1 Ay sonra...
"Anne?"
"Efendim annem?"
"Ditme" dedi küçük çocuk harfleri kaydırarak. Ardından gözlerinden yaşlar süzüldü.
"Ditme Anne, bılakma beni."Eğilip çocuğun gözlerini sildi biri ve küçük burnuna bir öpücük kondurdu.
"Bir yere gidip geleceğim annem, geri geleceğim..."Ter su içinde açtım gözlerimi güne. Nefesimi düzene sokarken gördüğüm rüyanın etkisinden çıkmaya çalışıyordum. Geçen bir ay boyunca rüyalar, kabuslar veya halüsinasyonlar eksik olmuyordu. Bu rüyayı ise üçüncü kez görüyordum. Çocuğun gözleri aklımdan çıkmıyordu. Onu tanımıyor veya bu rüyanın ne anlama geldiğini bilmiyordum. Kafam bir hayli karışıktı.
Bazen ise güzel rüyalar görüyordum. Mutlu bir aile görüyordum ama yüzleri belli olmuyordu her seferinde. Öylesine huzurlu uyanıyordum ertesi gün.
Bazen de kabuslar peşimi bırakmıyordu. Silahlar, bıçaklar, bombalar ve en çokta kan görüyordum. Bazen çatışıyor, bazen dövüşüyordum. Ama sürekli birilerini koruyor ve bir şeyler çözmeye çalışıyordum. Halüsinasyonlar ise ardı ardını kovalıyordu. Film kesitleri bir gözlerimin önüne gelip, yirmi saniye sonra kayboluyordu. Tüm bunların ne anlama geldiğini bilmiyordum.Ve bunlardan kimseye bahsetmiyordum. Defne ve Tarık'a da anlatmamıştım hiç.
Geçen bir ay içinde daha fazla antreman yapmış ve bir çok operasyonu başarı ile tamamlamıştım. Adam öldürmek ne kadar başarı ise artık...
Evet, ellerim tamamı ile kirlenmişti. Gözümü kırpmadan çekip vurabiliyordum düşmanlarımı. Her ne kadar acımasız olmuş olsamda, adam öldürmek hiç ama hiç hoşuma gitmiyordu. Lakin Defne beni zorluyor ve âdeta beynimi yıkıyordu.Yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Duşumu aldıktan sonra üzerimi giyinip yatağıma tekrar uzandım ve gördüğüm rüyaları düşündüm. Sürekli küçük bir çocuk görüyordum, sarılarak uyuduğum bir adam, genç bir çocuk ve iki genç kız, olgun bir adam...
Kimdi bunlar? Neden benim rüyama giriyorlardı? Benimle bir ilgisi var mıydı? Of, kafayı yiyeceğim!"Esin! Kahvaltı hazır!"
Defne'nin sesi ile yataktan fırladım ve merdivenleri üçer beşer atlayıp mutfağa daldım. Masaya ulaştığım ân elimi uzatıp peynirlerden birini alacaktım ki Defne elime vurdu.
"Kızım bir bekle biz de oturalım."
"Söz konusu yemek olunca kimseyi bekleyemem ya" deyip tekrar peynire uzandım. Ama bu kez başarı ile ağzıma atmayı becerdim. Tarık da masaya oturduğunda kahvaltı yapmaya başladık. Yemeğe odaklandığım sırada masadaki muhabbet ilgimi çektiğinde ânında kulak kesildim. Yine bir görev hakkında konuşuyorlardı.
"Kamera kayıtları var ama bir türlü ulaşamıyorum. Kayıtlar elime geçse adamın mekanını kolaylıkla bulabilirim ama kayıtlar fazlası ile korunuyor" diye açıkladı Tarık sıkıntılı bir sesle. Defne ise düşünüyordu.
"Hiç mi şansımız yok?"
"Mümkünatı yok."
Dilan'a seslenip diz üstü bilgisayarını getirmesini rica ettim. Laptop'u açıp bir kaç şey yaptıktan sonra Defne ve Tarık'a yanıma gelmelerini işaret ettim. Durumu anlamaya çalışıp ânında yanıma geldiler. Bir şeyler daha yapıp geri çekildim.
"Aradığınız kayıtlar bunlar mı?" diye sordum düz bir sesle. Şaşırmış olmalılar ki bir süre cevap veremediler.
"E-Evet de... Sen... Yani nasıl?"
"Nasıl yaptığımı bilmiyorum, sanki bu işin ustasıymışım gibi geliyor" dedim anlamayarak. Görüntüleri nasıl aldım ki? Defne olayı çözmüş gibi kaşlarını kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INTIKAM OYUNLARI 2 - Geri dönüşüm
Teen Fiction"Her şeyin bittiğini düşünüyorsun değil mi?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım. "Hazal intikamını aldı. Defne'yi hapse tıktı ve şimdi mutlu, öyle mi? Öyle değil Hazal, öyle değil" dediğinde ise dişlerimi sıktım. "Ne geveliyorsun?" "Bitmedi Hazal, h...