Kırk Üç.

1.5K 131 9
                                    

"Bugün göz yaşı dökmek için fazlasıyla uygun değil mi? Üstelik ağlayışlarıma gökyüzü de eşlik ediyor." 

"Ne yazık ki ben çoğu zaman tek başıma ağladım. Sen ona sarılıp, ona onu sevdiğini söylerken dahi tek başıma yorgun gözlerimle uyudum." Dudaklarının arasından çıkan her kelimede kendini daha fazla adapte ediyordu kadın onsuzluğa.

Niye burdaydı, neden onun yanında nefes alıyordu bilmiyordu.

"Aşk gülümsetir, aşk korkutur, aşk acı verir." Adamın sesi gözü yaşlı kadının geçmişinden anılar saçıyor gibi eski, gelecekte yokmuş gibi umutsuzdu.

"Senin aşkın daha çok gülümsetir." diye mırıldandı kadın sessizce. "Daha çok korkutur ve daha çok acı verir. Senin aşkın yok eder."

"Bugün bu aşka son vermek ister misin? Ve bugün beni, tıpkı benim sana yaptığım gibi yok etmek ister misin?" Durdu ve bir zamanlar deli gibi aşık olduğu kadına doğru bir adım attı. "Öyleyse bana onu sevdiğini söyle."

Adam kelimelerini hür bırakırken kadının daha çok ezilmesini bekliyor gibiydi. Onun kalbi acımasız diye düşündü kadın. Ona istediğini verecekti, bıraktığı tek solukta.

"Onu seviyorum, onu seviyorum, onu seviyorum." Ama asla seni sevdiğim gibi değil.

"Göz kamaştırıcı bir aşk." dedi adam dolu gözleriyle. Nasıl da yer değiştirmişlerdi aniden. Oysa hep ağlayan kadın olurdu, onu izleyen adam."Benim yere saçtığım parçaları o topluyor." Kalbinin sızlandığını hissetti cümlesiyle birlikte.

Kadın o saniyelerde dudaklarını araladı. "O farklı. Senden çok farklı. Onun kalbi daha farklı, onun sevgisi daha farklı. Onu sevmek çok farklı."

"Ama daha az hüzünlü." Doğruluğundan emin olduğu bir cümleyi sesli söyledi ela gözlü kalp. "Benim sana asla veremediğim mutluluğu veriyor. Oysa ben senin sadece benimle gülümseyeceğini sanmıştım."

"Sen bencilsin. Ama keşke öyle olmayıp beni bırakmasaydın. Eğer sen gerçek bir aşık olsaydın beni sevdiğini söylerken başka bir kadını sevmezdin." Kadının kendi silahı kendi kalbinin üzerindeydi. Her kelimesinde benliğini yakıyordu gerçekliğiyle.

"Ve ben biraz daha akıllı olsaydım seni asla bırakmazdım."

"Eğer ben biraz daha güçlü olsaydım, senin için daha çok çabalardım."

"İkimizde senin ne kadar güçlü olduğunu biliyoruz. Senin çabalayışların öyle güzeldi ki onları yeniden kazanabilmek için her şeyimi verirdim."

"Eskiden gitmemi söylerdin. Şimdiyse sana 'gitme' dememi özlediğini söylüyorsun." Göz yaşlarının arasından gülümsedi. "Öyle tuhafsın ki..."

"Ve sen öyle eşsizsin ki..." Dudaklarını ısırdı adam.  Karşı karşıya dikilmiş 'peki ya bundan sonra ne olacak?' der gibilerdi. 'Acı çektik ve artık ne olacak?'

Kelimelerinin iplerini serbest bırakıp konuştu Madison."Aşkın gözü kördür. Seni sevmenin gözü kördür."

"Ama sen benim o kadına gülümsediğimi gördün. Ona sarıldığımı, ona nasıl yalandan seni seviyorum'lar verdiğimi gördün. "

Alay ederek gülmek için zorladı kendini. "Yapma Zayn. Kendini kandırmaya çalışma. Sen onu öyle çok sevdin ki, beni geride bıraktığın hiç aklına gelmeden koştun."

"Ben yanıldım. İnan bana öyle bir hata yaptım ki yaşamımı kaybettim. Çünkü sen benim için öyleydin." Ela gözlerinin sahteliğini akıtmış ve tüm çıplaklığıyla direnen halini etrafa bırakıyordu adam.

"Öyle uzun karanlıklar altında kaldı ki sana olan masum sevgim, artık toparlanıp ayağa kalkamıyor bile. Üstelik bunu sen yaptın. Bizi yok ettin."

Bağırmak istiyordu yüzüne karşı.
'Bizi sen yok ettin! Paramparça hale getirdin.'

"Pişmanlık ruhu çevrelediğinde en kötü şey ne biliyor musun Madison, bir daha hiçbir şeyin aynı olmayacağını biliyorsun. Kaybettiklerin asla geri gelmiyor." Sesli bir nefes aldı kadının karşısında. "Sen geri gelmiyorsun, ben geri gelmiyorum. Biz asla geri gelmiyoruz."

"Üstümüzü daha çok örtecek acılar bitti." Titreyen kalbi tutmak isteyen bütün ipler tek tek koptu.

Bedenin içinde, ruhun avuçlarında soluk soluğa kalmış çaresiz bir kalp bağırıyordu ama hiçkimse kadını  sesini duymadı.

"Bu son kez." Adam dik durmaya çalıştı konuşurken. Kızaran gözlerini bir an olsun ayırmadı kadının yaşlı gözlerinden.

"Bu son umut." dedi kadın.

"Bunlar akan son göz yaşları."

"Bunlar hissedilen son hisler."

Derin bir nefes aldı adam.
"Ve bu, son kez biz."

Kadın dudaklarının üstünde onun dudaklarını hissettiğinde uzun zaman sonra ilk kez bir yabancıya selam veriyor gibiydi. Tam olarak o saniyelerde içine yayılan hisleri tarif edebilecek kelimeleri daha önce duymamıştı.

O saniyelerde onları yakan ateş daha fazla büyümedi, yavaş yavaş söndü.

Onlar birbirlerine son kez dokunurken acı kapıyı çarpıp gidiyordu.

Ayak izlerini kimse takip etmeyecekti.

Gözleri kapalı iki beden, birbirini ilk kez tadıyor gibi hissetti.

Adam kadına, kadın adam tutunmuştu.

Ama eksik çok parça vardı bu yapbozda.

Hatta öyle küçük parçalar kayıptı ki yapbozu yok edebilirdi.

Son kez nefes alıyormuşçasına elini tuttu adam kadının.

Onu son kez seviyormuşçasına.

"Ve biz o saniyelerde ilk kez bakışlarımız kesişiyor gibi öptük birbirimizi. Özlem bizi bağlarken, keskin parçalar söķüyordu, fark edemedik."

**

*

**

Benim favori bölümüm oldu bu bölüm. Sizi çok seviyorum.❤

DON'T HURT ME DİYE YENI BIR ZAYN KURGUM VAR GERÇEKTEN ÇOK TUHAF VE GÜZEL BİR ŞEY! mutlaka bakın derim ^^

Pieces ➳ {z.m} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin