OTUZ YEDİ

569 54 18
                                    

Hala inanamıyorum. Ciddi ciddi şu an birbirine dolanmış olan ellerimize bakıyorum. Sehun form değiştirecek gibi durmuyor ve ben de farklı hissetmiyorum.

"Demek... Bir kızın elini tutmak böyle hissettiriyor." Dedi ellerimizi göz hizasına kaldırırken. Büyüleyici bir şeymiş gibi bakıyor onlara.

"Bekle, ilk el ele tutuştuğun kız ben miyim?" Dedim.

"Annemi saymazsak." Güldü. "Sonuçta diğerleriyle iletişim kuramıyorum ya. Ve kadın akrabalarımla da pek yakın sayılmayız, ki yakın olsak bile neden ellerini tutayım ki?" Dedi.

"Sanırım iblis formun birkaç kez elimi tutmuştu." omuz silktim. "Ama her neyse, kendini böyle huzursuz hissetmiyor musun?"

"Aslında bakarsan hissetmiyorum. Hatta baya... rahatlatıcı." Dedi yukarı bakarak.

Parmaklarımızı birbirine doladı. Ona baktım ama o gökyüzüne bakıyordu ve yanlış görmediysem, yüzünde bir gülümseme vardı. Kafamı eğdim ve gülümsememi gizlemeye çalıştım. Böyle ufak şeyleri yapabilmek bile... beni olabildiğince heyecanlandırıyor. Bu durumda olabilmek için ne kadar beklediğimi tanrı bilir.

Sehun'un eli sıcak ve yumuşak. Tuttuktan sonra artık bırakmak istemiyorum. Bu anın bitmesini istemiyorum. Şu anda olan en küçük şey bile beni mutlu ediyor.

Durmuş sessizce manzaranın tadını çıkarıyorduk. Sessizlik rahatsız edici değildi, çünkü şu anda yapmak istediğim başka bir şey yoktu.

"Sence bunu sık sık yapabilir miyiz?" Diye sordum aniden. Anlamayarak bana baktı. "Yani, demek istediğim birbirimize dokunabilmek." Dedim hızlıca. Aslında kastettiğim şey el ele tutuşmaktı ama bunu söylesem çok tuhaf olurdu.

"Umarım," dedi Sehun. "Ama sen iblis olmak istemiyorsun, değil mi?" Dudağımı ısırdım. İblis olmak istemiyorum ama şu anda bu pozisyonda olabilmemizin nedeni o.

"Hala fikrimi değiştirebilirim." İç geçirdim. "Şu anda kafam karışık." Elimdeki elinin bir anlığına sıkılaştığını fark ettim.

"Ne olursa olsun, bir iblise dönüşsen de dönüşmesen de bizimle olduğun sürece her şey güzel olacak." Dedi.

"Sehun,"

Birden olduğum yerde dondum. Fark etmeden ağzımdan kaçırmıştım. Sehun'a baktığımda bana baktığını gördüm... Form değiştirmemişti!

"Vay be, hala kendimim." Güldü.

"Sence, bundan sonra sana da diğerlerine davrandığım gibi davranabilir miyim?" Dedim gülümseyerek.

"Bilmem," omuz silkti. "Ama öyle olmasını umuyorum. Bugün gerçekten sürprizlerle dolu, değil mi?"

"Öyle," kafamı sallayıp ona döndüm.

Gözlerimiz buluştu ve bir anlığına sanki başka tarafa bakmam imkansız gibiydi. Elimi tutuşu daha sağlamlaştı ama hala nazikti. Yavaşça beni kendine doğru çektiğini hissettim ve ona doğru bir adım attım. Bana yaklaşmaya başladı, sanki bir büyünün etkisi altındaymışım gibiydim... Geri çekilebilir, ya da kafamı çevirebilirdim ama sadece gözlerimi kapatıp bekledim.

Kapının açıldığını duyduğumuzda her şey bitti. Hem Sehun'un hem de benim dikkatimizi o yöne çevirdi ve aramızda olan her ne an ise onu mahvetti. "Sanırım bu babamın arabası. Gitsek iyi olur." Dedi Sehun. Tuhaf bir baş sallamasıyla onu takip ettim.

Sehun elimi bıraktı ve balkondan çıktık. Tam arkasında olabileceğim şekilde hızımı azalttım. Tüm zaman boyunca ellerimi yanaklarıma bastırdım. Ne olduğunu hatırladıkça ısındıklarını hissediyordum.

TWO FACEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin