Sabah uyandığım gibi koşuya gitmek için dışarı attım kendimi. Defne görse peşime adam takardı, bu nedenle kimse uyanmadan sessiz sedasız çıkmıştım evden. Parka doğru biraz koştuktan sonra dünden kalma bozuk midem beni yine yarı yolda bırakmış ve ağrımaya başlamıştı. Koşuya son verip parkta bir banka oturdum ve çevreyi izlemeye başladım.
Dün geç saatte hastaneden çıkıp eve gitmiştim. Defne beni soru yağmuruna tutsa da dinlenmek amaçlı odama kaçmıştım. Yok niye adamların birini eve göndermişim, yok telefon önemli miymiş, ya bir şey olsaymış falan filan. Durumu fazlaca abartıyordu ve bu canımı sıkıyordu.
Hayatımla ilgili hiçbir bilgim yoktu. Esin Karahan olduğumu biliyorum sadece. Ha bir de teyzem Defne'yi biliyordum. Kimdim, kimlerdendim, neden çevremde bir sürü adamlar vardı, neden silahlar patlıyordu etrafımda? Neden tüm bu işleri yapmam gerekiyordu? Daha nice sorular.
Defne de hiçbir şey anlatmıyordu.Ha unutmadan... Bir de tüm bu rüyalar, halüsinasyonlar, vizyonlar. Ne anlama geldiğini bile bilmiyordum. Defne'ye sorsam diye düşünüyorum ama sonra içimden bir ses buna karşı çıkıyor. Ne yapacağımı zerre bilmiyorum.
Oflayıp ayağı kalktığım sırada gözlerimin önüne adının Efe olduğunu öğrendiğim çocuğun gözleri geldi. Bu görüntü hiç gitmiyordu. Sanki evren bana bir şey gösteriyordu. Ya da hafıza kaybımdan dolayı hatırlamamı istiyordu. Ah canım evren, açık açık söylesen daha kolay olacak her şey...Can sıkıntısı ile tekrar eve dönmek üzere parktan ayrıldım. Yol kenarında yürürken birden çekilmemle beni tutan ellerden kurtulmaya çalıştım.
"Beni dinle!"
Sessiz ve sert emri ile rahat durdum. Yüzünü seçemiyordum."Ne istiyorsun benden?" diye sordum fısıltı ile. Önce etrafı kontrol etti, sonra tekrar bana döndü.
"Sana söyleyeceklerimi iyi dinle. Defne Karahan'a sakın güvenme. Büyük bir oyunun içindesin kızım, seni bozuk para gibi harcayacak. Seninle işi bittiğinde de seni öldürecek!"
"N-Ne diyorsun sen, anlamıyorum. Kimsin!?" dedim şok ile. Teyzemi nereden tanıyordu, ne oyunu, ne öldürmesi, ne oluyordu!?
Beni dinlemeyerek sözlerine devam etti."Hatırla" dedi. "Geçmişini hatırla. Kim olduğunu hatırla. Bunca yıl ne için, kimler için çabaladığını hatırla, düşmanını hatırla. Aileni hatırla, sana yapılanları ve kimin yaptığını hatırla. Eğer zorlanıyorsan, aileni Defne'ye sor. Anlatacaktır ama bunu yalanlarıyla süsleyecektir ve sende yalanları kovalayıp doğruyu bulacaksın, bulmalısın!!"
Kafam karışmıştı. Kimdi bu adam, ne diyordu? Hiçbir şey anlamıyordum.
Son kez "Hatırla" deyip kayboldu kafamı allak bullak eden adam.
Onun kaybolması ile gözlerimi araladım. Etrafıma baktığımda hala parkta olduğumu farkettim. Uyuyakalmıştım. Ne yani gördüğüm şey rüya mıydı? Uyarı? Ya da bilinç altı mesajı desek daha doğru olur. Her şeyi geçtim, bir insan otururken uyuya kalır mı ya!?Adamın söylediği kelime tekrar beynimde yankılandı.
"Hatırla..."
Tüm bu soruların cevapları, kafamın karışıklığı ve belirsizliğimin anahtarı beynimdi. Kaybolan hafızamdı. Benim bunu durdurmam lazım, hatırlamam lazım. Her şeyi hatırlamam lazım...
---
"Esin!"
Defne'nin seslenmesi ile odamdan çıktım. Sabah spordan döndüğümde hala herkesin uyuyor olması işime gelmişti, kimseye laf anlatmak durumunda kalmamıştım. Biricik teyzemin dırdırını hiç çekemezdim;
Neredeydin Esin! Ben sana tek başına koşuya gitme demedim mi! Ya bir şey olsaydı! Fasa fiso.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INTIKAM OYUNLARI 2 - Geri dönüşüm
Teen Fiction"Her şeyin bittiğini düşünüyorsun değil mi?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım. "Hazal intikamını aldı. Defne'yi hapse tıktı ve şimdi mutlu, öyle mi? Öyle değil Hazal, öyle değil" dediğinde ise dişlerimi sıktım. "Ne geveliyorsun?" "Bitmedi Hazal, h...