Medya:Metallica - The Unforgiven II
Odaya dolan gri ışıkla gözlerimi açtım.Alfred perdeleri açmakla uğraşıyordu.Uyandığımı farkedince bana döndü.
"- Günaydın Bayan Davis.Bugün kesinlikle daha iyi görünüyorsunuz."
Hala acıyan gözlerimi kırpıştırarak üzerime baktım.Üstümde Minionslu bir pijama takımı vardı.Benim değildi ama bayılmıştım.Ve kesinlikle düne göre temizlenmiştim.Bir dakika!Durun,durun!Beni kim giydirdi?Ve dahada önemlisi kim yıkadı?Yüz ifademden ne düşündüğümü anlamış olmalı ki Alfred kıkırdadı:
"- Ah merak etmeyin.Bunları biz yapmadık.Arkadaşınız Anatolia sizinle ilgilendi."
"- Beni yıkayıp giydirdi ve uyanmadım öyle mi?"
"- Sanırım Efendi Wayne size verdiği suda bir takım değişikliklerde bulunmuş.O..."
"- Bunu kibarca söylemek zorunda değilsin Alfred.İlaç atmış değil mi?"
"- Sadece sizi biraz yatıştırması için."
"- Ve ona karşı çıkamamam için değil mi?"Hain,lanet,pis!!!
Tıklayan kapıyla gözlerimi oraya çevirdim.Bu Anatolia'ydı.
"- Nasılsın Amber?Ah dün o kadar korktum ki!Eve gelmedin ve sana ulaşamayınca delirdim.Ne oldu?Her şeyi baştan anlatıyorsun.Ya da dur.Bir şeyler yiyelim öyle anlat.Çok açım."
Yanıma geldi ve sandalyeye binmeme yardım etti.Banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra salonlardan birine girdim.Neyseki doğru odaydı.Alfred mükemmel bir kahvaltı hazırlamıştı.Aslına bakarsanız odaya gelirken trip atıp yemek yememeyi düşünüyordum ama tekrar düşündüm de.Tanrım bu sofra!!Ağzımın suları akıyordu.Masa resmen beni kendine çağırıyordu.Çeşit çeşit içecekler,adını bile bilmediğim envayi çeşit yiyecekle donatılmıştı.Vay be!Demek zenginler için kahvaltı böyle bir şey.Benim iyi kahvaltı anlayışım mısır gevreği ve sütten oluşuyordu.
"- Büyülenmiş gibisin."
Arkamdan gelen ani sesle sıçradım.Bruce her zamanki siyah takımlarından birini giymişti.Jilet gibi görünüyordu.Buz mavisi gözleri kıyafetiyle müthiş bir tezat oluşturmuştu.Minionslu pijamamla yanında gayet iyi durduğuma emindim.Çok uyumluyduk!!!
"- Hayır sadece dalmışım.Ama cidden müthiş görünüyor.Ellerine sağlık Alfred."
Bu evdeki tüm işleri Alfred'in yapıyor olması tuhaftı.Bu kadar zengin biri neden evde tek bir kişiyi çalıştırıyordu ki?Üstelik Alfred epey yaşlıydı.
"- İlgini en çok çeken şeyi buldum" dedi."Her türlü yiyecek.Jelibonlar,kahvaltı masaları.Hayır diyemiyorsun.Anında yumuşuyorsun.Garip olansa bu kadar yemeyle nasıl hala bu derece ufaksın?" dedi ve güldü.Gözlerimi bir kedi gibi kıstım.Ağzımı açıp çirkinleşecekken Alfred benden önce davrandı:
"- Efendi Wayne'i gülerken görmek güzel."
Bu lafla birlikte az önceki sinirim ve söylemeye karar verdiğim tüm sözler anında zihnimden uçup gitti.Bencede onu gülerken görmek güzel oluyordu.Genelde soğuk olan mavi gözleri ışıldıyor,sert yüz hatları gevşiyordu.Farkettimde benimle birlikteyken genelde gülümsüyordu.Bu düşünceyle bende gülümsedim.Hey!Gülümseme falan yok.Ciddileş Amber.Seni komik bulduğundan gülümsüyordur.Gülünecek haldesin çünkü.Yüzümdeki gülümseme bu düşüncelerle birlikte silinip gitmişti.
Kahvaltıya geçtik ve Anatolia olan biteni bana baştan sona anlattırdı.Hemde her şeyi.İlk seferinde olduğu gibi ikincisinde de anlatması zor olmuştu.Şehrin en azılı suçlusu tarafından tehdit ediliyordum.Yaşaması anlatmasından çok daha zordu.Olia gözlerini belertmiş bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GOTHAM ||
Fanfiction"Sözlerimizi bitirmeden evvel sana son bir tavsiyede bulunmak istiyoruz: "Yeşil Saçlı Adam" Dileriz onu görme talihsizliğini yaşamazsın.Bu şehirde belki de karşılaşmayı isteyeceğin son kişi kendisidir.Sakın niye deme.Neden bahsettiğimizi elbet sen...