yirmi üç

3.1K 155 100
                                    

Bilinmeyenin Justin olduğunu öğrenip ona bağırmamdan sonra annesinin benim için hazırladığı yatağa gittim ve uyudum.

Belki uyku iyi gelirdi diye düşünmüştüm. Haklıymışım.

Sabah kalktığımda elimi yüzümü yıkayıp kıyafetlerimi giydim. Justin ile karşılaşacak olmam beni biraz strese sokuyordu.

Mutfağa indiğimde Justin ve Pattie kahvaltı yapıyorlardı. Justin yanına oturmam için yana kaydı ve bana yer açtı. Gittim ve oturdum.

Sabah kahvaltı yapmayı sevenlerden değildim, o yüzden pek bir şey yemedim. Daha sonrasında Justin ile okula gitmek için evden çıktık.

"Arabayla da gidebiliriz istersen ama ben yürümekten yanayım," dedi Justin.

Hava güzeldi, yürümekte pek bir sakınca yoktu.

"Bana daha çok 'Araba ile mesafe kısalacak ve konuşamayacağız o yüzden yürüyelim,' dermiş gibi baktın," deyip güldüm.

O da gülümsedi ve yürümeye başladık.

"Seni kırdığımın farkındayım. Yani sonuçta senin yerinde olsam bende aynı şeyleri düşünürdüm. Sadece şunu bil, seninle asla dalga geçmedim. Hatta mesaj atma sebebim sana gerçekten yardım edebilmekti. Sıkıntıların olduğunun farkındaydım. Her gün okulun o sessiz yerine geçip ağlarken aslında hep yanındaydım."

Dedikleri kalbimin en derinine yerkeşmişti.

"Peki neden benim için Emma ile kavga ettin?"

Ensesini kaşıdı.

"Emma ile olan ilişkimiz çıkar ilişkisiydi. Benimle eski sevgilisini kıskandırmak için çıkıyordu. Başarılıda oldu."

"Peki senin çıkarın neydi?"

"Yeni arkadaşlar."

Dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Justin ben seni ne kadar sevsemde bizim olamayacağımızı biliyorum. Senin bir ailen var, benimkiler kayıp. Evin var, benim daha evim bile yok!"

Aniden kolumdan çekti ve kendine çevirdi.

"Benim evim senin evin sayılabilir bundan sonra. Saçma sapan konuşma. Zaten annem ayrı bir eve taşınacak iş yeri uzak diye. Ev bulup alana kadar bende kalabilirsin. Bir daha bunun hakkında herhangi bir şey duymak istemiyorum."

Yere baktım çünkü o uzun konuşma yaparken benim gözlerimin içine bakıyordu.

Çenemden tuttu ve ona bakmamı sağladı.

"Tamam mı?"

O kadar güzel bir ses tonu ile söylemişti ki, hayır demek imkansızdı.

-

Okulda Justin ile pek karşılaşmamıştık. Bende böylece derslere odaklanabilmiştim.

Çıkışta ise her yerde aramama rağmen Justin'i bulamamıştım. Aramalarıma cevap vermiyordu ve ben evin yolunu bilmiyordum. Okulun bahçesinde ki taşa oturdum ve ne yapmam gerektiğini düşündüm.

O sırada merdivenlerden gelen gülme sesleri o tarafa dönmeme sebep oldu. Justin ve Emma sarmaş dolaş bir şekilde bu tarafa yürüyordu.

Gözlerim dolmaya başlayınca o manzaraya arkamı döndüm ve gözlerimi sildim.

Ne sanıyordum ki? Beni sevebileceğini mi?

"Faith," seslenmesi üzerine ona dönmedim. Okuldan çıktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Nerede kalacaktım? İlk önce eşyalarımı almam gerekiyordu tabii.

Ani hızla arkamı döndüm ve Justin'i tek gördüm.

"Beni evine götürür müsün? Eşyaları alacağım."

"Faith sen yanlış anla-"

"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum."

Derin bir nefes aldım ve ona bakmadım. Dibime kadar girdi. Boyu benden uzun olduğu için başımı hafif kaldırdım.

"Niye dibime giriyorsun? Rahatsız oluyorum."

Güldü.

"Rahatsız olsaydın geri çekilirdin."

İnadına geri çekilmedim ve suratına bakmaya devam ettim. Üzerime doğru eğildi ve yanağımdan öptü. Teması kesmeden kulağıma doğru geldiğinde titremeye başladım.

"Emma bana teşekkür etmeye geldi," dedi yavaşça nefesini üflerken.

"Daha sonra sen onu kıskandın."

Başımı kaldırdım ve gözlerimi yüzünde gezdirdim.

"Onu kıskanmadım."

"Bu meseleyi evde konuşacağız," dedi ve elimden tuttu.

-

"Karışık meyve suyu mu portakallı mı?"

"Karışık," deyip yatağına oturdum. Pattie bugün eve geç gelecekti. O yüzden bizde konuşalım diye odasına çıkmıştık.

Justin meyve sularını getirdi ve cipslerin yanına koydu. Bende hemen meyve suyumdan içtim.

O ise beni izliyordu.

"Dudağın," dedi eliyle işaret ederken. Dudağımın yanında çikolata yediğim için iz kaldığını biliyordum ama silmeye üşenmiştim.

Güldüm ve elimi ize götürdüm. O sıra elimi tuttu ve bana yaklaştı. Hayır hayır hayır.

Kalbim benden izinsiz daha hızlı atmaya başladığında yutkundum.

Dudağımın yanına yaklaştı ve orayı öptü. Daha sonra ise gözlerime baktı. Yavaş bir şekilde dudaklarımın önünde durdu. Yaklaşırken benden izin ister gibi bakıyordu. Bir cesaret ile ona yaklaştığımda dudaklarımız birbirine kenetlenmişti bile.

Elimi ensesinde ki saçlara götürdüm. O ise belimden tutuyordu. Küçük bir öpücüğün büyüyüp ateşlenmemesi için kendimi geri çektim.

"Yanakların kıpkırmızı," dedi ve yanaklarımı öptü.

Biz daha demin ne yapmıştık?

ilk öpüşmelerinide yaptık artık evlenmek zorundalar jsnfjensqknzakznajxjsj

texting // jb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin