~2~

627 38 11
                                    

Bir ay sonra...


"Artık eskisi gibi koşuyorsun. Baya hızlı" dedi Tarık elindeki portakal suyunu bana uzatarak. Koşu bandını durdurup elime havlumu aldım. Alnımı ve boynumu sildikten sonra portakal suyunu kafama diktim.

"Beni eskiden tanımadığını söylemiştin."

"Tanımıyordum ama adını çok duyardım. Senden daha manyak biri yoktu. Bu nedenle eski Esin'i istiyoruz. Güçlü olanını" diye açıkladı Tarık. Başımı salladım ve kum torbasına ilerledim. Ellerimi bandaj ile sardıktan sonra yumruklarımı kum torbasına geçirdim. Vuruşlarım git gide sertleşiyordu. Bunları nasıl yapıyordum, bir ayda nasıl bu denli değişmiştim bilmiyordum.

"Sinirli bir yapın vardı, her zaman her şeyi önceden planlardın ve-"

"Bunları bir çok kez anlattın Tarık. Aynı konuları duymaktan sıkıldım" diye kestim Tarık'ın lafını. Sanki ezberlememi istiyormuş gibi sürekli aynı şeyleri anlatıyordu. Anladık, eskisi gibi olmamı istiyorsunuz. Uzatmayın.

Bir süre sonra ellerimi indirdim ve bandajları söktüm. Su şişemi kafama diktikten sonra havlumu da alıp spor salonundan çıktım ve Dilan'a eşyalarımı hazırlamasını söyledim. Buz gibi bir duş iyi gelebilirdi. Yarım saat içinde duşumu alıp, Dilan'ın getirdiği eşyaları giydim ve odadan çıktım.

"Tarık, ben hazırım!"

"Geldim bende" dedi yanımda beliren Tarık. "Peki... Diğer iş için hazır mısın?"

"Emin değilim."

"Merak etme, sandığından daha kolay olacak" dedi Tarık. Kaşlarımı çatıp ondan tarafa döndüm.

"Adam öldürmek mi kolay olacak?"
Ruhsuz bir kahkaha attıktan sonra evden çıkıp arabaya yerleştim. Kolay olacakmış, mal mı ne. Uzunca ofladım ve Tarık'ın gelmesini bekledim. Çok kısa bir süre sonra arabada yerini aldı ve tam gaz bahsettiği depoya sürdü. Bugün ilk kez dışarıda bir iş yapacaktık. Bir ay boyunca sürekli antreman yaptım. Bunların bana lazım olacağını söylemişti Tarık. Malum bolca düşmanlarım vardı.
Eski kişiliğimin zerresini hatırlamıyordum ama tüm bunları sanki bir çok defa yapmışım gibi geliyordu. Öyle hissediyordum. Yine de içimde küçük bir tereddüt vardı. Ben nasıl adam öldürecektim ki?

Kucağımdaki çantayı açıp içinden iki silah çıkardım. Tarık'ın öğrettiği gibi mermileri doldurdum ve silahları hazır ettim. İşimi bitirdiğimde depoya yaklaştığımızı gördüm. O ân deponun önünde iki adamın dikildiğini farkettim.

"Kapıda iki adam var. Arabayla daha fazla yaklaşırsan işimiz başlamadan biter. Gerisini yürümeliyiz" deyip Tarık'ın arabayı sağ çekmesini sağladım. Arabadan indim ve kapısını olabildiğince sessiz kapattım. Derin bir nefes aldım ve depoya doğru, adamlara görünmeden yaklaşmaya başladım. Tamam, yapabilirdim. Düşmanlarıma boyun eğecek değildim. Yapmalıydım.

Depoya iyice yaklaştım ve arkamdan gelen Tarık'a bir işaret verdim. Tarık soluma gelip ne yapacağımı sordu. Cevap vermedim. Adamlar sağımızda kalmıştı. Deponun bir köşesinde onlar diğerinde biz vardık. Tekrar derin bir nefes alıp ayağımı abartılı derecede yere sürdüm.

"O ses neydi?" diye sordu adamlardan biri. İşe yaramıştı.

"Git kontrol et, bir aksilik çıkarsa işimiz biter" dedi tahminimce diğeri.
Adım sesleri duyduğumda hazırda bekledim. Adamı, yanımıza geldiği an yakalayıp ağzını kapattım ve kafasını çevirip bayılmasını sağladım. Tarık'a baktığımda olayı havada kaptı ve baygın adamın bedenini yanımızdan uzaklaştırdı.

"Diğer adamı çağır" diye fısıldadım geri gelen Tarık'a. Başını onaylarcasına salladı.

"Burada bir şey var, baksana!" diye seslendi Tarık. Tekrar adım sesleri duyulduğunda işe yaradığını anladım. Gelen adamı da diğeri gibi etkisiz hâle getirdim ve deponun ön kapısına ilerledim. Kafamı hafif uzatıp içeride neler olduğuna baktım. Deponun arka kapısını gözüme kestirip Tarık'a döndüm.

INTIKAM OYUNLARI 2 - Geri dönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin