Mesajı okuyunca kaşlarımı çattım. Aynadan ona baktım fakat yola bakıyordu. Az önce gözünü benden ayırmıyordu. Şimdi ise bakmıyordu. Bu mesaj da ne yani? Hem emir veriyor. Hemde tehdit ediyor. Kafamda deli sorular...
Araba durunca hiç itiraz etmeden arabadan indim. Aras da indi ve elimi tutarak bir yöne sürüklemeye başladı.
Girdiğimiz yer bomboş bir depoydu. Camları kırıktı ve duvarlar soyulmuştu. Bayağı eski bir yere benziyordu. O burayı nereden biliyor ki?
Hiç sesimi çıkarmadan yürüdüm. Durdu ve kolumu bıraktı. Kolumun morardığına eminim. Yavaş ve nazik olsa olmuyor işte hayvan. Çatık kaşları ve ateş saçan kahverengi gözleriyle çok korkutucu görünüyordu. Korkmamak elde değil.
Konuşmaya başladığında irkildim ve kendime geldim.
"Kim lan o! Bu ne böyle yakınlaşmalar falan?" Dedi yüksek ürkütücü bir ses tonuyla.
"Sana ne kimse kim? Seni neden ilgilendirir ki?"
"Kim diyorum sana!" Diye bağırdı. Sesi boş depoda yankılandı. Sesinden korkmuştum. Gözlerim hafifçe doldu.
"Özel hayatım seni ilgilendirmez!" Diye bağırdım ve kaçmaya başladım. Deponun demir kapısını hızla yüzüne kapattım.
Arabaya hızla bindim. Hiçbir şey olmamış gibi beklemeye başladım.
Aras arabaya bindiğinde yüzünden ne hissettiği anlaşılmıyordu. Arabayı sürmeye başladı. Burak ve Eren ise hala uyuyordu.
Ben de olanları düşünüp kendimi uykunun derinliklerine bıraktım.
Uyandığımda Istanbul'a gelmiştik. Bizim eve ise çok yakındık. Burak ve Eren uyanmıştı. Eren'e gülümsedim.
"Günaydın uykucu prenses" dedi Eren gülerek.
"Sen benden daha çok uyudun bir kere" dedim omzuna hafifçe vurarak.
Bu sırada Aras'la göz göze geldim. Çatık kaşlarla bizi izliyordu.
Tekrar Eren'e döndüm ve gülümsedim.
Geldiğimizi fark edince toparlandım. Arabadan hepimiz indik.
"Eren sen evine mi gideceksin" diye sordu Burak Eren'e.
"Evet. Annemler yurt dışında kendi evime geçeceğim" dedi Eren.
"Kimse yokmuş zaten. Gel bize. Uzun zamandır görüşemedik. Nehir çok özledi seni. Sürekli eren gelse deyip duruyor" dedi Burak.
Hepimiz güldük. Gözlerim Aras'i bulduğunda onun gülmediğini farkettim. Yine sinirli bir şekilde bana ve Eren'e bakıyordu.
"Ne gerek var Burak. Gitsin kendi evine. Hem rahat eder" dedi Aras. Yine soğuk sesiyle.
Ne yapmaya çalışıyor bu.
"Evet Burak evime gideyim. Hem kıyafetlerimi yerleştirmem gerek" dedi Eren.
"Peki o zaman yarın okulda görüşürüz" dedi Burak.
Eren'e sarıldım ve "görüşürüz" dedim gülümseyerek.
"Görüşürüz" dedi ve yanımızdan ayrıldı.
Aras'a baktığımda yine aynı bakışlarla bana bakıyordu. Sinirlendiğinde yakışıklı olduğunu hesaba katarsak gayet iyiydi.
"Burak ben çok yorgunum eve geçip uyuycam. Sen gelirsin" dedim.
Aras'a döndüm ve "bay bay" dedim. Bilerek bay bay dedim. Görüşürüz mü deseydim?
Arkamı döndüm. Tam ilerleyecekken "görüşürüz" diye seslendi. Duraksadım ama arkamı dönmeden tekrar ilerledim. Yani benle bir daha görüşeceğini söylüyordu. Kıkırdadım. Hoşuma gitmişti.
Eve girdiğimde annem "hoşgeldin kuzum" dedi ve sarıldı.
Arkasından hemen babam geldi ve "gezi nasıl geçti kızım" dedi.
"İyi geçti baba. Çok yorgunum odama çıkıp uyuyacağım" dedim.
"Peki kızım" dedi ve oturma odasına ilerledi.
"Odana gidebilirsin kızım. Ama bu gezi olayı gözümden kaçmış değil. Bir daha olmasın. Sen nereyi istersen gez. Akşam geri gel. Bu kadar uzun süre olmadığını bir daha görmek istemiyorum. Şimdi gidebilirsin sonra konuşuruz" dedi annem.
Kaç yaşına geldim hala annemin kısıtlamalarından kurtulamadım. Ona hiç cevap vermeden odama çıktım.
Sıcak bir duş aldıktan sonra eşofmanlarımı giyip yatağa yattım.
Aras neden bu kadar çok sinirliydi ki? Beni neden Eren'den kıskanıyordu. Hem de ben onun için bir hiçken.
Kıskanması hoşuma gidiyordu fakat beni Eren'den kıskanması çok saçma. Çünkü Eren benim kardeşim gibi.
Yarın beni yine neler bekliyor acaba? Eren varken sıkıntılarımdan az da olsa uzaklaşırım diye umut ediyordum ama Aras buna izin vermeyecek gibi.
Yine guzel bir bolum oldu. Diger bolumde cok guzel bir yer yaptim ama biraz da uzuleceginiz bir bolum olacak. Kusura Bakmayin. Diger bolum cok guzel. Kacirmayin. Bekleyin!