kırk iki

2K 128 60
                                        

"Nereye gidiyoruz?"

Sorum üzerine önümde hızlı adımlar atan Emma bana döndü.

"Seni gerçeklerle yüzleştirmeye."

Cevabı nedensizce gülümsetmişti. Bir aralar düşmanım olan kız kuzenim çıkmıştı. Şimdi de kimsenin yapmadığını yapıp beni gerçeklerle yüzleştirecekti.

Ormanda veya ıssız bir yerde değildik. Her taraf ışıklarla kaplıydı ve işlek bir caddeydi.

Beni kolumdan tuttu ve aynı hızla yürümemizi sağladı. Burası şehrin en işlek caddesi olabilirdi. İnsanlara bakarken bazılarının telaşı, bazılarının ise suratsızlığı dikkatimi çekmişti.

Burada yaşamama rağmen niye hiç burayı görmemiştim?

En sonunda giyim mağazasına girdik ve Emma'nın tanıdığı biriyle konuştuk. O sırada aklıma gelen soru ile Emma'yı durdurdum.

"Sen benim kuzenimsin ama hangi taraftan?"

"Baban amcam oluyor, tiksindirici."

Niye bu kadar nefret ediyor ki diyemiyordum çünkü haklıydı. En sonunda ofis odasına girdiğimizde gördüğüm kişi ile kaşlarım çatılmıştı.

Karşımda duran kişi teyzemlerin komşusu olan adamdı.

"Amca kızını getirdim."

-

Justin Bieber

Faith ve Emma'yı takip etmiştim. Büyük ihtimalle Faith babasının kim olduğunu öğrenmişti ve pek iyi durumda değildi.

Mağazanın kapısının önünde duruyordum ama içeri dalıp Faith'i çıkarmak içinde deliriyordum.

Son zamanlarda yüzü hep düşüktü ve ne olursa olsun mutlu olamıyordu. En sonunda Emma'nın yardımları ile gerçekleri öğrenmişti. Ben yapamazdım.

Mağazanın içinden gelen ağlama sesi ile kendimi o tarafa çevirdim. Faith eliyle ağzını kapatmış hızlı bir şekilde dışarı geliyordu.

Kafası o kadar dağınıktı ki; yanımdan hızlıca geçecekti. İzin vermeden kolunu tuttum. Onu kendime döndürerek sıkıca sardım.

Saçını öptüm. Yaşadığı şeylerin acısını en aza indirmek için elimden gelen her şeyi yapacaktım.

Emma yanımıza gelince bana baktı ve "Bence bugün sende kalsın, kafasını boşaltması gerekiyor. Yarın görüşürüz," dedi.

"Teşekkürler," diyerek Faith'i arabaya bindirdim ve evime götürdüm.

-

"Sana her seferinde zahmet veriyorum."

Faith'in dediği şeyi umursamadan kendi tişörtlerimden ona uzattım.

Altına ise annemin eşofmanlarından verdim. Yorgun gözüküyordu bu yüzden üzerine gitmemek için soru sormaktan vazgeçmiştim.

Bir anda, "Her şey için teşekkür ederim," diyerek sarıldı. Çenesinin omzuma yaptığı baskı hoşuma giderken kollarımı beline sardım. Saçlarının muhteşem kokusu ile başımın dönmesi kaçınılmazdı.

Yüzünü karşıma getirdiğinde onu öptüm. Karşılık verdiğinde adımlarımız harekete geçmişti. Onu dolaba yaslarken elim tişörtünün içine gitmiş, belinde takılı kalmıştı.

Tenini okşuyordum ve bu onun hoşuna gidiyordu. Elini yanağıma koyduğunda öpücüğünü derinleştirdi. Ben ise ellerimi teninde gezintiye çıkarmıştım.

Uzun zamandır buna ihtiyacım vardı. Nefes almak için geri çekildiğinde gülümseyerek baktı. Gülmesi için her şeyi yapardım.

Burnumu boynuna götürdüm ve kokusunu içime çektim.

Ben bu koku olmadan yaşayamazdım.

birazda Justin anlatsın

yorum bekliyorum

texting // jb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin