Fight

2.3K 86 10
                                    

Hava kararmadan önce hızlı adımlarla eve varmaya çalışıyorum ancak bu mümkün değil. Hava çoktan karardı. Etrafta çalışmayan sokak lambaları dışında yolu aydınlatan hiçbir şey yok ve bu çok can sıkıcı. Titreyen telefonumu cebimden çıkartıp aramayı yanıtladım. Ancak daha ben konuşamadan yüzüme kapandı. Şarjı bitecek zamanı mı bulmuştu şimdi? Telefonumu açılmaya zorlarken girdiğim çukur yüzünden telefon elimden kaydı ve yere düştü. Telefonu almak için hareket edeceğim sırada ayak bileğimden gelen sızı bana engel oldu. Ama burada oturup ayak bileğimle ilgilenemezdim bir an önce eve gitmem gerekiyordu.

Önüme gelen saçlarımı tek elimle sol omzuma alıp diğer elimle sağ omzumdaki çantayı sabit tutmaya çalışıyordum. Sonunda ayağımın sızısını görmezden gelip nereye düştüğünü göremediğim telefonuma bakmak için birkaç adım atıp yere eğildim ve elimi sağa sol üstün körü salladım. Hiçbir şey göremediğim karanlık iyice sinirimi bozmaya başlarken sinirle kafamı kaldırınca karşımda duran iki adama hemen soğuk bir bakış attım.

"Sanırım bu senin." Uzattığı telefonu görünce yüzümde bir rahatlama ifadesinin oturmasına engel olamadım.

"Çok teşekkür ederim." Elimi uzatıp telefonu alacağım sırada telefonu kendine doğru çekti. Yüzüme zorla yerleştirdiğim tebessüm yerini endişeye bırakırken bunu belli etmemeye çalıştım fakat ne kadar başarılıyım en ufak bir fikrim yok.

"Ih ıhh.. Farkındaysan elimde pahalı bir telefon tutuyorum bence kuru bir teşekkür bunu karşılamaz." Yüzüne yerleştirdiği pis sırıtışı görmezden gelmeye çalıştım.

Yapacak bir şeyim yoktu. Aptala yatıp 'Benden ne istiyorsunuz?' diye sormayacaktım yolda yolumu kesen ve ne istediği gayet açık olan serserilerle karşı karşıyaydım şuan. Bu sorunun yersizliği kendini apaçık belli ediyordu zaten.

"Tamam, o zaman telefon sizde kalsın." Yarın polise gidebilirdim. Adımlarımı hızlandırıp yanlarından geçeceğim sırada bir tanesi kolumu sıkıca tutarak beni kendine çevirdi.

"Yanlış cevap güzelim. İstediğimizin telefon olmadığını biliyorsun. Biz sadece yardım etmek istiyorduk." Kolumu elinden çekmeye çalıştım. Benimle dalga geçiyorlardı. Ve ben artık gerçekten korkmaya başlıyordum. Tenha ve bir kadar karanlık sokakta birisini görmek umuduyla etrafa bakındım. Ancak şaşırtıcı olmayan bir şekilde kimseyi göremedim.

"Bırak beni! Çekiştirme! Bağırırım! Yemin ederim bağırırım ve herkesi buraya toplarım!"

"Bağırırsan eğer olacaklara katlanırsın." Her şekilde bir şey olacaktı hiç değilse elimdekileri değerlendirmeliydim. Bolca alay bulunduran ses tonu üzerine yüzümü buruşturdum ve bağırmaya başladım.

Yanağıma yediğim sert tokat üzerine dengemi sağlayamadım ve yere düştüm. Afallamıştım. Yanağım yanıyor, dudağım sızlıyordu. Yerden kalkmaya çalıştığım sırada düşmenin etkisiyle kanamaya başlayan dizlerime ve ufak cam parçalarının girdiği elime baktım.

Mecburen ellerimdeki cam parçalarını yok sayarak gücümü toplayıp kalkmaya çalıştığım sırada karnıma yediğim tekme ile tekrar yere düştüm. Yüzüme batan taşlar ve camlar hemen kendini hissettirdi ve gözyaşlarım daha yeni oluşmuş izlerin üzerinden geçene kadar ağladığımı fark edemedim. Karnıma yediğim ikinci tekmeyle bütün dengemi kaybettim. Başım dönmeye başladığı sırada kusma isteğimi bastırmaya çalışıyordum.

Yediğim üçüncü tekmenin etkisiyle gözlerim kapanmaya başlarken sanırım hayal gücüm devreye girmişti. Duyduğum yumruk sesi üzerine gözlerimi açık tutmaya zorladım kendimi ancak pek başarılı olduğum söylenemezdi. Ara ara hatırladığım karelerde yerde ölü gibi yatan iki adam vardı.

En son gözlerimi açmaya çalıştığımda sanki birisinin kucağında taşınıyordum ya da bu sadece benim hayal gücümdü.

"Şhh kapa gözlerini.."

FightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin