3.BÖLÜM
Bunu neden yaptığımı bilmiyorum ama çaresiz gözükmekten ve uysal kız olmaktan sıkıldım sanırım. Yâda kabul etmeliyim kiE dmount'ta beni kışkırtan bir şeyler var.O kadar, kibirili o kadar kendinden eminki. Beni bazen dişli olmaya zorluyor. Eve yaklaşamadan kolumda sıcaklığını hissettim. Durdum ama ona dönmedim.
"Miranda, seni kıracak bir şey mi yaptım." sesi bir melodi gibiydi. Yavaşça döndüm. Onun yeşil iri gözlerine bakarken, aklımdaki her şey uçtu.
"Üzgünüm, benim hatam sanırım biraz gerginim." Gülümsedi.
"Bir an benim yüzümden sandım." Yavaşça başımı salladım."Hayır." İçimdeki ses bağırdı. O zaman o gazeteyi neden elli kere okudun. İç sesimi bastırmak için gözlerimi yumdu.
"Mia,iyi misin?" Yavaşça gözlerimi, açıp ona baktım.
"Sanırım, bir şeyler yesek iyi olacak." Çatılı kaşlarla beni süzdü. O an oldukça anlayışlı duruyordu. Hiçte çapkın ve kalpkırıcı birine benzemiyordu.
İki gün boyunca, bolca Mia ile vakit geçirdim. Oldukça keyifli özellikle danslar ama o, o kadar mesafeli ki. Daha önce böylesine bir karşı koyuş yaşamadım. Bu beni bir yandan eğlendirsede diğer bir yandan geriyor. Belki daha açık olmalıyım bilemiyorum. Âmâ cesaretde edemiyorum. Şimdi hazırlanmış bir halde düklük armamı taşıyan araba ile Balonun yapıldığı yerin kapısındayım. Arabacım kapıyı açtı ve ben uzun zamandır ilk baloma katılmak için arabadan indim. En son Kathy'nin katıldığı balodaydım. Derin bir nefes alıp geniş merdivenleri çıktım. Balo çoktan başlamıştı. Giriş kısmında durup etrafı inceledim.Kathy ve Sammy'i aşk dolu bakışlarla birbirlerine gülümserken gördüm. Yanlarında Dük ve düşes, büyükanne ve Miranda'nın şaperonu olarak, Clara hala vardı. Âmâ Mia, o görünürde yoktu. Sonra Clara halanın elindeki karta bir şeyler yazdığını gördüm. Ardından bakışlarımı hızla dans eden çiftlere çevirdim. İşte oradaydı ... Bir güneş gibi parlak ve dans ediyordu. Kiminle, aman Tanrım... Samuel buna nasıl izin verirdi.
Kollarında dans ettiğim bu son kişi oldukça kibardı. Marki Nicholas Colenburg... Bu sarışın, mavi gözlü benden biraz uzun genç adam oldukça kibar ve nazikti. İşte şimdi kendimi tam anlamıyla bir leydi gibi hissediyordum. Gerçekten bir 18. yüzyıl kadını gibi...
"Oldukça güzel olduğunuz belirtmeliyim leydim." Hafifçe gülümsedim.
"Lordum, çoknnaziksiniz." Dans müziği sona ererken hafifçe referans verdik ve ayrıldık. Kalabalık içinde kardeşimi ararken yanıma gelen bir kadının sesi ile irkildim.
"Leydi Miranda." Yavaşça zayıf ama bir o kadar güzel kumral kadına döndüm.
"Üzgünüm, tanışıyor muyduk?" Kadın gülümserken daha çekici oldu."Hayır, ben Leydi Eva, izin verirseniz sizi Leydi Emma ile tanıştırayım." Yavaşça kadını takip ettim ve kalabalık bir bayan topluluğun içinde buldum kendimi.
"Siz Düşes Black'in kız kardeşiniz değil mi?" Başımla onayladım. "Kardeşiniz yaşına rağmen geçen sezon fırtına gibi esti." dedi diğer hafif toplu kadın.
"Bu sezonda siz gözbebeğisiniz. Sanırım Amerikalılar olukça ilgi çekici bulunuyor." diye devam etti. Tam ağzımı açıp cevap verecektim ki. Diğer kısa boylu şu an adını hatırlayamadığım kadının sözü ile sözlerimi yuttum.
"Leydi Elmayra, değil mi bu?" Bakışlar karşıya döndü. Bende merakla sözü edilen kadına baktım. Oldukça çekiciydi.
"Ne acı, hala kont Edmount'un peşinde mi? Duyduğuma göre ondan da sıkılmış." Edmount'mu? Bu onun ayrıldığı metresimiydi. Eğer bu kadından sıkıldıysa Tanrı yardımcısı olsun. Nasıl bir güzellik bekliyordu ki. Hafif toplu olan söze girdi.
"Hayatım, bu en uzun ilişkisiydi. Duyduğuma göre metreslerine bile bir aydan fazla dayanamıyormuş." Zayıf olan söze girdi bu kez." Ama onunla bir gece geçirmek için sırada bekleyen evli kadınlar bile var." Şaşkınlıkla baka kaldım.
"Evli mi?" Zayıf kadın söze girdi. "Elbette, sosyetede nasıl eğlenildiğini sanıyorsun. Çoğu iyi yetiştirilmiş kız, soylu bir erkekle evlenir ama sadakat çift için geçicidir." Bu nasıl bir şeydi böyle? Evli kadın ve erkekler birbirilerinin haberi olduğu halde bunu görmezden mi geliyordu.
"Ah işte size dedim. Kont'un yolu kesti." bakışlarım tekrar karşıya dönünce kadının elini Edmount'un koluna koyduğunu gördüm. Edmount eğilip onun kulağına bir şey söyledi ve kadın başını arkaya atıp kahkaha attı. Domuz... Dedim içimden ve sonra kendi verdiğim tepkiye şaşırdım. Bana ne oluyordu ki? Biri daha konuştu, artık kimin konuştuğunu fark edemiyordum bile... Onların birbirlerine nasıl dokunduğuna odaklanmıştım.
"Esasen, söylenenlere göre Kont'un öpücüğü insanın ayaklarını yerden kesiyormuş.." Bir başkası söze girdi. "O kadar tecrübeli ki... Londra'nın yarısındaki leydilerin hepsini mutlu ettiği bile konuşuluyor.." Bir bir kahkaha attı.
"Kimse onu nikâh masasına taşıyamaz... Pederin önüne çıkmaktansa boynuna bir ip geçirir." Bakışlarım hala onlardaydı. Edmount bunu fark etmişçesine başını bana çevirdi ve gözgöze geldik. Bana hafifçe gülümsedi. Yanımdaki kadınların ilgisinin bana çevrildiğini biliyordum. Kızardığımıda hissediyordum. Hemen kafamı çevirdim ve yanımdaki topluluğa döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARTMOUND SERİSİ 2 SEN GELMEDEN ÖNCE
Ficção HistóricaBÜTÜL ÇEZİKER EMRİ HİKAYESİDİR ...