Dudakları dudaklarımın üzerinde hiç zorlamayarak hareket ediyordu.
Ellerimin ikisinide duvarda tek eliyle tutuyordu. Ellerimi çektim. Gideceğimi sanıp dudaklarını çekiyordu ki ellerimi ensesinde birleştirip öpüşüne karşılık verdim.
Nefes nefese kaldığımızda dudaklarını ayırdı ve gözlerime baktı. Gözlerinin içi gülüyordu. Allah'im napmıştım ben. Ona güvenmemem gerektiğini öğrenmem gerekiyordu.
Hemen duvarla arasindan çıkıp koşmaya başladım.
"Nehir" diye seslendi Aras. Arkamdan koştuğunu hissedebiliyordum. Okulun önünde bir taksi gördüm ve hemen ilerledim. Taksiye bindim. Aras durmuş, okulun önünden bana bakıyordu.
"Sürün çabuk" dedim taksiciye. Adresi verdim. Adam sürmeye başlayınca Aras ile gözlerimiz birbirinden ayrıldı.
Ne yapmıştım ben? Tam bir aptal olduğumu kanıtladım. Resmen onunla öpüşmüştüm.
Ben. Arasla. Öpüştüm.Bana 'sen benimsin ve benim olana dokunulmasına izin vermem' demişti. Yani benı kıskanmıştı. Benim olan derken? Ben nasıl onun oluyordum ki? Bu ne demek oluyordu?
En iyisi bir kaç gün okula gitmemek. Aras ile yüzyüze gelebileceğimi sanmıyorum. Mantıklı olan bu. Eninde sonunda yüz yüze gelecektik. Bunu geciktirip unutmasını sağlamak en iyi karar. Unutmaz ki. Hiç unutmaz.
Biz şimdi tam olarak ne oluyoruz. Aras'tan hoşlanıyorum. Her ne olursa olsun onun yanında bir garip oluyorum. Nefes almayı unutuyorum. Çok ta yakışıklı. Benim için önemli olan beni gerçekten sevip sevmediği. O kimseyi sevemez.
Biz olamayız. Çok zıtız birbirimize. Olamayız yani. Olmaz değil mi? Bence olmaz. Oladabilir. Burak ne olacak? Duyarsa kıyamet kopar. Yer yerinden oynar.
Hem daha olmadık bile. Olmayız zaten. Olmasını isterim ama olamayız. Offff. Ne yapacağım ben.
"Geldik abla" diyen göbekli taksicinin sesiyle bilinmezliğimden çıktım. Taksiciye ücretini ödeyip eve doğru yürümeye başladım.
Evdekileri bir kaç gün okula gitmeyeceğime ikna etmem gerekiyordu. Özellikle de annemi. Bu biraz zor olacak ama ne olursa olsun halletmeliyim.
Evin önüne gelince nefes aldım. Kapının kilidini açınca sessiz olmaya çalıştım. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Sessiz adımlarla merdivenlere yöneldim. Sessizce merdivenleri çıkacaktım ki
"Hoşgeldin kızım" diyen annemin sesiyle durdum.
Şimdi değil nolur...
Arkamı döndüm.
"Hoşbuldum anne" dedim. Kesin niye geç kaldığımı soracaktı. Yine bir yalan uydurmam gerekiyordu. Aras yüzünden iyice yalancı olmuştum.
"Neden geç geldin? Burak da yok. Arkadaşımı ziyarete Yalova'ya gidiyorum dedi. Hala yok. Aradım. Bir hafta gelmeyecekmiş. Bu da ne demek oluyor? Bilmediğim bir şey mi var?" Dedi.
Gel de cevap ver şimdi. Ne diyecektim.
"Kimya ödevim için kütüphanede çalıştım. Kusura bakma haber vermeyi unuttum anne. Burak'tan haberim yok. Çok yakın bir arkadaşı galiba. Anne ben biraz rahatsızım. Sanırım hastalandım. Yatıcam. Bir kaç gün okula gitmesem iyi olacak" dedim.
Odama girdikten sonra kapıya yaslanıp derin bir "ohh" çektim.
Çantamı bir köşeye bıraktım ve üzerimi çıkardım. Dolaptan penye siyah şortumu ve kelebek desenli beyaz atletimi çıkarıp üzerime geçirdim.