10

426 20 12
                                    

Tom'un beni terslemesinden sonra eve gitmiş Adam'ın uyanıp ilaçlarımı sürmesini bir süre beklemiştim. Ve tabi beklerken aklımda onlarca soru işareti hemen yerini alıyordu. Tom'un Adam ile ilgili konuştuğumuzda değişen tavırları neydi öyle? Tamam hoşlanmıyor olabilirsin ama daha tanımıyorsun lanet olası! Adam da aslında Tom'dan pek fazla hoşlanmıyordu ama Tom'u Adam'a karşı savunacak kadar iyi tanımıyorum maalesef.
Bir süre sonra aklıma yumuşak dudakları geldi gülümsememe engel olamadım. Yaşadığım en güzel duygulardan biriydi ama içimde bir yerlerde bir huzursuzluk vardı. Sanki rahat değildim böyle bir anı paylaştığımız için. Adam yüzünden mi acaba? Kendimi ona karşı biraz sorumlu hissediyorum ve bu yaptığım sadece kendi çıkarlarını düşünmek uğruna yapılan bir şeydi! Pişmanım. O beni bu kadar düşünürken ben hayatımda o yokmuş gibi davrandım. Özür dilemem lazım ondan konuyu bilmese de olur. Tanrı'm ben ne kadar bencilim.

"Hey."  Sesiyle bölünen düşüncelerimden irkilerek çıktım.
"Korkuttum mu seni?" Yarım ağız gülerek yanıma yanaştı.
"Ürktüm sadece." Yarım yamalak gülümsemeye çalıştığımda kaşları yavaşça çatıldı.
"Sen iyi misin?"
"Evet, evet sadece senden özür dilemek istiyorum."
"Neden?" Anlamadığını belirten bir ifade yüzünde hemen yerini aldı. Elimle çatık kaşlarını düzeltmek istedim.
"Sen hep çok fedakar oluyorsun ama ben sadece kendimi düşünüyormuşum gibi geliyor bazen ve sana haksızlık yaptığımı düşünüyorum."
"Şhhh. Sakın bir daha böyle şeyler duymayağım olur mu? En büyük fedakarlığı sokakta sen dayak yiyerek yaptın zaten." Söylediğine küçük bir kıkırtı çıkarttım aynı şekilde o da güldü. Bir süre bakıştıktan sonra tek elini omzuma koyup beni yavaşça kendine çekti. Kafama küçük bir öpücük bıraktı.

"Bu ne içindi?" Kafasını kafama yaslayarak derin bir nefes aldı. Bu kadar yakınına gelince parfüm kokusu daha da net geliyordu. Kimbilir bu tshirte en son ne zaman parfüm sıkmıştı ama yinede harika kokuyordu.
"Çok düşünceli olduğun için. Hayatının bir bölümde hep beni düşünüyorsun ve bu benim daha önce hiç kimseden görmediğim bir şey. Bana değişik hissettiriyor."
Kafamı ona çevirdiğim de yüzündeki buruk gülümsemesi canımı acıttı. Adam'ın üzgün olması beni dünyadaki her şeyden daha fazla üzüyordu.
Ellerimi yanaklarına koyup bana bakmasını sağladım. "Böyle yapma lütfen. Ben senden daha çok üzülüyorum."
"İşte bundan bahsediyorum." Diyerek gülümsedi ama gözlerine kadar ulaşmayan bir gülümsemeydi bu.

Elleri belime yerleştiğinde beni kendi çekti yüzünde olan ellerimi bozmadan gözlerimi kapattım. Yanımda duran bedeni yavaşça bana döndü ve kendini bana daha çok yaklaştırdı. Neredeyse kucağına oturacaktım. Aramızdaki sıcaklık nefes alış verişimi arttırmıştı. Kalbim her zamanki ritmini terk etmişti.
Ellerini belimden yüzüme yönelttiğinde ellerimi çekip ona kolaylık sağladım. Gözlerine bakamıyordum. Gözlerimi kapatıp kendimi anın akışına bırakmak istiyordum. Bir süre sonra burnumun üstünde küçük bir dokunuş hissettim. Minik bir öpücük burnumun üstünde yerini almıştı. Ardından yanağımda ve alnımda hissettim aynı dokunuşu. Titrek bir nefes aranızda asılı kaldı. Gözlerimi yavaşça açıp ona baktığımda onunda bana baktığını farkettim. Kıpkırmızı olmuştum. Ev çok sıcaktı, kesinlikle ev çok sıcaktı.

Gözlerini kapatıp yüzüme yeniden yaklaştığında onu taklit ettim. Bu sefer hafif öpücüğü dudağımın kenarında yerini aldı. Sesli bir şekilde yutkundum. Öp artık lanet olası!

"Seni öpmek istiyorum." Fısıltısını duyduğumda karnımdan bir şeylerin koptuğunu hissettim. Düşüncelerini paylaşmasına gerek yoktu hareketleri zaten eritiyordu bedenimi. Onu onaylayan bir kaç mırıltı çıkarttı.

"Tam şuanda öpmek istiyorum seni."
"Öpmeli miyim sence?" Bu durumda bir de benden izin mi istiyordu? Sanırım, evet. Yavaşça kafamı salladım. 
Dudakları yavaşça dudağımın üstünde yerini aldığında hep bu anı beklediğimi farkettim. Nefes almak için bir boşluk yarattığında ellerimi ensesine götürüp hızla onu kendime çektim. Bu duygu da nereden çıkmıştı böyle. İçimde ona asla doymayacakmışım gibi bir his vardı. Kalbim dışarı çıkmak için savaşıyordu.
Beni kucağına çektiğinde itiraz etmedim. Düşünce yeteneğini kaybetmiştim. Beynim sıvı bir şekilde birazdan ilk bulduğu delikten akacaktı.

Böyle hissetmek istemiyordum Adam'a karşı hem eminim o da benim düşündüklerimi duysa böyle bir hareket yapmazdı. Alt tarafı bir öpücük kendine gel!
Oturduğumuz koltukta yavaşça kaydığında yarı oturur bir hal almıştı. Üstündeydim ve şuan onu öpmek için eğiliyor gibi duruyordum. Bir an kendime geldim ve yavaşça çekildim.

Kızarmış yüzünü, pembeleşmiş dudaklarını ve kapalı gözlerinin süslediği yüzüne birkaç saniye uzaktan bakma şansını yakaladım. Gözlerini açtığında onu izleyen yüz ifademi hızla değiştirdim.

"Ne oldu güzelim?" Ellerini hemen belimde yerini almıştı.
"Adam ne yapıyoruz biz?"
"Uzun zamandır yapmamız gerekeni." Beni yavaşça kendine çekmeye başladığında yarı yolda durdurdum onu.
"Doğru mu sence bu?"
"Bende az önce aynısını sana sordum. Bence doğru." Yüzünden hiçbir şey okunmuyordu. Sadece öpücüğe odaklanmış bir hali vardı. Kendimi onun geceleri takıldığı basit kızlardan hissettim. Öpüşüp birlikte olup bir daha takılmadığı kızlardan. Ve aynı anda kalbimin sıkışmasını da çok yoğun hissetmeye başladım.

"Adam ben.. Senin takıldığın kızlar gibi değilim. Yani -"
"Olamazsın da." Elleriyle saçlarımı düzeltip kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Yani demek istediğim takıldığın bir sürü kız var ve onlardan beklentin belli ben öyle değilim."

"Şhhh. Onlar hiç kimse tamam mı?" Dudaklarımı ısırıp yavaşça kafamı salladım.
"Benim için bir tek sen varsın." Yavaşça gülümseyip beklentili bakışlarını boş bırakmayıp kafamı salladım. Tatmin olmuş bir gülümseme yüzünde yerini aldı. Çok yakışıklıydı. Tanrı'm! Onu yeniden öpmemek için kendimi zor tutuyorum.
Beni yavaşça kendine yaklaştırdığında ellerimi ensesinde birleştirdim.
"Sen.. Çok güzelsin ve ben kendimi daha fazla tutamayacağım."

Dudakları bu seferde daha seri bir şekilde dudaklarımın üstünde yerini aldı.

FightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin