***Olan kısım Dracula kitabına göndermedir.Mina Jonathan'ın nişanlısıydı ve Kont kızı ele geçirmeye çalışıyordu.Onu gerçekten sevip sevmediğine karar vermekse Mina'ya kalmıştı.
Multideki şarkıyı da dinleyin.Güzide bir şarkımızdır:DÇürümüş tüm sevgiler,dünyamı siyaha çevirdiler.
"- Amber!Artık şuradan çıkmazsan ben gireceğim ve pekte nazik olmayacağım.Seni aşağıda bekliyorum."
Bruce'un kapının diğer tarafından gelen sert sesiyle dalmış olduğum kitaptan başımı kaldırdım.Yaklaşık iki gündür durmaksızın kitap okuyordum.Evet iki gündür.Kendimi malikanedeki kütüphaneye kapatmıştım.Geçen süre zarfında sadece yemek ve uyku ihtiyaçlarım için kütüphaneden çıkmıştım.Neden diye sormayın.Nedeni gayet belli.Tanrım.Onunla öpüştüm.Hemde öyle küçük masum bir öpücük falanda değildi.Basbaya öpüşmüştük.Öperken bunu düşünmemiştim ama şimdi deli gibi utanıyorum.Sırf bu utancım yüzünden bile ne kadar çocuksu olduğumu düşündüğüne emindim.Takıldığı diğer kızlar böyle yapmazdı çünkü.Oldukça ağır olan kalıp kitapta kaldığım yeri işaretleyip kapattım.Bram Stoker'in Dracula'sı.Dünden beri okuyordum ve bitmek üzereydi.Gülümsedim.Gerçek bir eser kendini daima belli ediyordu.Stoker kitabını adeta nakış nakış işlemişti.Kitapta en sevdiğim şey Jonathan'ın başta nazik görünen Kont'un gerçek yüzünü yavaş yavaş öğrenmesi ve öğrendikçe de dehşete kapılmasıydı.Hissettiği o derin çaresizlik ve panik bana henüz iki gün önce yaşadığım şeyleri hatırlatmıştı.Ama ben şanslı olan taraftım sanırım.Jonathan'ın yardımına koşan bir Batman'i yoktu nasıl olsa.
Bu kısa süren inzivam iyi bile gelmişti.Gotham'a geldiğimden beri rahat bir nefes alamamıştım.Sadece Joker ve tehditlerinden de bahsetmiyorum.Bu Batman olayı da beni fazlasıyla yormuştu.Oturup sakin kafayla kitap okumak,düşünmek düşüncelerimi biraz olsun toparlamamda yardımcı olmuştu.
Yandaki değnekleri alıp inleyerek doğruldum.Evet değnekler.Tekerlekli sandalyemin başına son gelenlerden sonra yeni bir şeye ihtiyacım olmuştu.Artık ayaklarımı oynatabildiğimden değnek almıştık.Daha doğrusu Bruce almıştı.Ücretini uzattığımdaysa bana o bilindik soğuk ifadesiyle bakmış ve gözleriyle parayı yerine koymamı işaret etmişti.Başta buna bozulsamda sonradan umursamamıştım.Milyarder adam bir çift değnek aldı diye batacak değildi.Kendisinden bucak bucak kaçtığımdan iki gündür tek görüşmemiz buydu.Ama anlaşılan artık sabrı taşmıştı.
Değneklerin yardımıyla seke seke odadan çıktım ve salona girdim.Bruce çözülmüş kravatı ve düğmeleri açılmış beyaz gömleğiyle koltuğa yayılmış oturuyordu.Şirketten yeni gelmiş olmalıydı.Gözleri kapalıydı ve elleriyle şakaklarını ovuyordu.Sıkıntılı ve yorgun görünüyordu.Sıkıntılı ve yorgunken bile ne kadar mükemmel olduğundan bahsetmiş miydim?Ah bunu söylediğimi unutun.
Kapalı gözlerine dikkatle baktım.Gözlerini açmadan konuştu:
"- İncelemen bittiyse yanıma otur." Tanrım.Dünyanın çekirdeğine doğru giden bir tünel kazıp batabildiğim kadar derine batmak istiyordum.
Tam ağzımı açacakken ellerini kaldırdı ve beni susturdu.
"- Daha fazla bahane istemiyorum.İki gündür o bahaneleri yeterince dinledim zaten." Dudaklarımı büzdüm ve yan tarafındaki kanepeye oturdum.Çıtır çıtır yanan şömineden yansıyan ışıkta yüzü sanki mümkünmüş gibi daha da mükemmel görünüyordu.Uzun kıvrık kirpiklerinin gölgesi yanaklarına düşmüştü.İçimde onlara dokunmak için inanılmaz bir istek oluştu.Gözlerimi kaçırdım ve silkelendim.Kendine gel Amber.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GOTHAM ||
Fanfiction"Sözlerimizi bitirmeden evvel sana son bir tavsiyede bulunmak istiyoruz: "Yeşil Saçlı Adam" Dileriz onu görme talihsizliğini yaşamazsın.Bu şehirde belki de karşılaşmayı isteyeceğin son kişi kendisidir.Sakın niye deme.Neden bahsettiğimizi elbet sen...