Bölüm 13

6.7K 523 5
                                    

13. BÖLÜM

   Edmount'un lüks evinin merdivenlerini çıktığımda pelerinimin şapkasını daha fazla çektim. Ben farklı düşünsemde 18. yüzyılda özellikle çapkınlıkta bu kadar adı çıkmış bir adamın evine girmek hiç hoş karşılanmazdı. Bu yüzden kendi araban yerine kiralık bir araba ile gelmiştim. Kapıyı açan uşağa kartımı uzattım. Kartımı inceledikten sonra heyecanla beni içeri aldı ve salona kadar eşlik etti ve kontun birazdan geleceğini bildirdi. Güzel bir yaz günüydü ama nedense ben üşüyordum. Elimdeki günlüğü sıkıca tutmuştum.

  "Aşk, bir var oluştur belki... Hayata tutunmanızı sağlar ama en kötüsüde onu kaybettiğinizde mahvolursunuz ki... Bir evlat bile sizi hayata bağlamayaz, işte ben bu haldeyim...Ve kalbimde dükümün aşkı ile sonsuzlukta yok olmak isityorum. Hala onu sevdiğim içinde aldığım her nefese lanet ediyorum."

  Son sayfalarda yazılan bu sözlerde hala gözlerimi gezdiriken, Edmount'un kendini babasına benzetmesine kızıyordum.

"Miranda." Onun yumuşak sesini duyduğumda pelerinimin başlığını çıkardım ve sulanmış gözlerimle ona döndüm. Gözleri önce bakışlarımı buldu ardından elimdeki günlüğe kaydı. Yüzü mermerden oyulmuş gibi sertti. Duygularını okuyamasamda onun hayatından sonsuza dek çıkacağımı düşünüyordu biliyorum.

"Edmount." dedim.
"Okudun mu?" Yavaşça başımı salaldım ve ardından günlüğü ona uzattım.
"Bana güvendiğin için teşekkür ederim." dedim. Günlüğü alıp hafifçe gülümsedi.
"Sanırım, şimdi neden evlenip çocuk sahibi olamayacğımı anlıyorsundur." Dikkatlice ona baktım.
"Hayır, anlamıyorum." dedim.

Bakışlarını şaşkınlıkla elindeki günlükten kaldırıp gözlerime dikti. Ne kadar samimi olduğumu ölçüyordu. "Miranda, annem bir fahişeydi ve bunu ona yapan pislikse benim babamdı." Yüzü tiksiti ile buruştu. "Biliyorum." dedim.
"Ama bu seni evlilikten ve baba olmaktan neden alıkoyuyor anlayamıyorum."
Kaşları sinirle çatıldı.

"Onun tek önem verdiği şey, makamı, soyu ve kaideleriydi. Annemi kullandı ve attı. Sonrada bir baron'nun kızı ile evlendi. Beni kabul etmedi, çünkü ben asil bir kan taşımıyordum."
Bir iki adımla ona yaklaştım.

"Anlamadığım şey Edmount, babana karşımı olmak istiyorsun yoksa onun arzularını yerine getirmek mi?"

Sinirden çenesi gerilirken ellerini iki yanında yumruk yaptı. Günlük elinde kırışırken kendine zor hakim oluyordu.
"Beni o adımın izinden gitmekle mi suçluyorsun?" dedi.
"Sen söyle! Babanı sırf soy adı yürümesin diye çocuk yapıp evlenmeyecek kadar umursuyor musun? Senin hayatını hayatta olmayan bir adamın intikamımı yönetiyor Edmount." dedim.
Sözlerimi hazmetmesini beklerken sinirden kendine zor hakim olduğunu görebiliyordum.
"Bunu anlamanı beklememiydim?" dedi hırlayarak.
"Elbette beklememelisin? Ben asil soydan gelen bir anneye sahibim ama o ne yaptı biliyormusun? Aşkı için tüm ailesini karşısına aldı ve soysuz, fakir babama kaçtı. Ben böyle bir kadının kızıyım. Bu yüzden, seni anlamamı bekleme? Çünkü ben senin yerinde olsam babamdan alacağım en güzel intikamın mutluluk olduğunu düşünürdüm. Yaşadıkların için çok üzgünüm Edmount ama mutlu olmak için çabalamassan sana yardımcı olamam."
Bir müddet beni süzdü.Sonra aynı soğuk ifadesine döndü.

"Elbette sen böyle düşüneceksin, nede olsa bu evlilik meselesi sende takıntı oldu."
  Ona yardımcı olmaya çalışırken beni onunla evlenmem konusunda zorlamakla itham ediyordu. Kızmadım, ama o kadar kırıldım ki.
Bir an için kendimi tutamadım ve yüzünün ortasına tıpkı Kathy'nin bana gösterdiğin gibi bir yumruk attım. Sendelerken sinirle ona baktım. Şiddetin hiçbir türünü sevmesemde bu kez bunu hak etmişti.

"Merak etme, senden evlenme teklifi beklemiyorum." Çenesini sıvazlarken gözlerinden alev çıkıyordu adeta.

"Güzel, çünkü bunu hiçbir zaman yapmayacağım. Şimdi Marki'ne git!"

  Gözlerimden akan yaşlara engel olamazken onun bu kadar zalim olmasına üzülüyordum. Annesi için, acı dolu geçen çocukluğu için üzülüyordum.

"Sanırım bunun için çok geç Edmount. Onu reddettim."
Yüzünden bir şaşkınlık dalgası geçti.

"Benim için tek bir seçenek var ve bende onu kullanacağım." Bir müddet bana baktı. Kaşlarını çatarken şapkamı tekrar başıma geçirdim.

"Yaşadıkların için çok üzgünüm Edmount. Ama hayat hiçbir zaman adil değil. Umarım bir gün mutlu olursun."
Arkamı döndüm ve tam gidiyorken beni kolumdan yakaladı.
"Gitme." sesi fısıltıya dönüşürken ona dönüp sarılmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Gitme Mia, sana ihtiyacım var."

Bakışlarımı ona çevirdiğimde gitmem gerektiğini biliyordum. Gözleri sıcak bakarken yanaklarından dökülen yaşları gördüm. Bu kadar güçlü bir erkek ağlayabilirmiydi?
"Ah Edmount."

Kendimi onun kollarına atarken geleceğimden tamamen habersizdim...

DARTMOUND SERİSİ 2 SEN GELMEDEN ÖNCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin