Bölüm 5

7.7K 558 3
                                    

5.Bölüm

Bu adam ne yapmaya çalışıyordu. Niyeti neydi? Yan profilden onu inceledim. Başını çevirdi pencereden dışarı bakıyordu. Fazla güzel, yakışıklı değil, kesinlikle güzel. Bir kadında olması gereken bir güzellik var onda... Gözlerinin şekli, rengi, gülünce ortaya çıkan elmacık kemikleri ve düzgün dişleri, ya da dudakları... Fazla dikkat çekici. Dudakları, o günden sonra her gece olduğu gibi bahçede beni öptüğü anı hatırladım. Elbette daha öncede öpüştüm ama bu neden daha farklı. En azından şimdi kadınların kendini neden onun önüne attığını biliyorum. Bir öpücükle bile içinizdeki arzu fitilini ateşleyebiliyor. Unutma dedim kendi kendime hatırlatarak, o bir zampara, çok yakışıklı ve çok tecrübeli ama nihayetinde bir zampara, kalbini bin parçaya böler ve düşünmeden çekip gider.

  Yüzüme vuran nefesi ile kendime geldim. Koltukta öne doğru eğilmiş ve bana yaklaşmıştı.
"Bende o günü unutamıyorum sevgilim." dedi buğulu gözlerle.    

  Şaşkınlıkla ona bakarken elimi dudağıma götürmüş olduğumu fark ettim ve hızla yanaklarıma kan akışı gerçekleşti. Gözlerimi kısarak ona baktım. Kendinden bu kadar emin olmasından nefret ediyorum ve bu beni kesinlikle kamçılıyor.
"Sen orada yoktun ki Edmount." Tek kaşını alayla kaldırıp bana gülümsedi. O etkileyici ses tonu ile devam etti. "Elbette ordaydım." Elini elime uzatıp dudağımdan çekti ve parmakları ile dudağımı okşamaya başladı. Söylemem gereken şeyi söylemek için gayret ederken, çılgınca atan kalbime söz geçiremiyordum. Gülümsedim ve yavaşça eğilip aramızdaki küçük mesafeyi de kat ettim. Neredeyse dudak dudağayken ve ben onu öpmemek için kendime hâkim olmaya çalışırken fısıldadım. "Nicholas beni öperken sende mi oradaydın?" diye sordum fısıltıyla. Yüzünden öyle bir şok dalgası geçti ki bu beni bile etkiledi. Sanırım fazla ileri gitmiştim. O anda araba sarsıntıyla durunca kendime kurtuluş yolumu buldum. Hızla kapıyı açtım.   

"Sen zahmet etme Edmount. İyi geceler." Hala aynı şokla bana bakarken ardından sinirle kaşları çatıldı ve ben suratına kapıyı kapattım.

Koşar adımlarla eve yaklaştım ve hizmetlilerin girdiği bölmeden girmek için oraya döndüm. Ama içeri girmek için adımımı atamadan biri beni tuttu ve ahırların oraya sürüklemeye başladı. Gecenin sessizliğinde bağıramıyordum. "Edmount, lanet olası bırak beni." dedim fısıltıyla. Kendimi onun pençelerinden kurtarmaya çalışırken bu kez kesinlikle fazla ileri gittiğimi biliyordum. Ahırın kapısını açtı ve beni içeri itti. Hırsla ona bakarken burnuma gelen ağır saman kokusunu duymamaya çalıştım.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" dedim. Kaşları çatık tüm heybeti ile üzerime doğru yürürken adımlarımı bilinçsizce geriye atmaya başladım. Ayağım, koca bir saman yığınına takılınca arka üstü samanların içine düştüm. Korkuyordum, buraya geldiğimden beri en zararsız olarak düşündüğüm adamdan korkuyordum. "Edmount." sesim fısıltıyla çıktı.
Yavaşça üzerime doğru eğildi.
"Öyle kal sevgilim, çünkü beni aynı anda hem tahrik edip hem sinirden çıldırtabilen tek kadınsın." Ona baktım.
"Edmount, beni korkutuyorsun?" Bana daha çok yaklaşırken üzerime abandı. O erkeksi kokusu genzimi sararken onun kollarının arasında geçireceğim bir gecenin nasıl olacağını düşünmeye başlamıştım ki bu tam olarak çılgınlıktı.
"Korkuyor musun Miranda, harika çünkü korkmanı istiyorum ve başka ne istiyorum biliyor musun?" Gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırarak ona baktım. "Seni istiyorum." Lanet olsun dedi içimdeki ses. Şimdi bittin kızım. O an Kathy gibi olmayı diledim. Onun kadar güçlü ve başına buyruk. Aslında damarlarımızda aynı kanı taşıyorduk ve bende bir Dartmount olarak ona karşı koyabilirdim. Gözlerimi kıstım.
"Ama ben seni istemiyorum." dedim. Gülümsedi. Gözlerini gözlerimden ayırmadı ve elini kalbimin üzerine koydu. "Emin misin?" dedi fısıltıyla. Kalbim o kadar hızlı çarparak beni yalanlıyordu ki.Havadaki elektrik beni titretti.
"Sen benim istediklerimi veremezsin." dedim. Tekrar o çekici gülümsemesini takındı.
"Yeter ki iste sevgilim. Nicholas'ın verebileceği her şeyin daha fazlasını verebilirim sana." Gözlerimi kıstım ve onun tepkisini iyice anlayabilmek için yüzünü inceledim.
"Evlilik istiyorum ve sonsuz sadakat. Bunu bana verebilir misin Edmount." dedim.

Yüzünün aldığı şekli zevkle izlerken, gülümsedim. Ellerimi geniş göğsüne koydum ve onu afallamış haldeyken üzerimden hızla ittim.
"Bende öyle tahmin etmiştim. Ve Edmount, Nicholas bana bunu verecek senin aksine." dedim .Hızlı adımlarla ahırı terk ederken, titreyen adımlarımın beni engellememesi için dua ettim.

  Ahırın ortasında öylece kalakaldım. Evlilik ve sonsuz sadakat, istediği bu muydu? Kahretsin, kürkler, mücevherler yada uzun geceler yerine veremeyeceğim tek şeyi istiyordu. Aklımdan sürekli onun sözleri geçti.
"Nicholas beni öperken orada mıydın? Evlilik istiyorum ve sonsuz sadakat. Bunu bana verebilir misin Edmount. Nicholas bana bunu verecek senin aksine."
Lanet olsun, o sarı domuzu öldüreceğim.

   Odama girdiğimde hala kalp atışlarım yavaşlamamıştı. Eğer kendi yüzyılımda da olsaydım, yine Edmount gibi bir erkeği geri çevirirdim. Ne kadar cazibeli olsada. Asla evlilik takıntısına sahip olmamıştım ama eğer Edmount'la yatarsam ona aşık olacağımı biliyordum ve elimde olmadan daha fazlasını isteyecektim. Sonrada parçalara ayrılan kalbimle bu yüzyılda yaşamaya çalışacaktım. Bu yüzden ona karşı koyuyordum. Beni bu kadar arzularken neden evlenmek istemediğini bilmiyorum.

Aşk, dedi kalbim...
Mia o sana aşık değil...
Ve asla olmayacak, çünkü onun bir kalbi yok.

DARTMOUND SERİSİ 2 SEN GELMEDEN ÖNCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin