OTUZ BİR

663 58 6
                                    


Üzerimdeki sabundan kurtulurken ellerimi öfkeyle saçlarımın arasından bugün için n. kez geçirdim. Sonunda bitirdiğimde bir havlu kaptım ve kendimi kuruladım. Bir süre birinin olup olmadığını anlamak için odamı dinledim. Odanın boş olduğunu anlayınca hızlıca giyecek kıyafet aldım ve değiştirebilmek için tekrar tuvalete koştum.

Normal kıyafetlerime büründükten sonra odama gittim ve yatağıma oturdum. Resmen durmuş kapıyı izliyordum. Sehun'a söylemenin yollarını arıyordum ama ne olursa olsun utanç duymaya mahkumdum ve ikimiz için de çok tuhaf olacaktı. Keşke neler olduğunu hatırlasaydı diyorum. Öylesi benim ona açıklamamdan çok daha kolay olurdu!

Ona öylece küvette o şeyi yaptığımızı söyleyemezdim ya! Hala aklımı okuyabiliyor olsaydı bu kadar sorun olmazdı ama okuyamıyordu işte. Bu kadar şeyi düşünmek beynimi bulandırıyordu ve vücudumun hala ağrıyor oluşu da hiç yardımcı olmuyordu.

Sadece düşününce bile suratım kızarıyordu. Kendimi bir sapık gibi hissetmeye başlıyorum. Sehun olanlardan habersizken her şeyin farkında olan bendim. Bundan sonra benim hakkımda ne düşünecekti?!

Kapıda bir tıklatma duyunca nerdeyse yataktan düşüyordum. "Paige, artık gelebilir miyim?" Hayır diye bağırmak isterdim ama Sehun'a bir açıklama borçluydum... Ne kadar utanç verici olursa olsun.

"Evet, gel." Dedim.

Kapı açıldı ve o içeri girdi. "Lütfen, kapıyı sonuna kadar açık bırak." Dedim hızlıca. Sehun önce anlamayarak baktı ama sonra dediğim gibi yaptı. Böylece bir şey olursa kapıdan koşarak kaçabilirdim. Sehun diğer taraftaki koltuğa oturdu ve sorgulayan gözlerle bana baktı.
Bu sırada ben de ona bakıyordum. Saçları hala ıslaktı. Taramaya tenezzül etmemiş gibi duruyordu, tıpkı benim gibi. Saçlarım hala karmakarışıktı ve Sehun'la olan sorunlarım yüzünden düzeltmeye uğraşmamıştım.

Nasıl başlayacağım şimdi?!

"Sen iyi misin? Biraz şey gözüküyorsun... Kırmızı." Dedi. Biri bizi yemek için falan çağırsa olmaz mıydı böylece artık konuşmamız gerekmezdi? Ama tabii o zaman da konuyu herkesin içinde açabilirdi ve her şey çok daha kötü olurdu.

Ona iyi olduğumu gösteren bir hareket yaptım ve ona baktım ama o hala bana bakıyordu bu yüzden yine gözlerimi kaçırdım.

"O zaman... şey... Hiçbir şey hatırlamıyor musun?" Diye konuya girdim.

"Gerçekten hatırlamıyorum." Kafasını salladı. "Hatırladığım son şey sana yanıma yaklaşmamanı söylemem." Anında omuzlarım çöktü. Demekki ona anlatmam gerekecek. "Form değiştirdim, değil mi?" Dedi.

"Evet, değiştirdin." Dedim.

Yere baktı ve dudağını ısırdı, muhtemelen suçluluk yüzünden... Ki öyle hissetmemeliydi. "Özür dilerim, sana söyleyecektim ama sen ortadan kayboldun ve sonra bir sürü şey oldu." Kaşlarım çatıldı. Neden özür diliyordu ki? "Diğer ben ile konuşabiliyorum."

"Ne?" Dedim anlamayarak.

"Sadece iki kere oldu ama. Aynaya bakıyordum ve diğer formumu gördüm. Benden farklı ve konuşma şeklini sevmiyorum, özellikle konu sen ise." Diyerek anlattı. Diğer formuyla konuşabiliyor mu? Bu nasıl mümkün olabilir? "Beni kontrol edebileceğini söyledi ve kafam allak bullak oldu.
Sen tuvalete gittiğinde pes etmemi ve kontrolü ona bırakmamı söyledi. Karşı koymaya çalıştım. Yemin ederim çok uğraştım... Ama sonra şu berbat baş ağrısı geldi, ardından sen dışarı çıktın ve seni görünce her şey daha kötü oldu. Onun daha güçlendiğini benim de kontrolümü kaybettiğimi hissettim." Dedi.

Boğazımdaki yumruyu yutkundum. Bu şu anda tehlikeli olduğu anlamına gelir. İblis formu her an ortaya çıkabilir ama artık korktuğumu hissetmiyorum. Yemin ederim sanki artık kendimde değilim. Bir şeyler farklı hissettiriyor ama ne olduğunu bilmiyorum!

TWO FACEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin