Nasıl buradan bakınca emin olabiliyordum evet doğru bir soru. Ama bilmiyorum sanki o bana o geceyi hatırlatıyordu etrafta daha önce birkaç kez gördüğüm bir adamdı. Tabiiki daha önce hiç konuşmadım ama bilmiyorum. Onun sokaktan girişini gördüğüm zaman içimde garip bir his oluştu.
Hızlıca yerimden kalktım. Koşar adımlarla üzerime ceketimi geçirdikten sonra ayakkabılarımı aldım. Koltuklarda bırakmış olduğum Adam şaşkın bir şekilde bana doğru ilerliyordu. Ona durumu açıklayamayacak kadar acelem vardı. Köşeden döndükten sonra çok fazla ev yoktu eğer şansım varsa yolda oyalanmış olabileceğini de hesaba katarsam yetişebilirdim.
"Nereye?" Adam şaşkınlığı üzerinden atmış olacak ki sonunda beklediğim soruyu sordu.
"Bak açıklayamam şuan çünkü gerçekten acelem var." Kapının kolunu tutarken devam ettim.
"Gelince -" kolu kendime doğru geçerken "Söz." Diye devam edip kapıyı kapattım.
Hızlı hızlı merdivenleri inerken birkaç küfür ve kapı kapanma sesi duydum. Adam beni yalnız bırakmayacaktı anlaşılan.
Koşarak dışarı çıktığımda az önce baktığım sokakta kimse yoktu. Köşeye doğru yöneldiğimde ceketimin şapkasını kafama geçirdim. Adam'ın hızlı solukları hemen yanımda yerin almıştı.
"Buraya gitti." Evden neden apar topar çıktığımı anlamıştı yukarıya çıktığımızda ayrı bir açıklama yapmama gerek kalmayacak.
Aynı anda sokağa yöneldiğimizde kafamı Adam'a çevirdim. Bana güven veren şu yamuk gülüşlerinden bir tanesini gönderdi. Hızlı adımlara ilerlemeye başladığımızda ileride onu gördüm. Telefonla konuşuyordu. Sesini yükselttiğini sokağın başında fark ettik sanırım birileriyle kavga ediyordu.
"Ya hep ya hiç. Anladın mı?" telefonu sinirle kapatarak arkasını döndü ve neredeyse dibine kadar girmiş olan beni görünce birkaç adım geriye gitti. Beni inceledikten sonra merakla kaşlarını yukarı kaldırdı.
Söze girmem gerekiyordu artık ama nasıl başlayacağımı bilmiyordum. Hem de sinirden hızlı hızlı nefes alıp verirken tam şuanda onu biraz daha sinirlendirecek birisinin kafasını patlatacakmış gibi duruyordu. Ben hala düşünürken kendini düzeltti ve yanımda geçeceği sırada kolunu tuttum. Bana bu cesaret nereden gelmişti böyle?
Bir koluna bir de kolunu tutan güçsüz elime baktıktan sonra yüzüme baktı. Hemen ellerimi kolundan çektim. Kolunu sertçe kendine geri çekti.
"Ne?" dedi kabalıktan kırılmak üzere olan bir tavırla. Kahramanımın bu olduğuna emin miydim gerçekten? Ben daha çok kibar bir adam bekliyordum ama adamlara acımadan arka arkaya vurduğu yumrukları anımsayınca pekte kibar olması beklenemezdi doğrusu.
"Ben teşekkür ederim." Konuya direkt giriş yapmış olmam onu şaşırtmış olsa da teşekkür etmeme şaşırmış görünmüyordu.
"Ne için?" hiç değilse bana cevap veriyordu yanımdan geçip gidebilirdi. Bu da bir kibarlık sayılırdı.
"O akşam beni kurtardığınız için. Şu köşede yaşananlardan yani. Adamlardan yani iki tane adamdan." Toparlayamadığım cümle üzerine daha çok heyecanlanmıştım kendimi ifade edemiyordum ve bir yanda da bu sinirimi bozuyordu. Evet şuan büyük bir duygu karmaşası içindeyim.
Uzun bir süre beni inceledikten sonra sonunda ne diyeceğine karar vermiş gibi gözüküyordu.
"Sadece alıştırma yapıyordum." Hızlıca yanımdan geçerken soracağım 'Ne için?' sorusu içimde kalmıştı.
Arkasından tekrar "Teşekkür ederim." Dedim. Adımlarını yavaşlatıp bana döndü.
"Teşekkür edilecek bir şey yapmadım."
"Hayır yaptınız! Beni kurtardınız!"
"Pekte kurtarmış sayılmam ha?" gözleriyle yüzümde neredeyse geçmiş olan kabukları ve çizikleri inceliyordu.
"Başıma daha kötü şeyler gelebilirdi. Ucuz atlattım. Teşekkür ederim. Yaşıyorum sonuçta." Ona doğru bir adım attığımda
"Beni rahat bırak." Diyerek hırkasının cebine ellerini soktu ve aksi yöne yürümeye başladı.
Arkasından bakakaldım. Adam kendini yağmurdan korumak için girdiği binanın boşluğundan çıktı ve bana doğru yürümeye başladı. Yanından geçen kaba protein destekli kas yığınına kötü bakışlar attı. Bu çocuğun kötü bakışlarına maruz kalmak bazen beni bile korkutuyor. Gerçekten.
"Bayanlara nasıl davranması gerektiğini bilmeyen kaba hayvanın teki. Gel buraya bebeğim." Derken bir yandan da beni kendine çekiyordu.
İyice Adam'ın kolları arasına girdikten sonra yağmurda yavaş yavaş yürümeye başladık. Evin önünden geçmemizi önemsemedim. O da önemsememiş olacak ki yarım saat kadar sağanak yağmurda yürümüştük.
Evin önüne geldiğimizde beklentiyle bana bakmaya başladı.
"Ne bakıyorsun öyle?"
"Anahtarı çıkartmanı bekliyorum."
Tabi ya evin anahtarı o kadar acele ederken neden aklıma gelmemişti! Kötü bakışlarımı gözlerine diktiğimde,
"Neden oyuncak bebeği elinde alınmış ufaklıklar gibi bakıyorsun?" dediğinde daha çok sinirlenmiştim. Bu kötü olduğunu düşündüğüm bakışlar gerçekten öyle miydi? Bakışlarımı bozmadığımı görünce,
"Bakma şöyle komik oluyorsun." Bir yandan konuşurken diğer yandan kıkırtısını bastırmaya çalışıyordu.
"Gerçekten mi?" gözlerimi devirme isteğime engel olamadım ve abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim.
"Beni gerçekten yoruyorsun.." apartmanın ilk katında bulunan balkona doğru yürürken daha çok kendi kendine fısıldıyor gibiydi.
"Nereye?"
"Birisinin kapıyı açması gerekiyor değil mi güzelim?"
İlk balkona tırmandıktan sonra demirlikleri kullanarak pencerelerin bulunduğu kısma geçti ve gücünü tek eline vererek kendini ileriye, bir üst katın penceresinin demirlerine doğru savurdu. Üçüncü katta oturduğuma bir kez daha lanet ettim.
Sonunda balkona girdiğinde bu zamana kadar evime herhangi birisinin girmemiş olduğuna şükretmeye başladım. Balkonun açık kapısından eve girince apartman kapısının açılma sesi duyuldu hızlıca apartmana girip merdivenleri çıktım. Üzerimdekilerden kurtulup bir an önce kendimi yatağıma atmak istiyorum.
Yağmurdan üzerine yapışmış olan tshirtüyle beni bekleyen Adam'a doğru koştum ve sıkıca sarıldım. Böyle bir şey beklemediği için birkaç adım geriledi fakat güçlü kolları hemen belimdeki yerini aldı.
"Harikasın. İyiki varsın." Birbirimize sıkıca sarılırken ayağıyla dış kapıyı kapattı ve beni kendine daha çok çekti. Bir eli belimdeyken diğer eli yavaşça ıslak saçlarımda dolaşıyordu. Islak saçlarımın arasına birkaç küçük öpücük bıraktıktan sonra yavaşça kulağıma fısıldadı.
"Sende öylesin güzelim, sende.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fight
Fanfiction"Şuna bak sırf protein tozuyla beslenmiş o kadar kası çalışarak kesin yapamaz." Bahsettiği adama bakmak için vücudumu hafifçe o tarafa doğru çevirdim. Sağanak yağmura rağmen üzerinde sadece hırka vardı. Ve hırkanın içinde bir tshirt olduğunu sanmıyo...