KIRK DOKUZ

679 47 56
                                    

Çok kötü bir baş ağrısıyla uyandım. Yataktan kalkarken inlememi bastıramadım. Soğuk bir duş alabilmek için banyoya gittim. Bir daha içmeyeceğime eminim. Olanları zar zor hatırlayabiliyorum. En son Jiyong ile muhabbet ettiğimizi hatırlıyorum, sonrada eve geldiğimizde olanların bir kısmını. Gerisi bulanık.

Hazırlanmam tamamlanınca aşağı indim, hepsi yemek salonundaydı. Yemek yemeyi yeni bitirmişlerdi.

"Daha iyi hissediyor musun Paige?" diye sordu Chen.

İrkildim. "Bağırma." diye homurdandım. Sesi sanki beynimde yankılanıyordu.

"Bağırmıyorum ki," dedi Chen. "Kötü bir akşamdan kalma ha?"

Başımla onayladım. Akşamdan kalmalığın kötü oluşunu abartı zannediyordum. Şimdi kötü kelimesi hafif kalıyor.

Bir şey kafama çarptı. Döndüm ve katlanmış bir gazete tutan Baekhyun'u gördüm.

"Bu ne içindi?" diye sızlandım.

"Hiçbirimiz olmadan Jiyong ile içki partisi yapmışsın. Fazlasıyla sarhoştun ve düz yolda zor yürüyordun." deyip azarladı beni.

"Kötü bir şey yapmadım, yemin ederim bir daha içmeyeceğim. Bu baş ağrısı korkunç." dedim.

Suho gazeteyi Baekhyun'un elinden alıp hafifçe kafama vurdu.

"Niye vuruyorsunuz?!" diye çıkıştım.

"Dün sarhoşken ne kadar sorun çıkardığını biliyor musun sen?" diye sordu Suho.

"Çok bir şey hatırlamıyorum." iç geçirdim.

"Buraya gel Paige, senin için sıcak çikolata yaptım." Dedi Kyungsoo beni yemek masasına çekerken. "Azarlamadan önce en azından yemek yemesine müsaade edin. Baş ağrın için ilaç da var." diye ekledi.

Oturup sıcak çikolatadan bir yudum almadan önce ona gülümsedim. "Jiyong'a sorun çıkardım mı?"

Ne kadar huysuz gözüktüklerine bakılırsa yanlış soruyu sordum.

"Jiyong iyi," dedi Xiumin. "Onun da kafası biraz iyiydi ama senin kadar sarhoş değildi. Baya mutluydu tabi."

"Tabii mutlu olur." diye homurdandı Tao.

"Fazla abartıyorsunuz. Sarhoş oldum, ne var bunda? Kötü bir şey yapmadım ya... Değil mi?" emin olamayarak sordum.

"Pek değil." dedi Sehun omuz silkerek.

"Pek değil." tekrar ettim. "Bana söylemeyi planlayan var mı peki?"

"Odana gitmeyi reddettin bu yüzden birimiz seni taşımak zorunda kaldık. Durumu tamamen iyi olmadığı için Sehun yapamadı. Merdivenlerden yuvarlanmanıza izin veremezdik." dedi Kris. "Seni Chanyeol taşıdı."

Chanyeol'a döndüm. "Seni taşırken kulaklarımı sıkıp durdun." dedi.

Tuhafça gülerek başımın arkasını kaşıdım. "Üzgünüm." dedim. "Sanırım orada çok rahatlamışım. Tekrar yapmayacağım. Hepinize sorun çıkardığım için özür dilerim." Dedim önünde eğilirken.

"Sarhoş halini görmek eğlenceliydi o yüzden özür dilemene gerek yok." O kahkaha atmadan önce Kai'ye boş boş baktım.

"Sadece, eğer bizimle değilsen bir daha aynı şekilde gardının düşmesine izin verme. Ne olacağını bilemezsin." dedi Lay.

"Artık içmek yok o zaman." sırıttım. Sıcak çikolata ve ilaçtan sonra kendimi çok daha iyi hissettim.

"Bir de, geri dönünce Sehun ile bir yere gideceğini söylememiş miydin?" diye sordu Luhan.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 30, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TWO FACEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin