Otuz Altı.

1.4K 133 6
                                    

"Gözlerini örtmeye çalışan bütün bahaneleri bir kenara atıp kalbini ortaya koymanı istiyorum. Kalbini defalarca öldürdüğümü de bilmiyorum, onun hâlâ bana ait olduğunu da." Telefonun diğer ucundan sesli bir nefes aldığını duydum. "Beni bırakma." diye fısıldadı. "Sen benim kadar acımasız olma."

Bu sefer ağlamamalıyım düşündüm. Bu sefer aklımı onunla doldurup kendimi yağmura boğmayayım. Ruhumun yıpranmışlığına kulak vereyim ve onun bulutlarının altından kaçayım.

Onunla ilgili mümkün olmayacak çok hayal kurduğumu biliyordum, en başından beri.

"Konuş." diye komut verdiğini duydum. "Bana nefretini kus ama yeniden beni sevmeye devam et."

"Hâlâ o kadar aptal olmam işine gelirdi değil?" Tıpkı onun gibi derin bir nefes aldım. "Ama öyle değilim. Anla artık, beni kurduğun hiçbir cümle ile geri getiremezsin. Beni bu kadar kaybetmişken geri kazanamazsın."

Bu sefer onun göz yaşlarının bastırılmak istenen sesi kulaklarıma doluyordu.

Geçen zamanın silah namlusunu tersine çevirdiğini hissettim.

"Lütfen." dedi. "Son bir şans." Oysa ben o şansı ondan ne kadar çok istemiştim. O ise asla yüzüme bile bakmamıştı.

"Tek tesellim şu an benim ne hissettiğimi anlıyor olman Zayn. Onun dışında beni tekrar incitmene tekrar izin veremeyecek kadar yorgunum."

"Sadece son kez beni sevmeni istiyorum. Bana son kez güven, seni daha fazla incitmeyeceğim."

"Sen, seni terk eden bir kadına güvenir miydin Zayn?"

Gözlerimi kapattım ve alt dudağımı dişledim.

Ben terk edilmiş bir kadındım.

Başka bir kadın için terk edilen o yaralı kadın.

Ve  beni bu hiçliğe hapseden o adamdı. Kalpsiz olduğunu düşündüğüm o adam. Bir anda gözlerini açmış ve beni, onun için çırpınışlarımı görmüştü. Ama ben başka bir ses kapılmışken. Beni tamamen yitirmişken duydu çığlıklarımın yankılarını. Oysa ikimizde biliyorduk, ikimizinde bir daha aynı nokta buluşamayacağını.

Bizim yan yana olduğumuz gökyüzü kaybolmuştu, göz yaşlarıyla.

"Beni bırakıp gittiğin günden sonra her dakika daha çok ağladığımı ve senin bıraktığın acıyla yok olmaya başladığımı biliyordun ama hiç umursamadın. Ve ben şimdi tıpkı senin gibi acımasız olmaya çalışıyorum. Ama kabul etmem gerekir ki asla senin kadar kalpsiz olamam Zayn. Sen en iyisisin. En çok acı çektiren."

Telefonun diğer ucundan onun sessizliğiyle körleştim.

Çok önceden onun yokluğunda ağlarken şimdi onun varlığıyla boğulmak nasıldı? En az onsuzluk kadar tuhaf.

**

Final çoktan belli benim kafamda ama daha uzatmaya ihtiyacımız var sanki? Sizi seviyorum ama daha çok yorum yaparsanız daha çok severim! ❤

Pieces ➳ {z.m} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin