11

382 18 11
                                    

Sabah uyandığımda huzurluydum. Bedenimin altında yavaş yavaş inip kalkan göğüs ve beni sıkı sıkıya sarmaya çalışan kaslı kol beni gülümsetti. Adam ile böyle bir şey yaşayacağım aklımın ucundan gelmezdi. Çünkü o Adam'dı yani bilemiyorum. Kendimi böyle hissetmem ne kadar doğru. Ancak bir yandan da aslında sanki bir şeyler yanlış gidiyordu ve bunu gerçekten bir yerlerde hissediyordum ve bu konuda içim asla rahat değildi. Çünkü aklım sadece Adam'da değildi. Tamam, Adam her zaman yanımdaydı Adam vardı. Ama bir yandan da Tom aklıma geliyordu. Onu tanıyor bile sayılmazdım ama kendimi ona çekilirken buluyordum bir şekilde. Nasıl bilmiyorum ama Tom sanki ahh!.

Adam'ı uyandırmamaya çalışarak yavaşça yanından kalktım ve üstümü değiştirip kendimi dışarı atmaya karar verdim. Hem gevrek falan alır ya da Adam'a güzel bir kahvaltı hazırlamaya çalışırdım. Kendime çeki düzen verip üstümdeki yeni uyanmış havamdan kurtulduktan sonra anahtarlarımı alarak kapıyı yavaşça çektim ve evden çıktım. Kafeler, çiçekçiler süslenmiş bazı yerler özel indirimler başlatmıştı. Neydi ki bugün? O kadar dalgınım ki değil aylar günlerden bile haberim yoktu. Boğuştuğum sorunlar yaşadığım kafa karışıklıkları beni yeterince meşgul ediyordu.

Sonunda markete girdiğimde köşede bugün için ambalajlanmış çiçekleri gördüğümde 14 Şubat olduğunu anlamam çok uzun sürmedi. Kendime bir şeyler almalıydım. Sonuçta kimse bana almazsa bende kendime çiçek alırdım değil mi? Sevgilim yok ve Adam'dan böyle bir şey bekleyemem çünkü hala ortadayız ve sanırım sevgili olmak istediğimi söyleyemem. Bu yüzden kendi çiçeğimi kendim almalıydım.

Aslında Adam her sene sevgililerinin yanında bana da bir tane çiçek alır yanağıma öpücük kondurur ve sonra ismini asla bilmediğim ve hatırlamadığım kızlarla yemeğe çıkardı. Bu her zaman böyle olmuştu. Bu senede değişmeyecekti. Elimdeki birkaç malzemeyi kasanın önüne bıraktım ve kasiyerin işini yapmasını izledim. Bir an önce çalışmaya başlamam gerekiyordu. Çok fazla vakit geçmişti aradan ve ben hala evdeydim. Evde olduğum için aslında bu kadar duygu yüklemesine maruz kalmıştım. Kendimi tanıyorum asla aşk böceği olmadım ama sanki yanımda birisini istiyor gibiydim bu aralar. Bu yüzden hemen çalışmaya başlamam gerekiyordu.

Aldıklarımla kasiyerin işi bittikten sonra onları market çantama koyup çıkışa doğru yöneldiğim sırada Tom'un kapıdan hızla geçtiğini gördüm. Bir yere yetişmeye çalışıyor gibi görünüyordu. Ne olduğunu anlamadan ayaklarım peşinden hareket etmeye başladı. Hızına yetişemediğimde sesimi duyduğumu fark ettim. Evet kendi sesimi.

"Tom!" bunu yaptım. Neden yaptığım hakkında en ufacık bir fikrim yok. Tanrım ben ne yapıyorum? Mantığım tamamen bedenimi terk etmişti. Ve koşarak uzaklaşıyordu benden anlaşılan, yakınlarımda bile değildi. Sesimi duyduğunda o da duraksayıp bana döndü. Ve ne istediğimi anlamaya çalışır gibi yüzüme baktı.

"Yüzüne ne oldu!"

"Önemli bir şey yok. Evet?"

"Nasıl önemli bir şey yok gözünün kenarı morarmış ve dudağın şişmiş! İyi misin?" elimi kaldırıp tam yüzüne dokunacakken bileğimden yakaladı.

"İyiyim dedim. Söyle." Bileğimi fena sıkıyordu. Ne bu sinir böyle? Ben sadece canının acıdığını düşündüğüm için.. Ben ne yapıyorum? Banane.

"Ne yapıyorsun? Bırak bileğimi." Sıkıca tuttuğu bileğimi anında bıraktı. Ardından sinirden kavrulmuş olan göz bebeklerinin odaklarını gözlerimden kucağımdaki çiçeğe çevirdi ve alaycı bir şekilde gülüp hızla arkasını döndü.

"Bu da neydi şimdi?" Bana aldırmadan yürümeye devam ettiğinde sinir bedenimi ele geçirmişti.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Hey!" bağrışlarıma aldırmayınca ona yetişip kolundan tutup kendime çevirdim.

FightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin