13. Bölüm
"Hayatımın değişimlerine ayak uydurmaya çalışıyorum."
Babam gözlerimin içine baktı ve sonra alnıma bir öpücük kondurdu. Dudaklarını çekerken ellerini çenemin altına koydu ve ona bakmamı sağladı.
"Kalbini takip et, tamam mı?" sözünü garipseyip kaşlarımı çattım. Devam etti, "Bana öyle bakma, sana annelik yapıyorum. Şimdi okuluna git."
Kafamı sallayıp gülümserken çantamı aldım ve kapıdan çıktım.
Okula yürüyerek gidiyordum ve bu durumu biraz da ben istiyordum. Yürümeyi, etrafa bakmayı, öylece düşünmeyi seviyordum.
Hayatım kontrolden çıkıyordu, bunu biliyordum. Annem, babam, Ömür hepsi kontrolden çıkıyordu. Olaylar benim etrafımda ve isteğimle dönmeyi bırakmıştı, hissedebiliyordum.
Yaklaşık on dakika sonra okulun kapısından içeri girdiğimde düşüncelerimden sıyrıldım. Arkamdan bir erkek sesi duyduğumda durdum.
Kafamı adımı seslenen kişiye çevirdiğimde şimdi Sarp'ın sarı saçlarına bakıyordum.
"Kaç gündür görüşemiyoruz." yanıma gelirken gülümsedim. Benden uzundu ve onun yanında biraz kısa gözüküyordum.
Yanımdaki yerini aldığında sınıfa yürümeye devam ettim. "Bir şey mi oldu?" dedi sesini yükseltmeden.
Kafamı hayır anlamında salladım. "İyiyim, sen?" Sarp beyaz dişlerini göstererek gülümsediğinde bana bakıyordu, "İyiyim."
Sınıfa girdiğimizde sırama oturdum ve o da önüme oturup arkasını döndü.
"Kısa saç sana çok yakışıyor." defterimi çıkarmaya uğraşırken kafamı kaldırdım. Gözlerimin kocaman açıldığını biliyordum. Teşekkür eder gibi bir şey mırıldanırken suratıma gelen saç tutamını geriye attım.
Kısa, siyah ve küt saçlarım vardı. Her gün düzleştirmeye uğraşırdım çünkü normalde kabarık ve dalgalıydı. Sarp'ın bunu fark etmesi beni gülümsetmişti ayrıca vücudumdaki bütün kanı da yanaklarıma çıkarmıştı.
Sarp'ın bana baktığını hissederken defterimi sıramın üzerine koyup gözlerimi ona yönelttim. "Bir şey mi oldu?" dedim.
Sarp saçının önünü eliyle arkaya atarken, "Ömür'le çok samimisiniz." dedi.
Samimi değiliz, biz sevgiliyiz. Gururlu birer lezbiyeniz.
Düşüncelerimden kurtulup kafamı onaylama anlamında salladım.
"Bu akşam müsaitsen buluşalım mı?" şaşkınlığımı artarken ona baktım. Bu bir çıkma teklifi olamazdı değil mi?
"Şey bu akşam.. Babamla işlerim var." dedim ve ardından öksürdüm. Sarp kaşlarını yukarı kaldırırken dudakları tek bir çizgi halini aldı.
"O zaman yarın gideriz."
"Nereye?" dedim hızla. Gözlerini yukarı kaldırdı ve bir süre sonra, "Sinema, ne dersin?" dedi.
Arkadaşlar gibi takılabilirdik, bunu yapabilirdik.
"Bu bir çıkma teklifi değil, değil mi?" dediğimde gülümsemesi arttı.
"Bu bir çıkma teklifi, Derin."
Ağzım açık ona bakarken o sakince bana bakmayı sürdürüyordu. "Ben... Benim..." yutkundum. Bir şey söylemeliydim. Sadece bir yalan...
"Benim sevgilim var. Ve, şey, kıskançtır biraz. Hani beni seninle görürse kötü olabilir o yüzden. Kusura bakma, gerçekten." zaferle gülümserken aslında bunun yalan olmadığını fark ettim.
Sarp'ın gülümsemesi silinirken kafasını tamam anlamında salladı. "Başka zamana o zaman."
Gülümseyip kafamı salladım.
Ömür'ü bulmam gerekiyordu.
*
Çantamı sırtıma takıp okuldan çıkarken telefonumu elime aldım ve Ömür'ü arama tuşuna bastım.
Bir süre çaldı ama açılmadığında tekrar aradım.
Bugün okulda yoktu ve şimdi de telefonunu açmıyordu.
Bir kez daha aradığımda kısa bir süre sonra Ömür'ün sesini duydum. "Efendim?"
"Bugün okulda yoktun, iyi misin?" dedim ve cevap vermesini bekledim. Bir süre daha durduktan sonra sesi kulağımı doldurdu, "Sonra konuşalım."
"Ne-" telefon kapandığında öylece kaldım. Sesi farklıydı ve böyle bir şey söyledikten sonra kapatması garip gelmişti. Sakin kalmaya çalışarak okuldan çıktım ve etrafıma baktım.
Belki de işi vardı, ama öylece telefonu kapatacak kadar önemli ne işi olabilirdi ki?
Son zamanlardaki Ömür gibi değildi. Son zamanlardaki Ömür o kadar farklı, o kadar güzeldi ki. Bana değer verdiğini hissettiriyor ve bana baktığında farklı bir duygu hissediyordum. Hiçbir erkekte hissedemediğim bir duygu.
Sinirle soluduktan sonra etrafa baktım, bir şey yapmalıydım.
Ömür'ün evine doğru koşmaya başladığımda mantıklı düşünebildiğim söylenemezdi.
Yaklaşık yirmi dakika sonra binanın önünde duruyordum, nefes nefeseydim. Buraya ilk gelişimi hatırladığımda gülümsedim, ellerim terden sürekli ıslaktı ve suratımda tedirginliğin ifadesi vardı. Ama kalbimde o hisle, hiçbir şey umrumda değildi.
Son merdiveni de çıkarken yaptığımın doğru olmadığını biliyordum, belki de Ömür evde bile değildi.
Kapının önünde durup derin bir nefes aldım ve kapıyı tıklattım. İçeriden ses gelmeyince zile bastım ve bekledim. Bir süre sonra ayak sesleri kapıya doğru ilerledi ve kapı açıldı.
Ömür karşımda, göz çevresine akmış makyajının sebep olduğu siyahlıkla bana bakıyordu. Altında şort ve üstünde karnı açık bir kıyafetle mükemmel vücudunu sergiliyordu ama suratı ağladığını belli ediyordu.
"Burda ne işin var?" sorduğu soru karşısında bir süre durdum. Burada ne işim var?
"Sesin iyi gelmiyordu, seni görmeye geldim." dedim hızla ama suratındaki ifade değişmedi.
Kalbim daha da hızlanırken ona bakmaya zorladım kendimi, "Bir şey mi oldu?"
Kaşları çatılırken neden mutlu olmadığını anlayamıyordum. "Telefonda söylediğim gibi, hayır bir şey olmadı." kollarını önünde birleştirirken konuştu.
İç sesim bir şeyin olduğunu bağırırken sakince konuşmaya çalıştım. "Bir şey olduysa anlatabilirsin. Bunun için burdayım."
Surat ifadesi yumuşarken kafasını hayır anlamında salladı.
Ona sakince yaklaşırken gözleri yere bakıyordu. Sarıldığımda, kokusu burnumu dolduruyordu ve ona aşık olduğumu biliyordum. Sarılmama karşılık verirken omzumun ıslandığını hissettim.
Hıçkırık sesi duyduğumda ağladığını anlamam uzun sürmedi. Kollarımı ondan çekmeyerek fısıltıyla konuştum,
"Bana anlatabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZB || GirlxGirl
Teen Fiction"Gözlerine baktığımda, seni sonsuza kadar izleyebileceğimi biliyorum. Bana dokunduğunda, hiçbir erkekte hissedemeyeceğim duyguları hissediyorum. Sen bana o kadar farklı bir şey yapıyorsun ki, sana git gide daha fazla aşık oluyorum. Ve bundan kaçam...