Hayatını mahveden adam karşısında pişkin pişkin sırıtırken kan beynine hücum etti Gerald'ın. Günlerdir içinde biriken öfke ile ayağa kalkıp yumruğunu savurdu. Ama bir anda haydutun yanında, arabanın karanlık tarafında duran kısa boylu adam atıldı ve yumruğu daha hayduta ulaşamadan elini tuttu. Adam çocuklar arabaya bindiğinden beri oradaydı aslında ama üstündeki siyah kıyafetler karanlığın içinde rahatça gizlenmesini sağlıyordu. Alyssa haydutun bile adamın orada olduğunun farkında olmadığını düşündü. Gerald şaşkınlıkla kısa boylu adama döndü ama adamın gözleri "aklından bile geçirme" der gibi bakıyordu.
"Oturmazsanız ikinizi de dışarı atarım.""Ama... o benim ailemi öldürdü." dedi hırıltılı bir sesle Gerald.
"Biliyorum ama yakalandı. En ağır cezayı alacağından emin olabilirsin."
"Siz nereden biliyorsunuz ?"
"Drozen'dan geçiyorduk kasaba halkından biri iki haydutun ormana doğru kaçtığını, beş kişiyi öldürdüklerini söyledi. Onlardan önce de bir erkek ve bir kız çocuğunun koşarak gittiğini söylediler. Siz olduğunuzu haydut gülmeye başlayınca anladım zaten."
"O zaman neden beni durdurdunuz ?"
"Çünkü onun cezasını senin yumruğun veremez." dedi ve beline gizlediği bıçakla adamın boğazını yavaş yavaş kesti. Kan at arabasının yeşil rengini kırmızıya çevirirken Alyssa ve Gerald olanları şaşkınlıkla izledi. Kan kıyafetlerine de sıçrarken ikisi de hareket etmedi. Adam soğukkanlılıkla Gerald'a döndü. "Fridwolf. Sakın unutma. Bir gün işine yarayacak." dedi ve bu sefer Alyssa'nın gözlerinin içine baktı. "Bu adam ölmeyi hak ediyordu ve bunların adaleti onu ölüme götürmeyecekti. Normalde sizi de öldürmem gerekirdi ama ikiniz de birazcık uyuyacaksınız sadece. İkiniz de uyandığınızda bir şey hatırlamadığınızı söyleyin. Tamam mı ?"
"Ta-tamam." dediler aynı anda. İkisi de hala bir anda adamın haydutun boğazını kesmesinin şaşkınlığını üzerinden atamamıştı. Ama Gerald nedense bu adama güvenmesi gerektiğini hissediyordu. Tamam demesi sadece adamı kandırmak için değildi. Gerçekten onu ele vermeyecekti.
"Güzel. Sadece küçük birer yudum alın." dedi ve elindeki şişeyi Gerald'a uzattı. Şişeden içtiği anda vücuduna ağırlık çökmeye başlamıştı. İçtiği şeyin etkisini bu kadar hızlı göstermesine şaşırırken göz kapakları da kapanmaya başladı. Adamın giderken söylediği şeyi yarım yamalak duyabildi.
"Fridwolf."
Gerald, kafileye eşlik eden şişman askerin tokatlarıyla uyandı. Adam sürekli bağırıyordu.
"Ne oldu orada ? Nasıl öldü bu adam !?"Gözlerini açmaya çalışırken "Bilmiyorum, arabaya bindikten sonra uyku bastırdı ve uyudum." dedi.
"Arabada başka biri var mıydı ?"
"Evet, kısa boylu bir adam haydutun yanında oturuyordu."
"Kısa boylu mu ? Haydutun yanına gönderdiğim asker uzun boy-" demesine kalmadan yeşil arabanın arkasındaki yük taşıyan at arabasından bağlanmış bir vücut yuvarlandı yere. Gerald içten içe gülümserken adam avazı çıktığı kadar bağırdı."
"Kahretsin !"
Asker arkadaşını çözmeye giderken Gerald Alyssa'nın yanına gitti. Durduktan sonra asker ikisini de yere fırlatmasına rağmen uyanmamıştı."Alyssa, Alyssa, heey !" dedi ama kız bir türlü uyanmadı. En sonunda kulağının dibine eğildi ve "Alyssa !" diye bağırdı. Kız bir anda korkarak gözlerini açtı ve doğruldu. Üstü başı toprak ve kurumuş kan içinde kalmıştı. Kızın ayağa kalkmasına yardım ederken kafasını yavaşça salladı ve genç askere döndü.
"Neredeyiz ?"
"Kirtos'ta."
"Peki kılıçlarımızı geri alabilir miyiz ?" dedi Gerald. Adam olayları kavramaya çalışıyordu. Kısa boylu adam ne ara binmişti ? Ne ara tekrar kaçmıştı ve bir askeri ne zaman bağlayıp arkadaki at arabasına bırakmıştı ? Hiç birinin cevabını veremiyordu ve bu rezaletten dolayı büyük bir utanç duyuyordu. Kafasını aşağıya indirdi ve "Alabilirsiniz. İlk arabada olması gerek." Çocuklar kılıçlarını aldıktan sonra tekrar adamın yanına gittiler.
"Şey, biz eğitim için gelmiştik ama nereye gitmemiz gerekiyor ?"
"Siz bu yolu takip edin. Biraz yürümeniz gerekecek ama."
"Tamam, teşekkürler." dedi Gerald ve karanlık şehrin sokaklarına çökmesine rağmen yürümeye başladılar. Şehrin mimarisi çok güzel ve düzenliydi. Sanki her şey daha önceden düşünülmüş gibi dizilmişti evler ve dükkanlar. Belli bir mesafe gitmediğin sürece tekrar bir ekmek fırını yada bir demirci görmek imkansızdı. Yolda yürürken ikisi de mutluydu. Günlerdir hayatlarını zindan eden adam ölmüştü...*Sonunda geldik." dedi Alyssa *ASKERİ EĞİTİM MERKEZİ* yazısını büyük tabelada görünce. Eğitim merkezi çok büyük bir alan üzerine kurulmuştu ve tüm adayların talim yapabileceği kadar büyük bir alana sahipti. Gerald içeri girerken yine bir şeyler olacak diye korkuyordu ama kapıdaki askeri görünce rahatladı.
"Siz kimsiniz ?"
"Bizim grubumuz saldırıya uğramıştı..." diye başladılar ve başlarından geçen tüm olayları anlattılar. Atladıkları tek detay Fridwolf'du. Neden bu adamı korumayı seçtiğini bilmiyordu Gerald ama söylememesi gerektiğini hissediyordu. O kadar dikkatli olan askerleri bile çok rahat bir şekilde atlatan bir adamı karşısına almayı da hiç istemiyordu.
"Evet, duymuştum birkaç şey sizin hakkınızda. İçeri girin. Eğitmenler kimliğinizi doğruladıktan sonra eğitime başlayabilirsiniz."
"Teşekkürler." dedi Alyssa. İçeri girerken içlerindeki umut ışığı güçlenmişti. Yaşadıkları bunca şeyden sonra bile sonunda buraya gelebildikleri için sevindiler.
Gerald bu yolun sonunda iyi bir asker olacağını ve tüm haydutların kökünü kazıyacağını hayal etti. Bu sefer gülümseme sırası ona geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Kurt
AdventureKaç tane sevdiğin insanın ölmesi gerek merhametini kaybetmen için ? Hayatında en çok değer verdiğin insan katledilseydi gözünün önünde, iyi kalabilir miydin eskisi gibi ? Bakabilir miydin hayata umut dolu gözlerle ? Değer verdiği herkesi kaybeden G...