YİRMİ DÖRT
Farkındalıkla bir anda burun buruna geldim. Gerçekten Sehun'dan hoşlanmaya başladığımı düşünüyordum. Gün doğumuna olan ilgim bile kaybolmuştu, sanırım artık sadece Sehun'a bakıyordum. Uyan Paige! Bir iblise aşık olamazsın!
"Bu ilk kez böyle hissedişim." konuştuğunda Sehun'a anlamayarak baktım. Neyi hissedişi?
"Ne demek istiyorsun?" sordum. Sesimi bulmayı başarmış olmam iyiydi.
"Açıklayamıyorum." omuz silkti. "Sadece değişik hissediyorum... Ama hoşuma gitti." dedi gizemli bir şekilde.
Kaşlarım merakla çatıldı. Hiçbir zaman ne düşündüğünü direk söyleyen biri olmamıştı. Ama... benimle aynı şeyi hissediyor olabilir miydi?
Hayır.
İmkansız. Sehun kendini aşk gibi saçma şeylerle ilgilendirmezdi. Yine aptalça düşüncelere kapılmıştım. "Biraz daha durmak ister misin?" diye sordu.
Bakışlarımı çevirdim. Benimle normal olarak konuşuyordu, neden heyecanlanmıştım ki şimdi? "İster misin? Sana uyar mı?" sordum.
"İçgüdülerim bana sorun olmadığını söylüyor." dedi. "Ayrıca, burada kalmak istiyorum. Senileyken iyi."
Alt dudağımı ısırdım. Neden kalbimi hızlandıracak sözler söylüyor?! Bu his hoşuma gitmedi, hiç doğru değil.
"Burada neyimiz varmış?" Cam kapının yanında duran bay Damon'a bakmak için arkamızı döndük. Rahatlıkla nefes verdim. Bir an Aleister olduğunu sanmıştım.
"Baba" dedi Sehun.
"Günaydın efendim." Selam verdim.
O sadece ikimize de gülümsedi. "Birlikte gündoğumunu izliyorsunuz ha?" Dedi korkuluklara yaklaşırken. "Hatırlıyorum da eskiden Helena ile birlikte izlerdik." Diye anılarından açtı konuyu.
"Bu çok güzel efendim." Deyip gülümsedim.
Bize doğru bakıp kıkırdadı. "Öyle" kafasını salladı. "Ve siz ikiniz ne kadar sevimli gözüktüğünüzden bir habersiniz.
"Ne?" Sehun ve ben aynı anda tepki verdik.
"Upss... Şimdi bir anda durumu tuhaflaştıramam, değil mi?" Güldü.
Anlamamış gibi yapıp tuhaf bir şekilde güldüm. Sehun konuyu değiştirmek için "Neden buradasın?" diye sordu.
"Her sabah olan günlük gezimi yapıyordum ve tesadüfen karşıma bu olağanüstü görüntü çıktı." Sırıttı.
"Aah..." diye başladım ama buna nasıl bir cevap vermem gerektiğini bilmiyordum.
"Gündoğumunu kast ediyorum." Önce benim omzumu sonra Sehun'unkini patlatladı. "Birkaç dakika sonra ofisimde olun. Çalışanlarıma kahvaltı hazırlamalarını söyledim." Dedi çıkmadan önce.
Ve böylece tuhaflık başladı. Tamamen sessizlik içinde kaldık. "İçeri dönmeliyiz." Dedim tuhaflığı ortadan kaldırmak için.
"Hey Paige" diye seslendi arkamı döndüğümde.
"Evet" tekrar ona döndüm.
"Eğer babam ve kardeşlerimin planı işe yararsa, ve eğer amcamı yenmeyi başarırsak... eski hayatına dönmek için bizi bırakır mısın?" Diye sordu.
Bir süre durup her şeyi düşündüm."Normal hayatımı geri istemediğimi söylersem yalan söylemiş olurum." Gülümsedim. Ama gözlerinde ufak bir hayal kırıklığı görebildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TWO FACED
FanfictionPaige Dee kardeş olan 12 gizemli erkekle aynı evde kalmaya zorlandı. Ev sahipleri tarafından pek sıcak karşılanmadı ve en önemlisi, evin en küçük erkeğinin -sehun- yanına bile yaklaşması yasaklandı. Ancak, tabii ki bu onu durdurmadı. Sehun'u tanımak...