Bölüm 10

6.8K 507 2
                                    

10.BÖLÜM

  Bana uzatılan ele baktım. Sonrada bakışlarımı arzu dolu olan yeşil gözlere çevirdim. Elimi havaya kaldırdım. Bunu gerçekten istiyordum. Oyun oynamaktan sıkılmıştım. Hayatımda ilk kez içimden geldiği gibi hareket etmek istiyordum. Onunla yaşayabildiğim kadar bir ilişki yaşamak istiyordum. Tam elini tutacakken, Revers'ın sesini duydum.
" Leydi Dartmount." Aynı anda önce birbirimize baktık. Ardından da bakışlarım koridorun başına kaydı. Son kez Edmount'a baktım ve koridorun başına yürüdüm.
"Revers,ne oldu?" Kibar bir referans verdi.
" Leydim, Colenburg Markisi Nicholas Colenburg geldi." Bakışlarım donuklaştı.
"Tamam, Sen kendilerini salona al. Ben 15 dakika sonra kendilerine eşlik edeceğim. Sende sonra mutfakta diğerlerine katıl." Hafifçe eğildi.
"Peki leydim."

  Derin bir nefes aldım ve arkamı döndüm.Edmount'la göz göze geldim. Gözlerinde adeta ateş püskürüyordu.
" İzninle Edmount."
  Kolumdan sıkıca tuttu.
" Onun yanına gitmeyeceksin." dedi. Kolumu çektim.
"Bana karışamazsın." dedim.
"Pekala." Hırsla salona doğru yürümeye başlayınca peşinden gittim.
"Edmount."dedim.
  Sesimi yükseltmemeye çalışarak. Kolunu yakaladım.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen. "
Âlâyla bana baktı.
"Benim olanı korumaya çalışıyorum."dedi.
"Ben senin değilim." diye hırladım.

"Daha fazla konuş ve beni daha fazla tahrik et. Seni Markinin önünde öpeyim."
Birden utançla yanaklarım kızardı.

"Tanrım."  dedim.

   Âmâ o hızla dönüp salona girdi. Durduramadım bile. Mecburen arkasından girdim. Neyse ki üzerimdeki kıyafetler bu zamana uygundu. Marki bizi görünce yavaşça ayağa kalktı. Edmounta baktıktan sonra sarı kaşlarını çattı.

"Edmount." dedi kibarca.Edmount haince güldü.

"Nicholas nasılsın?" Onun elini sıkıp yavaşça bana döndü.
"Leydim." Kibarca yanına gidip elimi uzattım.
"Marki." dedim. Elimi öptükten sonra bana kibarca gülümsedi.

"Nicholas. Bunu daha önce konuşmuştuk." dedi.

Hafifçe gülümsedim. Onlara oturmalarını işaret ederken yavaşça yerimi aldım. Birbirlerini öldürecek gibi bakıyorlardı. Ortam o kadar gerilmişti ki, ne demem gerektiğini bilemiyordum. Derken Marki söze girdi.
"Biraz erken geldim."
"Ve habersiz." diye araya girdi Edmount.Ben sinirle ona bakarken, Marki araya girdi.
"Evet, habersiz."
"Lütfen, çok mutlu oldum ben gelmenize." Zevkle gülümserken Edmount homurdandı.
"Aslında evinizi tebrik etmeye gelmiştim."
"Teşekkürler, zahmet ettiniz." dedim.
"Ne istiyorsun Nicholas."diye sordu. Şok oldum. O an Kathy'i istedim.

  O her şeyi halledebilirdi. Bir Dartmound'sun dedim kendi kendime. Nicholas bakakaldı. "Anlayamadım." Edmount küstahlığına devam etti.
"Niyetin ne? Hadi ama yıllardır tanışıyoruz." dedi alayla.
"Edmount." diye bağırdım.
"Ne yaptığını sanıyorsun." diyerek ayağa kalktım. Aynı hızla ayağa kalktı.
"Seni korumaya çalışıyorum."
"Ne sıfatla!" dedim.

Yüzü sinirden o kadar gerildi ki bir an cevap veremedi.
"Benim niyetim ciddi Edmount. Ama sen neden bu olaya dahil oluyorsun anlayamadım." diye söze girdi Nicholas.
Sonra da yavaşça uzanıp elimi tuttu ve bana gülümsedi. İşte o an Edmount'u daha önce görmediğim bir şekilde gördüm. Âdeta olduğu yerden şimşek hızıyla fırladı ve ben bir çığlık attım.

  Bir daha seni o eve sokmayacak biliyorsun değil mi?

"Öfkeli gözlerimi Samuel'e çevirdim."
 
  "Bana davetiyeyi vermediğini ve şu an çok sinirli olduğumu düşünürsek. Bu konuda yorum yapmamanı öneririm."  dedim sinirle.
"Tanrım adam seni fena benzetmiş." Uzattığı eti alarak yanağıma bastırdım.
"Sen birde onu gör." dedim. Birden yüzüme çarpan gazete ile şoka girdim.
"Asıl sen bunu gör kahrolası." Hızla ayağa fırladım.
"Miranda."
"Bak şu gazeteye." Yerde olan gazeteye eğildim. Tek sayfalık dedikodu gazetesi olan Cemiyet Gazetesi'ne baktım. Yazıya gözlerimi gezdirdim.
"Gördün mü? Hanginizin beni kirletmiş olabileceği yazıyor. Beni lanet olası bir skandalın ortasına sürükledin sen." Ona yaklaştım. "Miranda."

Gözleri yaşlarla ıslanmıştı. Nicholas onun elini tuttuğumda ve Miranda ona gülümsediğinde çıldırmıştım. Ne yaptığımı bile bilmeden üzerine atladım. O kadar kötü dövüştük ki, salonun haşatı çıktı.
"Edmount, bana bunu neden yapıyorsun?" dedi.
Gözlerim Samuel'e kaydı. Samuel sessizce kapıdan çıktı.
"Çünkü sana başkasının dokunmasına dayanamıyorum." Ellerini göğsünün altında birleştirdi.
"Beni bu şekilde başkalarından uzaklaştıramazsın." dedi.

"Şimdi cemiyetten atılacağım ve bu benim umurumda bile değil ama büyükannem gazeteyi okuduğundan beri odasından çıkmıyor." Şaşkınlıkla ona baktım.

"Ne yapacaksın?"
"Sonunda istediğin oldu. Ya paradokstan geçip kendi yüzyılıma gideceğim yada ilk aldığım evlenme teklifini kabul edeceğim. Boktan hayatımı berbat ettiğin için teşekkürler." dedi.

   Ona yaklaştım. Şimdi yüzünü daha net görüyordum. Dudağı ve kaşı patlamışdı. Gözünün kenarı mor ve gömleği yırtılmıştı.
"Edmount." dedim.
"Berbat görünüyorsun." Hızla ona yaklaştım ve yüzüne elimi uzattım. "Tanrım, ne vardı dövüşecek."
Yeşil gözlerini bana dikti.
"Sen vardın." dedi. Ona yaklaştım ve beni güçlü kolları ile sarmasına müsaade ettim.
"Edmount." dedim kokusunu içime çekerek.
"Miranda, bu duygu çok farklı. Sana o kadar çok ihtiyacım var ki."
"O zaman beni bırakma." dedim. Kollarıyla daha sıkı sardı beni.
"Sen benimsin." dedi.

"Yalnızca benim."

DARTMOUND SERİSİ 2 SEN GELMEDEN ÖNCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin