Bölüm 7

7.3K 560 3
                                    

7.BÖLÜM

"İşte aradığımız fırsat." Kathy'nin sözü üzerine büyükannemle aynı anda başımızı kaldırıp ona baktık.
" Sen neden bahsediyorsun?" dedi büyükannem. Kathy gülümseyerek karşımdaki koltukta yerini alırken, elindeki zarfı sallıyordu.
"Branford Maskeli balosuna davetiye aldık." Büyükannem gözlüklerini indirerek ona baktı.
"Bunun ne gibi bir fırsatla ilgili olduğunu anlayamadım." dedi. Kathy'nin gülümsemesi daha da arttı. "Maskeli balo demek, kimsenin kimseyi tanımaması demektir." dedi. Hâlâ ne demek istediğini anlamak istiyordum. Bana bakıp göz kırptı. İşte o an aydınlandım ve bir kahkaha attım. Büyükannem sinirle ayağa kalktı.
"Bazen gerçekten anlaşılmaz oluyorsunuz. Ben eve bakmaya gidiyorum. Bu hafta sonu taşınmayı ayarlayacağım."

Ona hevesle başımı salladım. Büyükannem dışarı çıkınca hevesle Kathy'nin yanına oturdum.
"Ne düşünüyorsun?" Gülümsedi. "Senin düşündüğünü, tatlım. Sana harika bir tuvalet ve muhteşem bir maske alacağız." O planını zevkle anlatırken gece için oldukça heyecanlıydım.

  "Kontum, bu geceki parti için kıyafetiniz." Başımı hafifçe oda hizmetlime çevirdim.
"Teşekkür ederim Carles." Uzanıp kıyafetimi aldım ve giyinmeye başladım. Bu gece Miranda'nında orada olacağını biliyordum ve onunla barışmak için harika planlarım vardı.3 gündür onu göremiyordum. Özlem her yanımı sarmıştı. Arzu, tutku... Biliyordum ki onu elde edene kadar bundan kurtulamayacaktım. Balo salonundan içeri girdiğimde gözlerim onu aradı. Bütün Leydiler en şık kıyafetlerini giymişler ve maskelerini takmışlardı. Onu tek tanıyabileceğim şey mermer kadar pürüzsüz teni ve gün ışığını andıran saçlarıydı. Ayrıca çok uzun değildi. Yavaşça merdivenden inip kalabalığın içine karıştım. Etrafta gezinirken onu arıyordum.

Kathy yanıma geldi. Maskesinin ve balo kıyafetini içinde inanılmaz güzeldi.
"Mia,o burada gelmiş ve muhtemelen seni arıyor." Kalbim o kadar hızlı çarpmaya başladı ki.
"Nerede olabilir?" Eliyle ileriyi gösterdi. Kusursuz kıyafeti ve maskesi ile tanınmaya bilirdi ama kumral saçları ile keskin bakışlarından onu ayırabilirdim. Kathy'nin elini sıktım. "Hadi sen git ve gerisini bana bırak." Kathy elimi gururla sıkarken mavi gözlerini bana odakladı.
"Korku yok! Pişmalıkta yok! Sen bir Dartmountsun tatlım. Göster kendini." Ona gülümsedim güvenle. Kathy yanımdan ayrılırken, cesaretimi toplamak için derin bir nefes aldım ve kan kırmızısı elbisemin eteklerini sürükleyerek ona doğru ilerledim.

Neredeydi bu kahrolası kadın. Etrafa bakarken kalabalığın içinde kendinden emin yürüyen güzelliği gördüm. Kan kırmızı elbisesi beyaz tenine ve altın sarısı saçlarına o kadar yakışmıştı ki. Soluğumu tuttum. O olabilir miydi?  Kalbim göğsümü delecek kadar hızla çarparken bana yaklaşmasını bekledim. Kırmızı siyah tüylü gösterişli maskesinin ardından ki yeşil gözleri gördüm. Miranda! Yüce Tanrım acı bana... O kadar çekiciydi ki. Her adımda bana benim olmak için yaklaşıyordu adeta. Bir adım, bir adım daha... Aramızda bir iki adımlık mesafe kala kan kırmızı dudakları ile hafifçe gülümsedi ve rotasını değiştirerek yanımdan geçti. Daha önce böyle bir arzu dalgasının bedenimi sardığını hatırlamıyorum. Hemen döndüm ve yavaşça onu takip ettim. Kendinden emin adımlarla ilerlerken kalabalığın dikkatini güzelliği ile üzerine çekiyordu. Onu takip etmeye devam ettim. Beni tanımadığını anladım. Amacımda buydu zaten, madem beni Edmount olarak istemiyordu bende gizemli bir yabancı olurdum. Bahçe kapısından aşağı inerken, heyecanım tavan yaptı. Sarmaşık güllerinin arasından seraya doğru giderken aklıma başka bir şey vardı. Acaba, biriylemi buluşacaktı. Birden bütün sinir uçlarım ayaklandı. Bana gülümsemesi bir davet değil miydi?

  Seraya girdi ve adımlarını yavaşlattı. "Benimi takip ediyorsunuz bayım." dedi o büyülü sesi ile. O anda o gülümsemesinin kesinlikle bir davet olduğunu anladım.
"Leydim, güzelliğiniz bir güneş kadar parlakken başka bir şeye odaklanamıyorum." Eliyle güllerden birine uzandı ve gülümsedi.
"Sizi tanımıyorum, belkide her bayana aynı şeyi söylüyorsunuz." Ona bir adım daha yaklaştım.
"Kesinlikle sizin kadar güzel bir kadınla karşılaşmadığımı bilmelisiniz." dedim. Başını bana çevirdi ama yeşil gözlerinde bir an için öfke pırıltıları gördüğümü düşündüm. Eldivenli elini çiçekten çekti ve o hoş gülümsemesini bana takındı.
"Belki de azılı bir çapkınsınızdır." Elimi uzatıp eldivenli elini tuttum. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan gülümsedim ve elinden eldiveni yavaş yavaş çıkarırken konuştum.
" Kesinlikle azılı bir çapkınım." Eldiveni elinden aldıktan sonra pürüzsüz avcunu okşadım ve dudaklarıma götürüp nazikçe öptüm. Gülümsemesi yüzüne yayıldı.
"O zaman buradan hemen gitmeliyim." desede, herhangi bir harekette bulunmadı. Ona daha çok yaklaştım.
"Bence de hemen gitmelisiniz yoksa sizi öpmek zorunda kalacağım." Yanakları hafifçe kızarırken, arzudan daha da gerildim.
"Belki de ben sizi öpmeliyim." dedi fısıldayarak. Bu beni afallattı. "Gerçekten de ..."

  Sözlerimi tamamlamama fırsat vermeden dudaklarını bana yaklaştırdı ve dokunuşunu hissettim. Birden üzerimden bir ter boşaldı ve nefes almayı kestim. Küçük elini ensemdeki saçların arasına soktu ve yavaşça okşamaya başladı. Onun ince belini sardım ve küçük bedenini kendime çektim. Tutkuyla dudaklarını açtığında diline temas ettim ve titredim.

  Eğer bir öpücüğü ile beni kendimden geçiriyorsa, onunla birlikte olduğumda neler yaşardım kimbilir.Yavaşça öpücüklerini keserek benden uzaklaştığında onu bırakmak istemedim ve elimde olmadan adı dudaklarımdan döküldü.
"Tanrım Mia."Gülümsemesi arttı. "Efendim Edmount." dediğinde şoka girdim. Biliyordu kim olduğumu biliyordu ve yine de beni öpmüştü. "Miranda!" dedim hayretle.
"Hala beni istiyor musun?" dedi boğuk bir sesle. Bir şok daha sardı beni bu açıklığı yüzünden.
"Her şeyden çok." dedim. Başını eğip bana baktı.
"Kuralları ben koyarım ve itiraz edersen her şey biter." dedi. Ne olduğunu ya da bunu nasıl gerçekleştiğini anlayamadım bile. Hevesle başımı salladım.
"Sana yarın bir not yollarım. Şimdi gitmem gerek." Yanımdan geçmeye çalışırken kolunu kavradım.
"Nereye gidiyorsun?" Bana bakıp gülümsedi.
"Markiyi bulmam lazım. Sinirle kaşlarım çatıldı.
"Beni öptükten sonra onun kollarına mı gidiyorsun." dedim hırsla. "Edmount, kuralları ben koyarım unuttun mu?" Bakışlarını yüzümden elime çevirdi.
"İstersen vaz geçelim." Hemen elimi çektim. Bana biraz daha yaklaştı.
"Ben sana karşı koymayı bırakacağım. Çünkü bunu bende istiyorum ama sen benim kurallarıma uyarsan."

Yapacak başka bir şeyim yoktu. Onu arzuluyordum hem de çok. Onun elinde oyuncak olacağımı bilmeden onayladım onu.

DARTMOUND SERİSİ 2 SEN GELMEDEN ÖNCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin