Enfes bir yumruk. Evet, yumruk. Burak Savaş'a yumruk attı ve şuan Savaş sendelendi. Hemen aralarına girdim ve Burak'a döndüm.
"Ne yapıyorsun Burak!" diye bağırdım.
"Sen karışma Nehir. Seninle sonra görüşeceğiz. Gidiyoruz. Bir daha Nehir'le seni yan yana görürsem bu hiç iyi olmaz Askan," dedi Savaş'a bakarak.
"Buna sen karar veremezsin," dedi Savaş ve Burak'a yumruk attı.
"Savaş. Dur," dedim ve kollarını tuttum. "Sonra konuşuruz. Şuan Burak çok sinirli. Özür dilerim. Tamam mı? Söz veriyorum telafi edicem," dedim ümitle. Burak çok sinirliydi ve ona itaat etmezsem sorun daha da çok büyüyebilirdi. Bu hiç kimse için iyi olmazdı.
Savaş kulağıma eğildi ve "odanın penceresini açık bırak, cevabımı alacağım," dedi.
"Tamam," dedim ve Burak'a döndüm. Ben döner dönmez kolumu tuttu ve çıkışa sürükledi. Başlıyoruz.
***
"Sana yeterince anlayış gösterdim Nehir. Sabrım tükendi artık. O çocukla bir daha seni yan yana görürsem her şeyini elinden alırım. Hatta dur ya! Ver telefonunu. Okula da gitme de gör gününü," dedi Burak koltukta oturan bana bağırarak.
Zaten dans yerinden bin bir vakayla eve gelmiştik. Şimdi de kavga ediyorduk.
"En başlarda Aras'tan uzak dur diyordun ne oldu? Ne değişti? Aras'tan uzak duruyorum işte. Savaş iyi biri. En azından bir çok insandan iyi davranıyor bana," dedim yüksek sesle.
"Önceden öyleydi. Savaş herkesten kötü Nehir. Bunu ilerleyen zamanlar da acı çekerek anlayacaksın. Ben buna izin vermeyeceğim. Savaş konusu kapandı. Ver telefonunu."
"Vermiyorum. Anne. Baba. Lütfen bir şey deyin," dedim çaprazımda oturan annemlere dönerek.
"Ben bu işe şimdilik karışmıyorum. Eğer devam edersen, ben de karışırım ve iyi olmaz Nehir," dedi babam sinirli bir tavırla.
İlk defa babam böylesine sinirli davranmıştı bana. Daha önceden annemlerin gazabından beni korurdu ama şimdi ne olmuştu? Niye bu kadar Savaş'a karşı ön yargılılar?
"Ver telefonunu."
"Vermiyorum."
"Son kez uyarıyorum Nehir. Ver!" diye bağırdı.
Gözümden bir damla yaş süzüldü. Niye bu kadar üzerime geliyorlardı?
Cebimden telefonumu aldım ve uzattım.
"Bana engel olamayacaksınız," dedim yüksek sesle.
"Eğer bizi dinlemezsen eğitimine uzak bir yerde devam edersin," dedi annem.
Başka yerde mi?
"Anne ne dediğinin farkında mısın? Ne demek başka yerde?"
"Beni duydun Nehir," dedi sinirli bir bakışla annem.
"Baba, sen bari bir şey söyle," diye umutla babama baktım.
"Sınırları çok zorladın Nehir," deyince babam ağlayarak kalktım ve koşarak merdivenleri çıktım.
Daha iki saat önce gayet mutluyken şuan bitmiş haldeydim.
Odamdan içeriye girince ayakta durarak bana bakan Savaş'ı gördüm. Dışarıdan sızan sokak lambası yüzünü aydınlatıyordu. Hızlıca kapıyı kapatıp kilitledim. Savaş'a seri bir şekilde ilerledim. Ağlayarak sımsıkı sarılınca kollarıyla beni sardı.