~3~

496 29 3
                                    

"Teyzem mi?"

"Evet. Teyzen, Defne Karahan" dediğinde yüzüne çatık kaşlarla baktım. Teyzemin cezaevinde olduğunu söylemişti Tarık. Hattâ müebbet yediğini. Nasıl çıkmıştı? Gözlerim irileşti.

"Firar mı etti?"

Tarık başı ile onayladı.
"Onu ziyarete gittim ve seni bulduğumu söyledim. O ân sadece yanına gelmek istedi. Tek yolu kaçmaktı" diye açıkladı Tarık omuz silktikten sonra. Sanki bakkaldan ekmek aldığını anlatıyor, rahata bak!

"Nerede şimdi?" diye sorduğumda alt katı işaret etti. Başımı sallayıp aşağı indiğimde koltukta birinin oturduğunu gördüm. Muhtemelen oydu. Sesimi temizlediğimde başını bana çevirdi. Yüzünü, hatta vücudundaki açık yerleri gördüğümde afalladım. Çizik çizikti, yara bere içindeydi. İşkence çekmiş gibiydi. Ayaklanıp tam karşıma dikildi ve bana uzun uzun baktı. Yutkundu ve elini yumruk hâline getirip sıktı. Sinirliydi sanki. Bana tereddütle bakarken yüzünü inceledim. Bu yüz bana garip bir şekilde tanıdık geliyordu. Hani olur ya birini sadece bir-iki kere görürsünüz ve yıllar sonra tekrar gördüğünüzde 'Ben bunu bir yerden biliyorum?' diye sorarsınız kendinizce. Şuan tam da o sahnedeyim. Ben bu yüzü sanki bir yerden biliyordum ama emin değildim.

"Buyrun?"

"Esin" dedi düz bir sesle. "Benim, teyzen. Ama bana Defne diyebilirsin, fazla yaşlı sayılmam."

Bana doğru adımlarken yüzünü inceliyordum. Aşırı derecede tanıdık geliyordu ama bir türlü çıkaramıyordum. Kollarını kaldırıp bana sevimsiz sevimsiz sarıldığında bende aynını yaptım. Geri çekilip bir süre bana baktı. Anlamayarak kaşlarımı kaldırdığımda genişçe gülümsedi.

"Beni hatırlamıyorsun değil mi?" diye sorduğunda başımı iki yana salladım.

"Maalesef."

Gülümsedi. "Olsun. Zamanla alışırsın bana" dediğinde sahte sahte gülümsedim. Nedense kanım pek ısınmamıştı. İlk görüşte itici veya sevimsiz bulursunuz ya bazı insanları? Defne her ne kadar teyzem olursa olsun, ondan ânında soğumuştum. Bilmiyorum, belki zamanla değişirdi ama şuanlık bir şey diyemeyeceğim.

"Firar mı ettin?" diye sorduğumda başını salladı. "Benim için mi?" Başını yine salladı. "Teşekkür ederim" dedim ona sarılırken. "Beni yalnız bırakmadığın için."

Evet, bunları bilerek söyledim. Gerçekten teşekkür edecek değildim herhalde. Sadece ondan işkillendiğimi anlamasın diye rol yapıyordum. Bana şaşkınlıkla baktığında da bunu gayet iyi yaptığımı anlamış oldum. Koltuğa oturduğumda yanıma oturdu.

"Keşke hep böyle olsaydın" diye kendi kendine mırıldandığında anlamayarak ona baktım.

"Nasıl yani?"

"Boşver."

Başımı sallamakla yetindim. Bir süre sessiz kaldıktan sonra bakışlarımı ona çevirdim.
"Sana ne oldu?" diye sordum çatık kaşlarla. Vücudunu kaplamış olan çiziklerden bahsettiğimi anlamıştı. Sinirlendiğini gizlemeye çalışsa da pek beceremiyordu.

"Cezaevinden hatıralar işte. Takma kafana" deyip kestirip attı. Başımı anladığımı belirtircesine salladım. Tam o sırada Tarık yanımıza geldi. Defne'ye garip bir bakış attıktan sonra bana döndü.

"Antreman vakti."

Evet, geceleri de antreman yapma gibi bir huyumuz vardı. Başımı sallayıp ayaklandım ve doğruca antreman yaptığım salona gittim. Dilan sağolsun her şeyi hazırlamıştı. Spor eşyalarım, su şişem, havlum vesaire hepsi hazırdı. Hızla üzerimi değiştirip spor eldivenlerimi taktım ve kum torbasını yumruklamaya başladım. Üzerimde olan bakışları hissetsem de aldırış etmeden antremanıma döndüm.

INTIKAM OYUNLARI 2 - Geri dönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin