8.BÖLÜM
Tüm günüm ondan gelecek notu beklemekle geçti. Hırsla evden çıkmak üzereyken uşağım telaşla yanıma geldi.
"Kontum, bunu Leydi Dartmount'un hizmetlisi getirdi." Çekercesine zarfı elinden aldım ve onu gönderdim. Hızla zarfı açtım. Gül kokusu etrafa yayılırken o güzel el yazısını gördüm."Sevgili Edmount, beklemek kötüdür biliyorum. Âmâ sonuç mükemmel oldukça sorun yok öyle değil mi. Akşamüstü seni Samuel'in arazisindeki gölün kenarında bekleyeceğim. Gecikirsen beni bulamayabilirsin
Miranda... "Tanrı aşkına benimle alay ediyordu sanki. Uşağıma seslendim. Ceketimi giyip ahıra yön alırken, ipleri elime almanın yolunu düşünüyordum.
Atımın dizginlerine asılıp onu durdurmaya çalıştığımda üzerinde kendi yüzyılına ait kıyafetlerle onu çimenlerin üzerine uzanmış halde buldum. Altın rengi saçları çimlere yayılmıştı. Bir örtü sermiş ve küçük bir sepet hazırlamıştı. Bu yolu o kadar hızlı almıştım ki. Bu bir rekor bile olabilirdi. Sonucu düşün Edmount dedim kendi kendime bu birleşme harika olacak. O sarı saçları çıplak bedeniyle kollarımda yayılışını hayal ettim. Yavaşça atımdan indim ve atımı otlayan onun atının yanına yolladım. Onun bu görüntüsü yağlı boya bir tabloyu andırıyordu.Çimenlerde ayakkabılarının çıkardığı sesi duyabiliyorum ama yine de gözlerimi açmadım. Bu kez Kathy'nin sözünden çıkmayacaktım. En azından o bana nazaran ne yapması gerektiğini biliyordu. Aslına bakılırsa notu aldıktan sonra gelmesini bile beklemiyordum. Açıkça onunla oynadığımı biliyor olmalıydı. Gerçekten de beni bu kadar çok mu arzuluyordu. Kathy ne demişti. Çözülmesi kolay bir bulmaca olursan, zevkli hiçbir yanı kalmaz. Senin için uğraşmasını bekle. Çılgınca atan kalbimi duymaması için dua ediyordum. Onu avucunda tutması gerek taraf ben olacakken neden bu kadar heyecanlıydım. Artık kırılgan ve çekingen olmaktan bıkmıştım. Evet, Edmount'tan hoşlanıyordum ama biliyorum ki 21.yüzyılda da olsam beni evlenecek kadar istemeyen bir adamla birlikte olmazdım.
Yavaşça yanına oturdum ve dağılmış olan saçlarına elimi götürdüm.
"Geç kaldın." demesi ile elim havada kaldı.
"Notu geç gönderdiğin için olabilir mi?" diye homurdandım.
Çimenlerle aynı tonda olan gözlerini açtı.
"Edmount, bilemelisin ki kimsenin seninle görüştüğümü bilmesini istemiyorum." dedi. Gülümsedim. "Neden?" Hafifçe doğrulurken sabrımı zorlayan o sözleri söyledi. "Çünkü evleneceğim adam sen değilsin?" Kaşlarımı çatıp ona baktım. "O zaman benimle işin ne?" Başını eğip bana baktı.
"Listemi gerçekleştiriyorum. Senin tavsiyen üzerine." Hay ben o listenin."Edmount, dedikoduların ne kadarı doğru onu öğrenmek istiyorum belki." dedi umursamazca. Sepeti önüne çekti. Üzerine tamamen oturan kıyafetle beni tahrik etiği ortadayken bunu bilinçlice yapıp yapmadığını düşündüm.
"Ne gibi." Elindeki şarap şişesi ile durup düşündü.
"Mesela, her kadının senin yatak odanı paylaşmak için can attığı gibi." Şaşkınca ona baktım.
"Bunu mu istiyorsun." Gülümsedi. "Elbette ama benim kurallarımla olursa." O kadar şaşırdım ki. Miranda, utangaç ve sevimli Miranda'ya ne olmuştu. İstediğin bu değil miydi? Dedi içimdeki ses. Bu muydu? Uzanıp elindeki şişeyi aldım.
"Bu kurallar nedir?" O tekrar sepete eğilirken cevapladı sorumu.
"Bir kere toplum içinde asla yan yana olmayacağız." Dönüp tepkimi ölçmek için bana baktı.
"Sonra, yalnızca birlikteliğimizi ben belirleyeceğim ve sonucunda hüsrana uğrarsam seni terk edebilirim." Tanrım ne büyük bir hakaret. O yüzündeki kendinden emin ifadeyi silmek istedim ama sabırlı olmam gerektiğini biliyordum. Benimle ne yaşayacağı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Arkasını dönmüş sepetle ilgilenirken yavaşça ona yaklaştım. Tam bana bir şey söylemek için döndü.Şimdi burun buranaydık ve ben o güzel kokusunu duyabiliyordum."Tatlım." dedim nefesimi yüzüne değdirerek.
"Benimle yatağını paylaştığında başka bir erkeği düşünemeyeceksin bile... Şu anda bu oyun hoşuna gidiyor olabilir ama seni temin ederim..." Parmaklarımı yanağında gezdirirken büyüyen göz bebeklerine ve kesik nefesi yüzünden titreyen dudaklarına baktım.
" Artık tek hoşuna giden şey ben olacağım." Bakışları gözlerimden dudaklarıma kaydığında gülümsedim. Başımı eğdim ve ona yaklaştım.
"Ve sen güzelim, bana dokunmak için çıldırırken..." Hafifçe bana yaklaştı. Bu kez solukları hızlanan ben oldum. Kendimi tutmak için yutkundum. "Sana bu konuşmayı hatırlatacağım." dedim. Hafifçe gülümsedi ve o güzel dudaklarını dudaklarıma sürttü. Tam onu öpmek için yaklaştım ki."Sanırım önce şarap alacağım." deyip kendini uzaklaştırdı. Bir anda yine rollerin değişmesi ile çıldıracağımı zannettim. Birçok kadının ve kızların üzerinde karşı konulmaz bir etki sergilerken onun benden etkilenmemesine sinir olmaya başladım. Elinden kadehleri hızla alıp fırlattım.
"Lanet olası Şaraptan istemiyorum." Onu süzdüm.
"Seni istiyorum." dedim açıkça. Derin bir nefes aldı.
"Bu çok hoş Edmount ama listemde önce Flört var. Ne yani bacaklarımı açıp seni beklediğimi mi sanıyorsun." dedi yavaşça. Sonra aynı yavaşlıkla bana eğildi.
"İstersen Edmount, vazgeçelim." Hızla ayaklanırken onu bileğinden yakaladım.
"Lanet olsun! Pekala, hadi şarap içelim." dedim.
Kapıdan dönmeden Samuel beni yakaladı.
"Dostum bana uğramadan mı gidiyorsun?" dedi. Gözlerimle ahırda kalan Miranda'ya baktım.
"Sana geliyordum." diye uydurdum. Yeni aşığımın sözüne uyarak. Samuel omzumu sıktı ve beni içeri davet etti."Nasıl gidiyor?" Çalışma odasına girerken ona bakıyordum.
"Neden bahsediyorsun sen." Çalışma masasına yaklaşıp ayaklarını uzattı. "Mia ve senden." dedi. Kendimi koltuğa attım.
"Her şey boktan."dedim. Alayla gülümserken bana bakıyordu.
"Her şey o kadar kötü he!" Ellerimle saçlarımı düzlettim.
"Sen Kathy ile nasıl baş ettin." Hafifçe doğruldu.
"Birincisi benim niyetim ciddiydi ve ikincisi dibe vurduğumu biliyorsun." dedi. Başımı arkaya attım.
"Beni süründürmeden rahat etmeyecek. Birden sanki benim dişi halime döndü."
Kaşları hayretle kalkarken. Tek bir şey mırıldandı.
"İşte şimdi bittiğinin resmidir dostum. Yarın erkenden evlerine taşınıyorlar ve ilk konukları da kim olacak bil bakalım."dedi. Kaşlarımı çatıp arkadaşımın yüzüne baktım. Sonra gerçeği fark ettim. "Olamaz." Omuzlarını yavaşça kaldırdı.
"Bir şey yapamam ve sana şu kadarını söyleyeyim, evlenme teklifi alması an meselesi." Elimi yumruk yapıp önümdeki sehpaya vurdum.
"Ne yapmaya çalışıyor." dedim hırlayarak.
"Sanırım seni adam etmeye çalışıyor." Bakışlarımı ona çevirdim."Evlenmek istemiyor olman, onu çok fazla istemediğini düşündürüyor olmalı. Kathy'nin söylediğine göre Miranda sorumluluklarına bağlı ve büyükannesinin istediği gibi evlenip bir yuva kuracak. Sorun şu ki kiminle?" Başımı eğdim.
"Ben hariç her hangi biriyle." diye homurdandım.
"Söyle ona dostum. Nedenini anlat. Seni anlayacaktır ve sakın Miranda'yı üzme! Onu üzersen karım üzülür o zamanda bende seni üzerim."
Gözlerimi yumdum ve atın üzerine erkek gibi oturuşu gözümün önüne geldi. O kadar çekiciydi ki. Rüzgârda hızlandıkça sarı saçları uçuşuyor du. O anda onu atıma atıp uzaklara kaçırmak istedim. Yemekte Nicholas olacaktı ve bu evlenmeye ilk adım demekti. Kahretsin, kahretsin... Benimle yatacak ama sonsuza dek ona ait olacaktı.Artık onunla sevişmek eskisi kadar cazip gelmemeye başladı. Şöyle düşünün en çok istediğiniz şey size sunuluyor ve siz ucundan tadınca elinizden alınıyor bana olacak olan işte tam olarak buydu. Biliyordum, onu öptüğüm an biliyordum. Onunla yatarsam onu kollarımın arasından asla bırakmak istemeyecektim. Bakışlarımı arkadaşıma çevirdim. "Yemek ne zaman?"
"İki akşam sonra ne oldu?" dedi merakla.
"O evi basacağım." dedim hırsla. Evlenemiyor olabilirdim ama Miranda bana aitti ve öylede kalacaktı.
"Saçmalama Edmount."dedi.
"O yemeği basacağım ve Nicholas'ın ağzını burnunu dağıtacağım. Şimdiden söylüyorum araya girersen sana da acımam.""Miranda seni tarihe gömer." Aklımdan geçen şeyle keyifle ona baktım.
"Unutma dostum, bana ait olan sonsuza dek benimdir."
Arkadaşım bana baktı ve derin bir iç çekti.
"Bende bunu söylemenden korkuyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARTMOUND SERİSİ 2 SEN GELMEDEN ÖNCE
Fiction HistoriqueBÜTÜL ÇEZİKER EMRİ HİKAYESİDİR ...