Bölüm 9

7K 531 8
                                    

9.BÖLÜM

  Davetin olduğu gün erkenden yeni evlerini görme bahanesi ile Miranda'ların Londra'daki lüks evinin önünde aldım soluğu. Kahretsin biliyorum, âmâ kendime engel olamıyorum. Bana ne olduğunu da bilmiyorum. Yemek yiyemez, eğlenemez ve hayatın zevkini alamaz hale geldim. Tek düşüncem o... Bir bakışıyla gece rüyalarımı süslüyor, bir dokunuşu ile beni sonsuz arzulara sürüklüyor. Kapıyı çaldım ve kapıyı açan yeni uşağa kartımı uzattım. Bir kaç dakika sonra oldukça lüks ve görkemli evin salonuna girdim. Evin döşenişi ve güzelliği beklemeye değerdi.
Büyükanne Calaymount'un gelişini bastonunun sesinden anladım ve gülümseyerek ona döndüm. Kibar bir referans ile eğildim.
"Leydim." Yavaşça yanına gittim ve kibarca elini öptüm. Bana gülümserken konuştu.
"Bu yüzyılı seviyorum. Erkekleri hem yakışıklı hem de kibar." dedi.
Gülümsemem genişlerken onun oturmasını bekledim.
"Nasılsınız?" Gözlüklerinin üzerinden bana baktı.
"Teşekkürler, ben iyiyim de sen nasıl olacaksın onu merak ediyorum." dedi. Şaşkınca ona baktım.
"Beni affedin Leydim, ne demek istediğinizi anlayamadım." başını hafifçe eğdi.
"Evladım, akşam yemeğine saatler var. Biraz erken geldiğini düşünüyorum." Daha da çok şaşırdım. "Ben davetli miydim? " Bir kahkaha attı.
"Oda ne demek! Elbette davetlisin. Davetiyeni Samuel aldı. Sana bizzat vermek istedi." Bir küfür savurdum ona içimden. Beni aciz görmeye bayılıyor olmalıydı.
"Ben erken geldim çünkü size bir hediye getirdim eviniz için ve bizzat tebrik etmek istedim." Yaşlı bayan gülümserken onu Miranda'ya daha çok benzettim.
"Çok teşekkürler Kontum. Bu ne zahmet. " Etrafa bakındım. Miranda neredeydi acaba?
" Eviniz harika olmuş. Mimari, döşenme şekli çok hoş." Bu iltifattan hoşlandı.
"Evet, Miranda pek ilgilenmedi. "Adı geçince bile heyecanlanıyordum. Kahretsin, bu kadın karşısında iyice yeniyetme çağlarıma dönmüştüm.
"Ah bu arada iznin olursa Vikontesle buluşacağım. Miranda mutfakta." Onu geçirmek için ayağa kalkarken şaşkınca ona baktım.
"Denetleme mi yapıyor." Bana bakıp gülümsedi.
"Onun gibi bir şey. Her ne kadar 18. Yüzyılı sevsem de... Burası benim evim ve Miranda bekar olduğu için hala kurallar geçerli." dedi ve bastonunu yere vurarak salondan çıktı. Onu takip ettim ve uşağa beni mutfağa götürmesini söyledim. Mutfağa yaklaştığımda onun sesini duydum ve uşağı gönderdim.

Mutfak kapısına yaklaştım ve içeri gözetledim. Saçları güneşten daha parlaktı. Beyaz teniyle harika bir uyum içindeydi. Âmâ ne yaptığını fark ettiğimde şoka girdim.
"Bu haşladığımız havuç ve patatesleri küp küp doğradıktan sonra, haşladığımız ve süzdüğümüz bezelyelerle karıştırıyoruz."   

Hizmetlilerin hepsi orada eğilmiş onu dikkatle izliyorlardı. "Sonrada iç bu malzemeleri karıştırıyoruz ama kıvamı size gösterdiğim gibi olmalı."
Elinde ki kapta karma işlemi yaptıktan sonra geniş ve düz bir tabağa bu karışımı düzgünce yaydı. "Evet, işte bu kadar. Şimdi lütfen yiyin ve yorumunuzu yapın." Bakışlar şaşkınlıkla Mia'ya döndü.
"Ne oldu." dedi.
"Leydim, bu akşam için değil mi?" diye araya girdi ahçı. Miranda ona narin ve güzel omuzlarını silkti. "Hayır, eminim Marki benim yemek yaptığımı duysa düşüp bayılır." Ardından gülmeye başladı.
"Bu sizin için. Sizlerde yemek yiyorsunuz değil mi?" Bu kez şaşkınca birbirlerine baktılar.
"Hey, ben sizin patronunuz olabilirim ama benim evimde kesinlikle hiçbir hizmetlim artıklarla beslenmeyecek." Bu kez zayıf bir hizmetçi araya girdi. "Teşekkür ederiz leydim." dedi. Mia o harika gülümsemesini bahşetti onlara ve ben ona daha çok hayran oldum. Bu yüzyıldaki hiçbir aristokrat kadın, mutfağa adım atmazdı. Birden bire harika bir eş olabileceğini düşündüm ve bu düşüncemden kendim ürktüm. Eş mi? Bu da nerden çıkmıştı.
"Lütfen, yemeklerimi yiyin ve yorumunuzu belirtin ama bu yorumlar patronunuz olduğum için değil. İçten olsun." Hizmetliler bir kez daha birbirini süzüp mutfaktaki masaya oturdular. Miranda onlara baktı. "Revers nerede?" Hizmetli kızlardan biri cevapladı.
"Kapıda."
"Tamam, siz oturun. Ben çağırırım onu." Bir uşağımı çağırmaya gidiyordu. Tanrı aşkına... Yavaşça kenara çekildim ve o mutfaktan çıkarken hızla onu bileğinden yakalayıp kendime çektim. Hizmetlilere bakıp gülümsedim ve kapıdan çıktım.

Birden bileğimi tutan elle irkildim. Sonra bir el ağzıma kapandı ve karanlığa çekildim. Tam çığlık atacaktım ki kulağımın dibinde ılık nefesini hissetim ve sesini duydum. "Mutfakta olmana bayılıyorum." Elinin baskısı ağzımda hafiflerken derin bir soluk aldım.
"Edmount,ne yaptığını sanıyorsun?" dedim hırsla. Beni duymazlıktan geldi.

"İnsanlarda sınıf ayrımı yapmamana bayılıyorum." dedi. Kum yeşili gözlerini gözlerime dikerek. Nefesim kalp atışlarımla hızlandı.
"Edmount." dedim. Kahretsin. Aniden yakalanmıştım ve şu anda Kathy'nin tek bir sözü bile aklıma gelmiyordu. Karanlık koridora beni çekerek, duvara yasladı.
"Edmount, kendine gel." dedim ama sesim bile bana ikna edici gelmiyordu. Bana daha çok yaklaştı. "Uzun zamandır kendimde değilim Mia. Çok uzun zamandır."dedi. Dudaklarıma değen dudakları ile kendimden geçtim. Anlayamadığım bir ateş sardı beni. Onun yakalarına yapıştım ve hırsla kendime çektim. Soluklarımız karışırken inledi ve o güçlü bedenini bana yasladı. O anda titredim. Dilini karşıladığımda o kadar büyük bir elektrik akımı sardı ki bedenimi... Özlem sardı her yerimi, onu özlüyordum. Her an, her dakika. Dudakları yanağımı ve oradan kulak mememe gelirken titremelerim arttı. Kulağıma fısıldadı.
"Ne istiyorum biliyor musun Mia. Seninle uyumak, seninle uyanmak istiyorum." Çenemi öptü. Sözleri aklımı başımdan alırken titredim. "Edmount." dedim.
"Bana yemek yapmanı istiyorum, sana ait olmak istiyorum." diye fısıldadı ve tekrar öptü beni ve bende aynı aç tutkuyla ona karşılık verdim.

Dudakları dudaklarımdan ayrıldığında gözyaşlarımı tutmakta zorlandım.
"Ama benimle evlenmek istemiyorsun." dedim. Parmağını yanağıma götürüp yaşımı silerken çatık kaşlarla fısıldadı.
"Eğer evlenseydim kesinlikle bu sen olurdun ama ben evlenemem Mia." Şaşkınca ona baktım.
"Neden?" Ellerini yanaklarıma koydu. "Sana çocuk veremem." Sebep bu muydu? Kısır mıydı?

" Ya tek istediğim sensen." dedim. Gözleri koyulaştı.

"O zaman benim ol." dedi ve benden bir iki adım uzaklaşıp elini uzattı. Bu seçimi yapabilir miydim gerçekten onun olabilir miydim.

DARTMOUND SERİSİ 2 SEN GELMEDEN ÖNCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin