı. Justin'in sinirleri daha çok bozulmuştu. Zac'i iteklemesiyle herkes gözlerini bize yöneltti.

Ben de sinirle ayağa kalkıp Justin'e durmasını söyledim. Justin bana dönüp sakince konuşmaya başladı: "Eğer benden kaçmazsan, söyleyeceklerimi dinlersen dururum."
Zac şaşkınlıkla bizi izliyordu. Bana soran gözlerle bakarken "Önemsiz bir şey olduğunu söylemiştin." dedi. Justin yeniden ona yöneldi ve bağırmaya başladı: "Önemsiz neymiş sana söyleyeyim; Artemis bana aşık. Ben de ona. New York'tan buraya sadece benim için geldi ve onu asla hayal kırıklığına uğratmayacağım. Biz Arte'yle çok şey atlattık ahbap. Ve aklın varsa aradan çıkarsın."

Zac duyduklarının şokunu atlatmaya çalışırken bana baktı. Bir cevap bekliyordu ama hiçbir şey söyleyemedim. Tek kelime bile etmeden uzaklaştı.

Herkes bizi izliyordu. Justin içini dökmüştü, rahatlamış gözüküyordu. Elimi tuttu ve fısıldadı: "Yeniden benim olur musun prenses?"...

SELAAAM. BİLİYORUM ÇOK UZUN ZAMAN OLDU AMA YENİ BÖLÜM YAYINLAMAK İÇİN ACELE ETMEDİM ÇÜNKÜ OKUYUCU AZ. BÜTÜN HİKAYELERDE AYNI SORUN VAR. O YUZDEN BAZI HİKAYELERİNİ KOMPLE SİLDİM AMA MISTAKES BENİM İÇİN ÇOOK DEĞERLİ. DEVAM ETMEK İSTİYORUM. LÜTFEN BİRAZ DAHA FAZLA ÖZEN GÖSTERİN. 💕

(FOTOĞRAFTAKİ ÇOCUK ZAC)

MistakesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin