Hiçliğe doğu koşarken gözyaşları akıntılı bir nehir gibi akmaya devam ediyordu Gerald'ın. Kendi hayatını gözünü kırpmadan verebilecek kadar sevdiği insanlar ölmüş, hayatı boyunca ondan nefret ettiğini düşündüğü babası oğlu kaçabilsin diye hayatını feda etmişti. Artık gidebileceği bir yer, çalabileceği bir kapı, sarılabileceği bir insan yoktu.
Koşarken atları bağladıkları ağaç ilişti gözüne. Kalbine sürekli bıçak saplıyorlar gibi yanıyordu canı yanmasına ama babası, babasının arkadaşları ve ustası sırf o kaçabilsin diye hayatlarını hiçe sayıp o haydutların karşısına çıkmış, onlarla savaşmıştı. Bunu karşılıksız bırakamayacağını düşündü. Hayata sıkı sıkı tutunmalı, onların ölümünün bir hiç uğruna olmasını engellemeliydi.. Göz yaşlarını sildi ve atlara doğru koşmaya başladı. Hayatta kalmalarına yardım edebilecek ne varsa alacaktı.
Haydutların ağacın dibinde bıraktığı altı çantayı karıştırmaya başladı. Hızlı hızlı içlerindeki kıyafetleri attılar ve erzakları bir çantada topladılar. Yolda yiyeceklerin çoğunu haydutlar yediği için geriye sadece iki kişiye iki gün yetebilecek kadar erzak çıktı. Son çantaya baktıklarında iki adet kılıç ve bir miğfer gördüler. Gerald hemen kılıcını ve miğferini alırken Alyssa'da kılıcını aldı. Tüm atların ipini kestiler ve eyerli olan atlardan birer tane seçtiler. Artık arkalarından gelmeye çalışsalar bile yetişme şansları yoktu. Aldıkları erzak, kılıçlar ve atlar içlerine umut serpmişti. Biraz arayı açabilmek için birkaç saat at sürdüler. Köyden çıktıklarında daha güneş batmamıştı bile ama şuan ikisi de zifiri karanlıkta önlerini göremiyorlardı. Karanlıkta hareket etmenin tehlikeli olduğunu düşündü Gerald.
"Bir yerlerde durup biraz uyuyalım mı ?" dedi Gerald. Alyssa sessizliği bozanın Gerald olmasına sevindi. Böyle bir zamanda ne diyebileceği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. "Onun yaşadıklarının yanında ahırda yaşananlar hiçbir şey." diye düşündü. Kendini toplamalı ve Gerald'a destek olmalıydı artık."İyi olur, sabah gitmemiz en mantıklısı sanırım." dedi ve yola çıktıklarından beri aklını kurcalayan soruyu sormaya sonunda cesaret etti.
"Nereye gidiyoruz ?"
"Kirtos'a."
Kirtos, kasabadan ilk çıktığında gitmeyi hedefledikleri yerdi aslında. Alyssa çocuğun hala eğitime gitmek istemesine şaşırmıştı ama gidebileceği neresi kalmıştı ki ? Ailesi ve ustası ölmüştü ve artık oraya geri dönse de anılarının peşini bırakmayacağını düşündü Alyssa.Nihayet uyuyabilecekleri bir yer buldular ama atları alırken ipi kestikleri için atlarını bağlayabilecekleri bir ip yoktu. Atların gideceğini bile bile atlardan indiler. Sonraki gün yürüyerek de devam etseler zifiri karanlıkta ne çıkacağı bilinmeyen bir ormanda ilerleme fikrinden çok daha iyiydi. Gündüzleri yemyeşil bitkileriyle ve aradan sızıp ince ince tenini ısıtan güneş ile mükemmel gözükse de geceleri yetersiz ay ışığı yolun doğru düzgün görünmemesine ve ağaçların insanın gözünde şekilden şekle girmesine sebep oluyordu.
"İyi geceler." dedi Gerald sert zemine uzanırken. Ama Alyssa çocuğun bu haline anlam veremiyordu. Nasıl bu kadar sert kalabiliyordu ki bunca olaya karşın ? Sonunda cesaret edip ağzını açtı.
"Nasılsın ?"
"Benim yerimde olan bir insan nasılsa öyleyim."
"Anladım."
Alyssa soruyu sorarken saçmalığını kavramıştı aslında. Ne diyecekti ? İyiyim sen nasılsın mı ? Kendine kızarken Gerald devam etti.
"Eskiden babam çok fazla içerdi. Annem ile birlikte kazandığımız paraların çoğu babamın içki ve kumar masraflarına giderdi. Yıllardır ne evi nede bizi hiç önemsemedi. Yada ben öyle düşündüm bilmiyorum. Hayatım boyunca nefret ettim ondan ama o benim için hayatını hiç düşünmeden feda etti. Yıllardır yanılıyor muydum bilemiyorum. Benim yıllardır tanıdığım ve meydana çıkıp düşünmeden Joe'nun yolunu kesen adam arasında dağlar kadar fark var ama hangisi babamın gerçek yüzüydü bilemiyorum. Annem, annem ölmeyi hak eden bir insan değildi. Hiçbir zaman insanların hakkına göz dikmez, işini namusluca yapardı. Herkes kendi annesini gözünde büyütür ama annemin bu güne kadar yardım isteyen birini geri çevirdiğini, bir insanı terslediğini görmemiştim. O bir melekti ve onu benden aldılar. Annem beni kendisi gibi bir melek olarak yetiştirmeye çalıştı hep ama artık melek olabilir miyim bilemiyorum." Annesiyle geçirdiği güzel günlere daldı. Tekrar o günlerde olduğunu hayal etti. Hayal dünyasından çıktığında aradan biraz zaman geçmişti ve kız hala yüzüne bakıyordu.
"Ustam... kendi çocuklarını ve eşini kendisi başka bir kasabaya mal götürdüğünde olan baskında kaybettiğini anlatmıştı bana. Onu tanıdığım günden beri beni oğlu gibi sevmiş, içimdeki baba sevgisi eksikliğini o doldurmuştu. Haydutun çantasından aldığım kılıcı o hediye etmişti. Bu üç güzel insanın üçü de artık hayatımda yok. Asker olmayı istememin en büyük nedenlerinden biri annemi babamdan kurtarmaktı. Keşke hala yaşıyor olsalardı da günlük rutinimiz devam etseydi." dedi Gerald. gözlerinden akıp giden bir damla yaşı elinin tersiyle sildi ve Alyssa'nın gözlerinin içine baktı.
"Sen nasılsın ?"
" Ben önceden Seros köyünde yaşıyordum ve köyün yönetimi babamdaydı. Babam eskiden Kritos'da kılıç ustasıydı.Ben de bildiğim her şeyi ondan öğrendim zaten. Bir gün işi bırakmış ama nedenini hiç söylemedi bize. Sonra Seros köyüne taşındık ve kısa süre sonra tecrübelerinden dolayı babamı yönetime aldılar. Kurula girmesinden sonra değişmeye başladı babam. Bizimle ilgilenmemeye ve sadece iş düşünmeye başladı. Ne yazık ki daha biz taşınmadan önce de orada olan ve kurula katılmak isteyenler kıskançlığından dolayı birçok kez saldırmışlar babama. Zaten hastalığı yüzünden kendini koruyacak gücü kalmadı son yıllarda. Askerlere kaç kere şikayet etmemize rağmen onlar hep "araştıracağız" dediler ama hiç araştırmadılar. Hiç sonuç almadılar. Ben onlar gibi olmamak için çıktım yola. Brianna... ben onu kardeşimden öte görürdüm. Onun hiçbir zaman savaşçı bir kişiliği olmadı. O fırıncının kızıydı ve hayatını ekmeğe adamıştı. Son gün nedense kendisinin de gelmek istediğini söyledi ve ne kadar gelmemesini söylesem de ikna edemedim. Sonunun bu olacağını bilseydim hiç ayrılmazdım köyümden..."Gerald Alyssa'nın ahırda olanlardan bahsetmediğini farketti.
" Şey... diğer olaydan beri nasıl hissediyorsun ?"
"Aslına bakarsan bir tek duygu hariç hiçbirini hissedemiyorum."
"Hangisi ?"
"İntikam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Kurt
PertualanganKaç tane sevdiğin insanın ölmesi gerek merhametini kaybetmen için ? Hayatında en çok değer verdiğin insan katledilseydi gözünün önünde, iyi kalabilir miydin eskisi gibi ? Bakabilir miydin hayata umut dolu gözlerle ? Değer verdiği herkesi kaybeden G...